Gençler dünyamızı nasıl değiştirecek?
Dünyanın ve Türkiye’nin bu kadar kaotik bir dönemden geçtiği bu günlerde, aklım 20’li yaşlarda olan gençlikte. Hep ‘Acaba bu gençlik dünyanın gidişatını değiştirebilecek mi?’ ve ‘Bu gidişat moda dahil tüm sektörleri nasıl etkileyecek?’ diye düşünüyorum.
Hafta sonu arşivimi karıştırırken de sevgili arkadaşım Saffet Emre Tonguç’un paylaştığı bir dokümana rastladım.
ING Bank’ın 2015’in sonunda düzenlediği Uluslararası Ticaret Semineri’nde sunum yapan Ludovic Subran’ın (Euler Hermes’in baş ekonomisti) söylediklerini örneklerle yorumladım. Buyrunuz...
Dünya vatandaşı tüketici
Artık klasik ekonomi teorileri yetersiz gelmeye başladı, çünkü tüketicinin profili ve davranış biçimi değişmeye başladı. (18 - 35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. Onları algılamadan ekonominin seyrini anlamamız zor.
Bu yeni tüketicilerin bir bağımlılıkları yok. Milliyetçilikten uzak, dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar. Hepsi için dil öğrenmek her şeyden önemli. Algıları çok açık, hızlı öğreniyorlar. Sabah 9 akşam 5 çalışmak yerine, yaratıcı, yükselen trendi olan, uluslararası işlerle ilgileniyorlar.
Chiara Ferragni’yi örnek verebiliriz. 2016’da 12 milyon dolar gelir açıklayan Blonde Salad isimli blog’un kurucusu 28 yaşında. Gelirinin 10 milyon dolarını kendi adıyla yarattığı ayakkabı markasıyla, 2 milyon dolarınıysa dünyayı gezip, davetlere katılarak kazanıyor. Özel jet seyahatleri, kral dairelerinde konaklama ve davetine gittiği markanın kendisine düzdüğü gardırop masraflarını da markaların karşıladığını söylememe gerek var mı, bilmem.
Zaman daralıyor
Konut alıp hayat boyu ev kredisi ödemek istemiyorlar.
Air - bnb gibi ev kiralama sistemleriyle dünyanın her tarafında yaşayabiliyorlar. Şu anda dünya turizm gelirlerinin yüzde 35 - 40’ını bu kuşağın oluşturduğunu ve beş sene içinde oranın yüzde 60 - 65 seviyelerine çıkacağını düşünecek olursak, şehir otelciliği yapanların alternatif çözümlere yönelmesi için çok az zaman kaldı demektir. Benden söylemesi...
Şahsen ben de yurt dışı seyahatlerimde bu sistemi tercih ediyorum. Paris’in en lüks semtinde, dayalı döşeli bir dairede otelden çok daha uygun bir fiyata kaldığım gibi arkadaşlarımı akşam yemeğine eve bile davet edebiliyorum.
Haute couture’e bakışları farklı. İmkanları olsa bile markalara büyük paralar harcamak istemiyorlar.
O yüzden şık, spor ve rahat kıyafetleri seçiyorlar.
Bunu önceden gören genç nesil tasarımcılar spor lüks markalarını hayata geçirdiler bile. Bu markaların ikisinin Türk olması (Le Benjamins, Brand Who), Türk gençlerinin vizyonerliği konusunda son derece umut verici.
Lüks hizmet ayağınızda
Yeni tüketiciler, lüks araba alıp borç ödemek istemiyor, bisiklet, motosiklet, taksi ve metroyu tercih ediyorlar. Vespa trendi anlayıp, kendine en iyi pay çıkaran marka mesela. Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar, çünkü bu ‘özgürlük’ demek. Teknoloji ve lüks hizmeti bir arada almayı tercih ediyorlar. Buna en iyi örnek de Uber.
Şoförlü lüks bir arabayla taksi parasının yüzde 20 fazlasına çok lüks bir hizmet. Bunun için Uber uygulamasını telefona indirmek yeterli. Hatta yeni nesil aileler, bebek arabalı Uber araçları sayesinde, bebekleriyle güvenli bir şekilde seyahat edebiliyorlar.
Anne olduğumdan beri Uber’i kullananan biri olarak, ben de İstanbul trafiğinde stresli saatler geçirmek yerine, yolculuğu bebeğimle oynayarak geçiriyorum. Herkese tavsiye ederim.