Özel yaşantımın bir parçası olarak ya da işim gereği, çok fazla davete katılıyorum. Daha doğrusu katılmaya çalışıyorum. İstanbul yoğunluğunda bazen sabahtan akşama kadar beş ayrı davete katılmak gerekebiliyor. Ne kadarına katılabiliyorum? Bu da o günün temposuna bağlı oluyor. Hâl böyleyken, artık insanın gözü gönlü hep yeni bir şeyler arıyor.
Bu hafta katıldığım davetlerden maalesef ve sadece birkaçı anlatılmaya değerdi. İlki Melkan Tabanlıoğlu’nun muhteşem Boğaz manzaralı evinde gerçekleşen, ‘Özel Kızlar Partisi’ydi.
Canlı müzik eşliğinde, bol kahkaha, dans ve sohbetle geçen gecenin sırrı, Melkan’ın ev sahipliğinde gizliydi. Yemekler o kadar güzeldi ki, “Hangi şefle çalıştın?” diye sordum.
Ama, “Evimde yemekleri sadece ben yaparım” diyen Melkan’ın şu ifadesi tüm kadınlara örnek olacak cinsten: “Carlo Bernardini, çok yakın arkadaşım olmasına rağmen, bu eve sadece tatlıları ve servis personeli girebilir.” Misafirin kalbine giden yolun nereden geçtiğini çözmüş bir ev sahibesi gibisi olamaz!
İstanbul’un göbeğinde tatil havası
Katıldığım bir diğer davetse, W Hotel Secret Garden’ın Havaianas ile ortak düzenliği ‘Yaza Merhaba’ davetiydi. O gün çok havamda değildim. Güneşli bir sabahta, İstanbul’un göbeğinde ama çok uzaklardaymış gibi bir terasta, bir yandan detoks içeceğimi yudumlayıp, bir yandan da ayak masajı yaptırmak günün geri kalanı için bana enerji verdi. Sanki şehrin ortasında süper mini bir tatil yapmış gibi oldum.
Evde denemeyiniz!
Hafta sonundaysa Derin’le kız kıza takılarak Raffles İstanbul’da, Aslı Filinta’nın konuk olduğu Arola Tasarım Brunch’a katıldık. Yılda dört kere düzenlenen tasarım brunch serisinin bu ikinci etkinliğinde, Raffles İstanbul’un Executive Şefi Omar Mosquera, Filinta’nın hem pre - fall koleksiyonundaki çiçek temasından, hem de tasarımcının sevdiği lezzetlerden ilham alarak bir menü hazırlamış.
Rengarenk kruvasanlarla açılan menüde suşi ve tatlı şovu da vardı.
Masa boyutunda kesilmiş bir cam üzerinden, çağdaş sanat performansı havasında gerçekleşen tatlı şovunda tabak olmaması dikkat çekiciydi. Ayrıca tatlının rengarenk soslarına parmakla dalıp yeme isteğimi ben bastırdım ama bu konuda daha sınırlarla tanışmayan Derin, tüm tatlıyı gönül rahatlığı ve zevkle parmakladı.
Mesele sadece yemek değil. İnsan, hayatında gördüğü kadar gelişir, iyileşir. Bu sunum görsel hafızam için çok iyi bir deneyim oldu. Tabii evde denememek şartıyla...
KARAKÖY’ÜN YENİ BULUŞMA NOKTASI
Cumartesi, İstanbul trafiğine inat, Raffles’tan Karaköy’deki SushiCo’ya doğru yola çıktık. Novotel’in altındaki SushiCo’nun en büyük avantajı, çok büyük bir terası olması. O kadar güzel bir noktada ki, kim nereye gidecekse buradan geçiyor, böylece Karaköy’ün muhtarı havasında takılabiliyorsunuz.
Biz mekana öğleden sonra gittik. Şöyle bir şeyler yer, kalkarız diyorduk. Ama akşama kadar oturduk. Derin’in de keyfi yerinde olduğundan hiç eve dönme kafasına girmedim.
DJ’in kim olduğunu sormadım ama müzikler çok iyiydi. İş adamlarından gazetecilere, moda dünyasından mankenlere kadar geniş bir kitlenin geldiği, kimisinin yemek yediği, kimisinin müzik eşliğinde kadeh aldığı mekan, bence bu yaz Karaköy’ün en popüler buluşma noktası olacak.
