02.11.2011 - 20:29 | Son Güncellenme:
NEŞE MESUTOĞLU/nese.mesutoglu@milliyet.com.tr
Devlet görevlilerinin eğlence mekanlarına pavyon anlayışıyla baktığı günlerin geçmişte kaldığını anlatan Selcen “Roxy’nin başarılarından biri her zaman genç nesli bağlamasıdır. Burada içeri giren herkes eşittir. Kasılma ortamı yok. Eğlencenin garantisi vardır” diyor
* 90’larda Roxy’nin ilk açıldığı günlerde rakipleri hangi mekanlardı?
O dönemde rakip yoktu. Talimhane’de Twenty ve Fourteen vardı. Sonra 19 numara eklendi. Küçük yerlerdi. 70 metrekare filan. Biz burada 300 metrekareyle başladık. Bir o kadar da alt katta var. Elmadağ’da Taksim’s, İstiklal Caddesi’nde Sefahathane, Harbiye’de 8.5, Ortaköy’de Ceneviz vardı. Herkes küçük yerler açmıştı. Ben Sefahathane’yi açtıktan iki yıl sonra küçük barlarda başarılı olan isimlerle burayı açtık.
* Roxy’nin farkı ne oldu?
Roxy’nin özelliği hem bar hem kulüp olması. Kulübe gittiğinizde barın arkasındaki adamla pek fazla diyaloga girmesiniz. Bir hizmet alırsınız, dans edersiniz, gidersiniz. Bizde barın müdavimleri vardır. Küçük bir bar gibi muhabbet ederler. Hem samimi bar hem de dans kulübü gibi. Canlı müziği kulübe ilk biz getirdik. Bir salsa grubuydu, sonra devamı geldi. Yüzlerce adam çıktı.
* Bu süre içinde eğlence hayatında neler değişti?
90’ların başında Batı tarzı yaşama talep arttı. Birçok kafe açıldı. Hayat kalitesi yükseldi. Sting, Miles Davis gib dünya starları geldi. 2001’e kadar gayet yüksek bir eğlence stili oluştu İstanbul’un. Mali krizle birlikte eğlence hayatı da çöktü. Çünkü eğlence bizde çok vazgeçilebilir bir şey. Hayata sonradan gelmiş bir şey. O yüzden “Masaları kaldırın” dediler mi kaldırıyorlar. Yunanistan’da bunu yapamazsınız. Çünkü anneannesi, dedesi de o masalarda oturuyordur.
“Kötü yola düşmeyi ben istedim”
* Prestijli bir iş mi?
Ben Yıldız Makine mezunuyum. 92’de Sefahathane’yi açtım. Sevdim bu işi. Ama inanılmaz zor. Hele başladığımızda devletin, pavyon anlayışından başka bir bakışı yoktu. Onun için barın arkasındaki kadın vesikalı, erkek de illegal biri. 20 yılda bu da değişti. Bu savaşı verdik. Zaten pavyonlar da o süreç içinde bu tür kulüplere döndü. Gene var ama onlar da başka bir kültür yaşatıyor, daha orijinal bir şey.
* Bir mühendisin bu sektöre girmesi cesaret istiyor muydu?
Tabii istiyor ama sevmediğiniz bir şeyin içinde ne kadar var olabilirsiniz? Bizim dönemde üniversitede 2-3 dal seçerdi insanlar. Mühendislik, doktorluk, işletme. Seçimlerimiz hayata bakışımızla ilgili değildi. Ben kötü yola düşmek istedim.
* Müzikteki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyada da elektronik müzik değişti. Biz rock gibi daha samimi müzikler çaldık. Techno’yu çalmadık. Türkçe popun kötüsüne girmedik. Bence 83’den sonra Türkçe pop da bir hayat yok. MFÖ’nün en iyi albümü ‘Ele Güne Karşı’, Yeni Türkü’nün ‘Akdeniz Akdeniz’. Orhan Gencebay ve Sezen Aksu da en iyi albümlerini 80’lerde verdi. Şimdi yeniden insanlar canlı müzik istiyor ve kulüpler başka türden bir eğlencenin içinde. Biz 18 yıldır neysek oyuz.
* Roxy’de yenilenmeyi nasıl yönetiyorsunuz? Kimi zaman daha beter edebiliyorlar.
Yenilenmeniz şart. Ama asıl olanın kalması lazım. Burada 18 yıl evvel duyduğunuz müziği yine duyarsınız ama yeni bir şey de duyarsınız. New York’ta üç gün CD aradığımı bilirim. İnternet yokken birçok parçayı ilk biz çaldık. Kendinize güvenip yenilenmek şart. Kişilikleri yok ederek yenileme olmaz.
* Roxy’nin hedef kitlesi gençler mi? Müdavimlerini beraber taşımak mı?
Roxy’nin başarılarından biri her zaman genç nesli bağlamasıdır. 18 yıl evvel gelen evlenip çoluk çocuğa karışmıştır. Onun yerine yenisi gelmezse o kulüp sürmez. Bizim başarılarımız onun ruhunu bulmak. Ona hep ulaştık. Üniversiteliler burada toplandılar. Buraya gelmek için 18 yaşına girmeyi bekleyen çoktur. Barın arkasında gençler var, halkla ilişkilerde gençler var, çalınan müzik en genci. Yoksa yürümez. Biz bir yaşam stili satıyoruz ama asıl müzik satıyoruz.
“Saklandıkça arzular canlanır”
* Gece kulüplerinde ışıklandırmanın rolü nedir?
Işığın etkisi var tabii. Gece saklanabildiğiniz bir şey. Saklandıkça insanın arzusu ortaya çıkıyor. Arzular ortaya çıkmalı ki baştan çıkma olsun. Kulüp nedir ki? Dans etmenin kökeni nedir? On binlerce yıl önce ilkel kabilede av kutlaması da dense bir orji aslında. Bütün beklenen onun hayaleti. Modern toplumda her şey simgesel hale getiriyor o da onu hayaleti. Dibinde cinsellik var.
“TEMiZ KALMAK iÇiN BiR MiSYONUN OLMALI”
* Mekanın adını nereden aldınız?
Los Angeles Roxy’e özendik. İstedik ki burası 24 saat çalışan bir kulüp olsun, burada stand-up’lar olsun, Roxy Dans Atölyesi kuruldu, yedi tiyatro grubu oyun sahneledi. Heykel sergisi yaptık. Yıllarca ‘Gazete’ isimli bir gazete çıkardık. Sanatı destekledik. Bir misyonunuz olmak zorunda, temiz kalmazsınız yoksa.
* İstanbul’da lüks mekanlarda insanlar dans etmiyor. Burada o anlamda da bir fark var.
Biz kişiye ayrıcalıklı durum yaratmadık hiç. “Ben bilmem kimim!” diyemez kimse. Burada iyi içki alırsın, eğlenirsin. 18 yıldır böyle. Ünlü bir ismin içeride olması bize bir şey katabilir ama genel müşteri gibi olsun istedik. İçeri giren herkes eşittir. Bir süre sonra o da öyle eğlenir. Kasılma ortamı kalmıyor. Eğlencenin garantisi vardır.
* Amerikalı DJ Sanchez bir Türkler bir de Fransızların zor dans ettiğini anlatmıştı.
Küba’da Buena Vista’nın ödül gecesinin kutlaması vardı. Beş dakika sonra 7’den 77’ye herkes dans ediyordu sadece bir masa yerinden kıpırdamadı ve Türklerdi. Bir gazetemiz vardı orada “Dans etmeyen insan ırkına Türk diyorlar” diye yazmıştım.
Roxy’nin müdavimleriAli Bayramoğlu, Teoman, Nejat İşler, Berrak Tüzünataç, Engin Günaydın, Levent Can, Aylin Aslım, Şebnem Ferah, Koray Candemir (Maskott), Serkan Çeliköz (Maskott), Harun Tekin (Mor ve ötesi), Mehmet Turgut, Doğan Duru (Redd), Güneş Duru (Redd), Birol Namoğlu (Gripin), Melis Danişmend, Can Bonomo.
Bu hafta sonu4 Kasım 22.30
Can Bonomo 25 TL
5 Kasım 23.30 Jahcoozi
35 TL