Geçen perşembe günü Haliç Kongre Merkezi’nde Vodafone Dijital Dönüşüm Zirvesi gerçekleşti. Zirvenin akşamında da Arzu Kaprol’un 2015 - 16 Kış Koleksiyonu’nu tanıttığı ilk dijital defilesini izledik.
Defile, hologramlar, görsel efektler ve Mercan Dede’nin defileye özel hazırladığı müziğiyle daha çok dijital bir şov havasındaydı. Koleksiyondaki, hava durumuna göre otomatik olarak yakası ve kapüşonu kapanan ceketle ışıklı elbise giyilebilir teknolojiye gönderme yapan parçalardı. Tabii giyilebilir teknolojide alternatifler sınırsız...
Geçen kasımda Fashionİst Fuarı’nın açılışında, ezra+tuba’nın ‘BEGINNING’ koleksiyonunda, içine yerleştirilen Intel çipler sayesinde üzerindeki kelebeklerin bir anda uçtuğu elbiseyi örnek verebiliriz.
Ya da kumaşına yerleştirilmiş çip sayesinde ortamdaki ışığa göre, kendi ışığını ayarlayan elbise (solda), ezra+tuba’nın 4 yıl önce başlayan çalışmalarının ilk meyveleriydi.
Onların tasarımlarının Türkiye’de birer ilk olması, hem de Arzu Kaprol başta olmak üzere, birçok tasarımcıya ilham vermesini Türk moda sektörü adına çok değerli buluyorum.
Umarım teknoloji firmaları, modacılara daha çok olanak sağlar ve akıllı kıyafetler hayatımıza daha çabuk girer.
ŞİMDİ HAFİF LEZZETLER MODA
Eskiden sadece moda sektöründe yaz - kış koleksiyonları varken, artık yeme içme sektöründe de yazlık kışlık menüler hazırlanıyor. Pahalı kıyafetlere sahip olma devrinin, sağlıklı bir bedene sahip olmayla yer değiştirdiği günümüzde ne yediğimiz ve içtiğimiz büyük önem taşıyor. Tabii bu yediklerimizin sağlıklı ve hafif olması kadar, estetik görünümlü ve güvenilir bir şefin elinden çıkması da çok önemli.
Gina ve sağlıklı yaşam konseptinin dünyadaki öncülerinden Espace Privé Chenot D-Life’ın, bu yaza özel sundukları lezzetli ve hafif menü Michelin yıldızlı şefler tarafından hazırlanmış.
Hayatımıza hızla giren ve çok moda olan Kinoa salatasından, kuzu sırtına kadar birçok seçenek olan menüde, kendini şımartmak ama bunu en az kalorili yoldan yapmak isteyenler için bademli puding ve meyve salatası da düşünülmüş.
ASALET VE ZARAFET HAKKINDA
Demet Sabancı Çetindoğan, geçen ay Mag dergisine verdiği röportajında, “En olmadık kriz anlarında bile sakin kalmayı başarabiliyorum. Bu bana ailemin büyük bir mirası olan harika bir gen” demişti.
Aynı röportajda hayatın kıymetini anlamak kadar anlatmanın da zor olduğunu ifade ediyordu.
Bu söylemlerin içinde hem aileden gelen asalet, hem de aileden alınan eğitimle ve görgüyle gelişen zarafetin en yalın anlatımını görüyoruz.
Bu iki nosyon da herkesin kendinde olduğunu iddia ettiği ama maalesef çok az insanda olan erdemler. Demet Hanım her ikisine de sahip nadir insanlardan.
Ama hayatta hiçbir şey için geç değil. 10 Mayıs’ta, 10 Karaköy’de gerçekleşen, Aşkım Kapışmak ve İhsan Ataöv’ün verdikleri seminerler asalet ve zarafet gibi erdemlere sahip olup, bunları günlük hayata adapte edebilmek için mutlaka ders alınması gereken eğitimler...
