Şimdi zaman adalet aramanın ve Soma’nın yaralarını sarmanın zamanı ya, bu doğrultudaki bütün girişimler çok kıymetli. Ne güzel ki sürekli haberler geliyor; sanat dünyasında konserlerin, oyunların gelirlerini bu işe ayıranlara dair...
Şimdi Pozitif de mayıs ve haziran ayları içindeki bütün etkinliklerinin gelirinin Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın Soma Gençlik Bursu’na ayrılacağını açıkladı.
Az buz bir şey değil, One Love Festival, Babylon Soundgarden İstanbul, Bob Dylan, Travis, Pixies, Sun RaArkestra ve Belleruche’dan söz ediyoruz. 500 liraya
kadar bilet satılıyor orada...
Kutluyoruz Pozitif’i.
Ve hemen girişiyoruz Biletix’ten Babylon Sondgarden için bilet almaya...
İnternet sitesinde “Soma için müzik” diye ayrı bir başlık açmışlar, yardım konserlerini onun içine yerleştirmişler. Güzel...
Ve ne görüyoruz? Biletix’in Pozitif’in gelirini bağışladığı, müziksever kişinin Soma’lı gençlere burs olsun diye aldığı biletin üzerinden işlem ücreti aldığını... Her bir satışın üzerine 3 ila 5 lira arasında değişen bir ‘işlem ücreti’ ekliyorlar. İşlem ücreti derken; bileti gene gidip gişeden alıyorsun, yanlış anlama olmasın... Yardım konseri üzerine komisyon! Ama insaf gerçekten...
MADENE Mİ İNSİNLER YANİ?
Dün internette bir pırlanta firmasının Ankara billboard’larında çekilmiş ilanları dolaşıyordu.
Genç bir kadın, kafasında sarı madenci bareti... “Kadınlara pırlantalarını verin!” yazıyor altında: “Maden kazıp kendileri mi çıkarsınlar?”
Kuşkusuz yeni bir reklam değil... Ama madencilik gibi tehlikeli, insanların üç kuruş için canını ortaya koyduğu, gün yüzü görmeden yaşamla ölüm arasında ömür çürüttüğü bir mesleği pırlanta reklamına, hem de böyle küçümseyerek malzeme edilmemesi gerektiğini düşünmek için Soma faciasına gerek var mı?
“Biz zenginler pırlantamızı isteriz, kendimiz kazacak değiliz ya, çabuk getirin onu bize...” demek olacak iş mi?
Ama baktım, firmanın bir başka reklamında da asi bir genç kadın görüyoruz. Bu sefer “Sokaklara dökülüp eylem mi yapsınlar?” diye soruyor...
Öyle ya, bizim ülkemizde neden sokağa dökülür ki kadınlar? Kayıp çocuklarını aramak için, öldürülen oğullarının katilleri bulunsun diye, ya da kendi bedenleri üzerinde hak sahibi olmak için eylem yapacak değiller ya...
En doğal hakları olan pırlantalarını istiyorlar...
MUTLULUK YASAK!
Dünün en acıklı haberlerinden biri, altı İranlı gencin Pharrell Williams’ın ‘Happy’ şarkısına kendi aralarında klip çektikten sonra başlarına gelenlerdi.
O kadar şekerler ki, insanın içi açılıyor izlerken. Üç kız, üç erkek, renkli renkli giyinmişler, saç baş açık tabii, kendi kendilerine dans edip eğleniyorlar.
Hayat dolular, cıvıl cıvıllar. Evet, ‘kızlı erkekli’ler ama klibin ‘erotik’ filan algılanacak hiçbir tarafı yok bu arada, tamamen hoplayıp zıplayan genç insanlar var.
Ve kliplerini youtube’a yükler yüklemez olmuş olanlar. İran polisi bulmuş hepsini tek tek, hem tutuklamış, hem de devlet te-levizyonuna çıkıp nedamet getirmelerini istemiş. Nasıl korktularsa, “Kandırıldık” demiş çocuklar.
Polisin gerekçesi “Kamu düzenini bozmak”. Genç insanlarının adı ‘Mutluluk’ olan bir şarkıda gülüp eğlenmesinden, etrafa neşe, mutluluk saçmasından ‘bozulan’ bir kamu düzeni...
Mutluluktan korkan bir düzen...
Ne diyeyim...