CaddeBabamın genç aşkını yazdım

Babamın genç aşkını yazdım

17.04.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Roksen Lülü başrolünde oynadığı “Vesaire Vesaire” filminin senaryosunu yazarken babasının yaşadığı bir ilişkiden yola çıkmış

Babamın genç aşkını yazdım

Bir öğrenci için en zor şeylerden biridir, “çok zor beğenen” hocasına yaptığı işi beğendirmek...
O hocayla birlikte çalışıp, beğendiği projenizi hayata geçirip, ortaya çıkan sonucu ona beğendirmeniz de dünyanın en zor işlerinden biridir.
Geçen hafta vizyona giren “Vesaire Vesaire” filminin senaristi ve başrol oyuncusu Roksen Lülü’nün, Mimar Sinan’dan hocası olan Türk sinemasının iş beğenmesi kadar çalışılması da zor olan yönetmeni Tunç Başaran’ın gözüne girmeyi başarması aslında çok önemli. Lülü’nün azmi, hocası Başaran’ı öylesine etkilemiş olacak ki, ona filmin en önemli karakteri olan “Eda” rolünü de verdi. Annesi İranlı, babası Türk olan Lülü ile gençlere örnek olacak sinemacılık serüvenini konuştuk. 

Adınız da ilginç soyadınız da... Var mı bir hikâyeleri?
Roksen bir çiçek ismiymiş. Eski Latin dillerine dayanıyor sanıyorum. Lülü de “kara inci” diye biliyorum. 1300’lere dayanıyor Lülü...

Sinema aşkı ne zaman başladı?
Sinema çoğu insanın aşkıdır herhalde. Lisedeyken diyebilirim. Tiyatro yapıyordum o zaman. 

Sinema derken hedefiniz neresiydi?
Tiyatro oyunculuğu yapıyordum ama filmlerin nasıl çekildiğini de hep merak ettim. Benim ileride yeterince donanıma sahip olduğum zaman yapmak istediğim şey film yönetmenliği. Ama oyunculuk da, yönetmenlik de bir tutkuydu benim için. Oyunculuğu öğrendim, biraz da kamera arkasını öğreneyim diye Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’ne girdim. 

Mimar Sinan Sinema Televizyon’da kaçıncı sınıftasınız?
Dördüncü sınıftayım. Bizde sistem şöyle; dört film çekiyoruz mezun olana kadar. 

Çektiğiniz üç kısa filmin adları ne, onlardan kaçar puan alıp geçtiniz?
İlk filmim “Bu Ben Değilim”di . Memduh Ün’ün Atölyesi’ndeydi. Ondan sonra bir “Kısasa Takas” çektim ama Duygu Sağıroğlu’ndan vize alamadım. Demek ki üç değil, dört film çekmiş oluyorum. Sonra “Liarza” adında bir film çektim Tunç Başaran Atölyesi’ydi. O geçti. Sanıyorum 65-70 gibi bir notla. Sonra da “Mutluluğun Resmi”ni çektim Memduh Ün Atölyesi’ydi. O da 50 ile geçti.

“Vesaire Vesaire” hangi projeden doğdu?
“Mutluluğun Resmi”nden...  Tunç Bey, “Bu isim çok entelektüel olur, daha halka yakın bir isim koyalım” dedi ve “Vesaire Vesaire”de karar kılındı. İsterseniz onu da kısaca anlatayım. Filmin adı da “Arda, Eda, Hayta Vesaire”ydi. Bir pastanede oturuyorduk çekimler sırasında. Tunç Hoca, görüntü yönetmenimiz ve ben. Şirin bir hanım geldi  “Sizin bu filmin adı ne Allah aşkına?” dedi. “Teyzeciğim ‘Arda, Eda, Hayta Vesaire’” dedim. “Ne?” dedi. “Boşver teyze, vesaire vesaire” dedim. Tunç Hoca, “Tamam” dedi ve çekimler sırasında filmin adı değişti. 

Tunç Başaran çektiğiniz kısa metrajlı filmi beğendi ve “Ben bundan güzel bir uzun metrajlı film yaparım” dedi.
Dedi ve unuttu.

O unuttu ama siz unutmadınız ve işin peşini bırakmadınız. O süreçte neler oldu?
Şöyle oldu. Hoca öyle söyleyince görüntü yönetmenim Meryem’le çok mutlu olduk. Aradan 2-3 ay geçti. Kantinde “Hocam ne oldu?” dedim. Bu arada Tunç Hoca, kantinde ders işler, çıkmaz sınıfına... “Hocam ben film çektim, siz bunu uzun metraj yazarım demiştiniz” dedim. “Hangi film?” dedi. Hatırlamadı bile. “Ben yazabilir miyim” dedim. “Yaz” dedi.  Nitekim 20 sayfalık versiyonunu yazdım. O dönem babam gelmişti yanıma İstanbul’a. Bu arada filmleri birlikte yazarız onunla... Yazdığım 20 sayfayı verdim Tunç Hoca’ya... Aradan 2-3 gün geçti yine ses yok. “Hocam, ne oldu, okuyabildiniz mi?” dedim. Hoca’nın cevabı şu oldu: “Berbat... Berbat... Bu kadar kötü bir şey okumamıştım.”
Tunç Hoca öyle deyince babamla ben birkaç gün hiç konuşmadık film üstüne. Çünkü çok üzülmüşüz. Sonra yine Hoca’ya buluştuk bir gün. “Şu filmde köpek sayesinde tanışsın kızla adam” dedi. Biz bir daha yazmaya başladık. Yazdıkça okuttuk ve onun direktifleri doğrultusunda gitti ve beğendi. 

Yorucu bir süreç değil miydi o? Birçok insan, hocasının “Berbat... Berbat” lafından sonra ipe un serer. Ama siz yılmadınız. Neden?
Valla bilmiyorum... Tunç Hoca geçenlerde, “Görünmeyen bir hırsı var” dedi benim için. Ben kendimle çok yarışırım. Ben bunu yapabilirim inancım fazla. Sinema çok sevdiğim bir iş. Ben bunu okumuşum. Bir de başaramayacak mıyım? Bu fikirlerle üç yıl boyunca yılmadım.  “Harry Potter”ın yazarı 60 kapıyı çalmış, olmamış ama sonunda başarmış. Benim mücadelem onun yanında ne ki! 

Senarist olarak mı kendinizi beğendirmek kolay oldu Tunç Başaran’a oyuncu olarak mı?
Senarist olarak üç yılımı aldı pek kolay olmadı tabii ki. Bundan önce “Pertev Bey’in Üç Kızı”, “Rüya Gibi” ve “Yersiz Yurtsuz” dizisinde oynadım. Bir oyuncu olarak sinema filminden teklif almışsınız bu sizi ne kadar heyecanlandırır. Bir de Tunç Başaran gibi bir yönetmenden. Ancak bu benim senaryomdu. Bebeğiniz gibi. Ben isterdim ki, en iyisi olsun. Emin olamıyordum. Ben dört yıldır Pera Güzel Sanatlar’da flamenko eğitimi alan bir öğrenciyim. Filmde de biraz o kurtarıyor zaten. Eda öğrenci. Sadece yeni başlayanlara öğretmenlik yapıyor. Türkiye’de de böyle. Hatta ben de filmden sonra Pera’dan küçüklere ders vermem için teklif aldım. İnşallah seneye başlayacağız. Senaryo için en uygun oyuncu yurtdışı düşünülüyordu. Sanırım biraz dil sorunu Tunç Bey’in aklına takıldı.

Haberin Devamı

Babamın genç aşkını yazdım
Babamın geçmişte filmdeki gibi genç bir sevgilisi olmuş
Bu filmin hikâyesi “Eda” adlı genç bir kızla babası yaşındaki “Arda”nın (Rutkay Aziz) aşkı üzerine kurulu. Bu aşk kafanızda nasıl oluştu?
Babamdan aldım. Babamın öyle genç sevgilisi olmuş. Annem, “Biliyorum biliyorum” dedi. 11 yıl önce boşandılar, o yüzden rahat konuşuyorum. Annem, “Hep genç kızlar çok beğenirdi onu” diyor. Fotoğraflarını görmelisiniz. Sarışın yeşil gözlü bana benzemeyen bir adam babam. Onun dışında evet toplumda bunun çok fazla örneği var. Çoğu insan toplum baskısından dolayı dile bile getiremiyor. Aşk, her yaşta güzel. Filmde “Aşkta sınırlamalar yoktur. Dil, din, ırk yaş farkı gözetmeksizin yaşamak gerekir aşkı. Önemli olan mutlu olmak” sözü var. Asla böyle bir aşka karşı değilim. İnsanların yaşaması gerektiğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

Lülü, filmdeki Hayta adlı köpeğin hikâyesini şöyle anlatıyor 
“Marmaris’te bir kafede otururken baktım bir golden, çamurlu çamurlu... Kafede müşterileri rahatsız ediyor. ‘Verelim senin olsun’ dediler. Adı Korsan’mış  Aldım köpeği İstanbul’a getirdim. Bir haftada Hayta ismine alıştı. Mamaları verdik öyle aktör oldu.”.

Sinemanın yeni Özgü Namal’ı
Özgü Namal’a benzeten oldu mu sizi?
Sanırım ses tonum benziyor, bir de filmde oynadığım “Eda” karakteri çok deli dolu, canlı dünya tatlısı bir kız. Herhalde o yüzden Özgü’ye benzetiyorlar. Bunun dışında çok fazla insana benzetiyorlar. Sanırım bu sinemada ilk kez oynayan bütün oyuncuların kaderi. Birilerine benzetiyorlar.

‘Bar kasalarında şarkılar söylerdim’
Babanızın mesleği nedir?
Babam psikoloji okumuş Londra’da. Danışmanlık yapıyordu. Sonra Türkiye’ye geldiler. Barımız vardı bizim Marmaris’te. Kasaların üstüne çıkıp beş-altı dilde şarkılar söylerdim. Babam sonra bir yat işleri yaptı. Şimdi arsa alım satımıyla uğraşıyor. Sinema delisi biri olduğu için bana yardımcı oldu.

İstanbul Film Festivali’nde İran’lı yönetmenlere tercümanlık yapıyormuşsunuz.
Bu yıl işlerden dolayı vakit olmadı yapamadım. Annem İran’lı. Farsça bilen yok çok fazla. Ben bu nedenle tercümanlık yapıyordum. Annem ve babam İngiltere’de tanışmışlar. İkisi de birbirinin dilini bilmediği için hep İngilizce konuşmuşlar. Annem de sağ olsun ben bebekliğimden beri benimle Farsça, İngilizce, Türkçe konuşmuş. Öğretmiş bana dilleri.

İran’a hiç gittiniz mi?
İran’da doğmuşum. Hatta savaşta oradaydım. Üç yaşıma kadar orada kalmışım, daha sonra İstanbul’a gelmişiz. Oradan da Marmaris’e geçmişiz. 17 yaşıma kadar da orada yaşadım. 

Kaç kardeşsiniz?
Tek çocuğum. Ayrıca babamın ilk evliliğinden İngiltere’de annesi İngiliz bir kızı var. Japonya, Endonezya’dan da bir şeyler çıkmasından ümitliyim. Dört gözle bekliyorum. Şimdi de Hollandalı bir cici annem var ama henüz ondan bir kardeşim yok. Annem ise evlenmedi, tövbe etmiş babamdan sonra.

KEŞFETYENİ
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!

Cadde | 03.05.2025 - 07:13

Survivor All Star 2025'e sürpriz bir şekilde veda eden isim Yiğit Poyraz olmuştu. İlk paylaşımını yapan Poyraz'ın 'Usta' ifadesi dikkat çekti.

Yazarlar