02.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Müjde Yazıcı - Lizbon
ç kuşağın kulağından düşmeyen şarkılarıyla ve kendilerinin de altını çizdiği gibi onlar bu şarkıları yaparken daha doğmamış olan yeni dinleyicileriyle 51 yılı geride bıraktılar. Almanya’dan dünyaya yayılan en önemli gruplardan biri olan ‘Scorpions’ halen ülke içindeki birçok rekorun sahibi. Grubun solisti Klaus Meine, Rudolf Schenker ve Matthias Jabs ile Portekiz’in başkenti Lizbon’da bir araya geldik. 50. yıl turnesinden, dönemin politik sürecinden ve Scorpions olmanın zorluğundan konuştuk. Scorpions, 12 Temmuz’da Küçükçiftlik Park’ta olacak.
n Almanya’dan dünyaya açılan en önemli gruplardan birisiniz. Bu kadar geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmanızı sağlayan sizce neydi?
Bizim hayalimiz her yere gidebilmekti. Albüm kontratını imzalarken bunu bir numara olarak kullanıp, erkenden yola çıkıp diğer ülkelere gidebilirsiniz. Örneğin bizim Fransa’ya gidişimiz gibi. Başka grup olsa beklerdi, biz plak şirketini zorladık. Yoksa Alman bir grubun duyulması çok güç olurdu.
‘Sıkı rekabete girdik’
n ABD ve İngiltere’nin yön verdiği bu kültürde bir Alman grubu olarak ne gibi zorluklar yaşadınız?
Bizim gibi Alman çocukların İngilizcemiz yeteri kadar iyi değilken İngiltere’ye gidip konser öncesi röportaj verdiği günler vardı. Nottingham’da konuşulan İngilizce’nin o kadar ağır bir aksanı vardı ki soruları anlamamaktan korkarak uzun uzun cevaplar veriyorduk. Bu yola baş koyarak sıkı bir rekabetin içine girdik. AC/DC ve Bon Jovi gibi gruplarla bir aradaydık, her biri bir öğrenme tecrübesi oldu.
- Kült şarkınız ‘Wind of Change’te dünyanın politik değişiminden bahsediyordunuz. Son dönemde dünyadaki politik durumu ele alırsak, sizce neden popüler isimler birleştirici şarkılar yazmıyor?
Bizler 1989’da Moskova’da konser verdiğimizde değişimin bir parçası olduğumuzu düşünüyorduk. Fransa’da da açık kollarla karşılandığımızda savaşı geride bıraktığımıza inanmıştık. Şu anda devir değişiyor fakat olumsuz yönde. Bu değişim çok ciddi ve karmaşık. İstanbul, Paris, Orlando... Henüz hiçbir sanatçının bu konuda yoğunlaşmamasının bir sebebi olmalı. Belki sonunda biri çıkar...
- Artık politik şarkı yazmak da daha zor diyorsunuz özetle.
Bütün dünyanın çivisi çıkmış gibi ama bu konuda nasıl şarkı yazarsınız? Bir araya gelmemiz gerekirken tekrar ayrılıyoruz. Ayrıca bizler müzisyeniz, politikacı değiliz. Biz insanların şarkılar söyleyip, el ele vermesini istiyoruz. Haberlerde hayal ettiğimiz barış içindeki yaşamı göremiyoruz. Biz müzisyen olarak kendimizi ciddiye almak istemiyoruz desek de, Bono şu sıra nerede acaba? Dünya barışı için esas şu an konser yapılmalı.
‘Yepyeni bir nesil var’
- Daha önce veda turnesi yapmıştınız ama şimdi 50. yıldömünü turnesindesiniz.
Veda turnesiyle bu işi bıraktığımızı düşünürken 2012’nin sonuna kadar çaldık ve sonrasında birçok genç seyircinin konserlere geldiğini hatta yepyeni bir Scorpions hayranı neslin var olduğunu fark ettik. Bu kadar fazla genç insanın Scorpions partisine katılmasıyla müziği bırakmanın gerçekten ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladık.
- Bu kararı almanızda spesifik bir olayın, anın etkisi var mı?
Elveda turnesini bitirdiğimizde tatile çıkacakken bir telefon geldi. Bizden MTV Unplugged için çalmamızı istediler ve bu nedenle genç kitleyi daha da düşünerek bir anda yeni şarkılar yazmaya başladık. ‘Sting in the Tail’in son albüm olacağını düşünürken MTV Unplugged bize yeni ve zor bir görev verdi.
‘Eğlenceli bir turne’
- Turne nasıl geçiyor?
Her şey harika gidiyor, daha yeni Kopenhag’dan geldik. Şimdi sırada İspanya, Türkiye ve Güney Amerika var. Karşınızda üç nesilden şarkılarınızı söyleyen bir kitle olması, hatta bu şarkıları söyleyen bir kesimin bu şarkılar yazıldığında doğmamış olması bir ayrıcalık. Bu tur çok enerjik ve eğlenceli.