‘BİZ İNSAN MIYIZ?’
“Bu başlık da nereden çıktı?!” diyebilirsiniz. Bunu geçen hafta İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 3. İstanbul Tasarım Bienali kapsamındaki Moda Tasarımında Sürdürülebilirlik temalı atölyenin sponsorluğunu üstlenen H&M’in İsveç Başkonsolosluğu’nda yaptığı basın toplantısında duydum.
Kimden mi? İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova’dan tabii ki... Bu soru aslında son zamanlarda birçok kişinin kendisine sorduğunu tahmin ettiğim, şahsen benim kendime çok sorduğum bir soru. İnsanlık tarihi kadar eski olan moda ve tasarım kavramlarını, sürdürülebilirlik temeline dayandığı günümüz şartlarında ele alan projenin özeti şöyle:
Atölyede tasarımcılar, bienalde sergilenmek üzere, yeni malzemeleri ve doğa dostu inovatif üretim modellerini tasarımla birleştirerek bir bütün olarak aksesuar ve kıyafetler yaratacaklar. Sonunda, jüri tarafından katılımcılar arasından seçilecek bir genç tasarımcıya H&M İstanbul Üretim Ofisi’nde iş imkanı ve 2.500 TL değerinde H&M hediye kartı sunulacak. Atölye kapsamında üretilen tüm tasarımlar bir yerleştirmeye dönüştürülerek ve 22 Ekim - 4 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek 3. İstanbul Tasarım Bienali süresince sergilenecek.
ANADOLU’DA BİR KIZIM VAR
21 Nisan Perşembe akşamı Fransız Sarayı’nda gerçekleşen kuruluş yıl dönümü balosunda, Sainte Pulchérie Lisesi ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) iş birliğinde Anadolu’da Bir Kızım Var bağış kampanyası başlatıldı. Balo sırasında, kampanyaya destek amaçlı düzenlenen mini müzayedede Ezra - Tuba’nın bağışladığı gece elbisesiyle, Cacharel’in geceye özel tasarlanan elbise ve smokininin yanı sıra birçok antika parça satıldı.
Müzayededen elde edilen gelir ve gecede yapılan diğer aktivitelerden toplanan bağışlar, Türkiye’nin dört bir yanındaki genç kızlara eğitim bursu olarak verilmek üzere ÇYDD’ye aktarıldı. Anadolu’da Bir Kızım Var bağış kampanyasına destek için EGİTİM yazıp 4622’ye göndererek 10 TL değerinde bağışta bulunalabilirsiniz. Bir Saint Benoit mezunu olarak bu baloyu ve kampanyayı kıskanmadım desem yalan olur.
16 Mayıs tarihinde, dünyanın en prestijli saat müzayedelerinden Cenevre Özel Saatler Müzayedesi’nde, dünyanın dört bir yanından şahsen ya da online katılacak saat koleksiyonerleri 8 milyon değerinde 63 adet çok nadir ve koleksiyonluk saat için kıyasıya bir mücadele verecekler. Bu kadar değerli ve pahalı saatlerin online satılmasına şaşıranlar müzayede trendleri konusunda bilgilerini yenilemek durumundalar. Çünkü son derece geleneksel bir ruhu olan koleksiyonerlik bile dijital çağa ayak uydurdu.
Christie’s’in, ilk kez böyle geniş ve değerli bir seçkiyi Cenevre Müzayedesi’nden önce İstanbul’da koleksiyonerlere sunmuş olması da Türkiye’nin saat koleksiyonerlerinin ne kadar önemsendiğini gösteriyor.
Soho House’da Christie’s Saat Direktörü Thomas Perazzi, Dubai Saat Yetkilisi Remy Julia ve Türkiye Temsilci Eda Kehale Argün’ün ev sahipliğinde gerçekleşen üç günlük ön gösterimin ardından, küçük bir basın grubu olarak biz bu özel koleksiyonu görme şansına sahip olduk.
Notlarıma göre, bugüne kadar tasarlanmış en komplike kol saati Patek Philippe ref 5002R Skymoon Tourbillon, 1953 - 1965 yılları arasında 15 adet üretilen Patek Philippe ref 2523/1J Worldtime, James Bond stilinde sadece 1955’te üretilen ilk Submariner Big Crown Rolex Submariner ref 6200 ve dünyanın en çok aranan kronograflarından Paul Newman kadranlı Rolex Daytona ref 6263 modelleri müzayedenin önemli parçaları olacak gibi duruyor. 16 Mayıs’ı merakla bekliyorum.