30.10.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
Bayram Kaygusuz
Mankenlik, moda editörlüğü, oyunculuk gibi birçok işi birlikte yürüten podyum dünyasının ünlü isimlerinden Ece Sükan’ın gündemi bu aralar oldukça yoğun... Bir yandan Kanal D’de ekrana gelen Özcan Deniz ve Meltem Cumbul’un başrolünü oynadığı “Aşk Yakar” dizisinde rol alan Sükan, diğer yandan da tanıtımlarla ve vintage mağazası “Ece Sükan Vintage” arasında mekik dokuyor.
Modellik, moda editörlüğü, stil ikonluğu derken şimdi de oyunculuk... Bu sıralamayı daha önce kafanıza koymuş muydunuz?
Hiç öyle bir planım yoktu. Oyuncu olmak istiyordum da, önce modellik yapayım gibi hiç öyle düşüncelerim olmadı. Tam tersine içgüdülerimle bir şeyler yapmak istedim. Okulumu bitirdikten sonra içgüdülerim doğrultusunda yapmak istediğim şeyleri yaptım. Modaydı, kıyafetlerdi, dergiydi, modellikti, moda fotoğrafçılığı derken hepsi birbirini kapsayan, besleyen alanlardı. Bu alanlarda kendimi ilerlettim. Ardından ikinci el kıyafet satan dükkânımı açtım. Sonra da oyunculuk oldu. Bunlar oyunculuğu da besleyen şeylerdi. Plansız bir şekilde adım attım ve kaçınılmaz olan oldu diye düşünüyorum. Şimdi oyunculuğu pişirmeye başlıyorum.
Dizide canlandırdığınız Belda karakteri, hırslı ve sert bir yapıya sahip... Siz nasıl bir yapıya sahipsiniz?
Hırslı sayılabilirim. İşimde sert olduğum noktalar var. Belda gibi benim de kırılma ve savunma noktalarım, işimde iyi olma çabam var. Yeteneklerimi çalışarak geliştirdiğime inanıyorum...
Peki sizin savunma ve kırılma noktalarınız neler?
Şu anda nasıl söylenir bilemiyorum, çok var. Genelde bir kalkanım vardır.
Podyuma taşıdığınız giysileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beğenmiyorsam, çok yakışmayan bir şeyse kibarca söylüyorum. Ama söylenebilecek bir ortam değilse de orada modellik için bulunuyorum ve işimi yapıyorum. İnsanlar bu kimliğimi ve tarzımı bildikleri için onlar da tarzıma göre kıyafet veriyorlar.
Defilede en çok eleştirdiğiniz noktalar ne oluyor? Hiç beğenmediğiniz bir kıyafeti giydiğinizde bu sizi etkiliyor mu?
Kıyafeti, saç ve makyajı beğenmeyebilirim. Kötü bir kıyafetse bir an önce yürüyüp geleyim diyorsun.
Son zamanlarda podyumlara çıkan modellerin sayısı azaldı.
Modellik değerini yitiriyor. Magazinde insanlara empoze edilen gösterilen bir hayat var. Sanki bütün modeller aynıymış gibi bu da mesleği yozlaştırıyor. Ayrıca sektörün daralmasından kaynaklanan bir durum da var. Çok büyük defileler yapılmıyor.
Yeni bir mankenin kendine arena açacak kadar yürümesine imkan sağlayacak iş yok. Mankenlik bir kilometre işidir. Ne kadar yürürsen o kadar iyi olursun; ne kadar yürürsen kendini tanırsın, bilirsin ve isim olursun. Bu yeni çıkacak kızların yürüyecek defilesi yok ki. O zaman da sıyrılamıyorlar... Bunun düzelmesi çok zor oyunculuk ve diziler çok yer kapladığı için insanlar artık oraya yöneliyor. Mankenliğin artık iyice cılkı çıktı bu anlamda biraz zor.
Kendinizi gazetelerde ve dergilerde gördüğünüzde giydiğiniz kıyafetleri eleştiriyor musunuz?
Birçok işle uğraştığım için plansızım. Birçok işi hallediyorum ama bu plansızlık giyinmeme de yansıyor. O yüzden kusursuz bir şıklığı sergileyemiyorum. Bu, çabasız ve kusursuz şıklık sergileyememeyi de bir tarz olarak görüyorum. Benim tarzım da bu... Süper planlı, küpesinden, çantasına, ayakkabısına kadar her şeyi planlamış bir şekilde gece dışarı çıkmıyorum.
Son dakika işim bitiyor işten bir yere geçiyorum, oradan eve gidiyorum. Sonra ne giyeyim derken şunu takıp şunu giyeyim diyorum ve çıkıyorum. Oldukça emprovize bir stilim var. Bu bence kendi halinde bir tarz, planlamadığım için tabii ki arada falsolar oluyor. Beğenirler ya da beğenmezler bunlara çok önem vermiyorum, benim hayat tarzım bu. Kendimi de eleştirdiğim noktalar oluyordur...
Evlilik için biraz daha zaman var
Türkiye’de size göre sitil ikonu kim?
Tarzını beğendiğim insanlar var: Eda Taşpınar, Nil Karaibrahimgil, Biricik Suden, Deniz Berdan, Şebnem Çapa, Fatoş Yalın ve Ajda Pekkan’ın eskiden giydiklerini beğenirim.
Oyunculuk ve moda editörlüğü dışında başka planlarınız var mı?
Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul’da öğrencilere moda dersi vereceğim. Buna hazırlanmak benim için mihenk taşı olacak. Çünkü bu kadar koştururken eski işlerimi toparlayacağım bir arşiv yapacağım. Bunları daha düzgün hale getireceğim ardından bir internet sitesi ve kitap çıkaracağım.
Bu kadar yoğunluğun içinde özel hayatınıza vakit ayırabiliyor musunuz?
Hayır ayıramıyorum.
Evlilik planınız var mı? Siz nasıl bir gelin olurdunuz?
Şu an için zamanımı iş odaklı geçiriyorum. Günün birinde ben de çocuk sahibi olmak istiyorum. Şu anda önümdeki işlere bakıp, üretkenliğimin verimli dönemindeyken evliliğe biraz daha var diyorum. Kısaca müsait bir zamanda elbette evlilik olacak... Nasıl bir gelin olurdum derseniz gelinliğim de sıradan olmazdı.