Cadde Büyük usta son galasını yaptı

Büyük usta son galasını yaptı

08.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sinemacılardan edebiyatçılara, şarkıcılardan ressamlara yüzlerce kişi Atıf Yılmaz'ı son yolculuğuna uğurlamak için toplandı dün İstanbul'da, Emek Sineması'nda

Büyük usta son galasını yaptı

Orhan Pamuk: Beni 23 yaşında Erdal Öz keşfetti Yeşilçam'ın büyük ustası Atıf Yılmaz, dün düzenlenen görkemli törende gözyaşlarıyla, alkışlarla ve güvercinlerle uğurlandı son yolculuğuna... Cuma akşamı hayata veda eden Türk sinemasının en büyük yönetmenlerinden Atıf Yılmaz, dün İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Sanat dünyasının tanınmış simaları, yönetmenin eşi Deniz Türkali ve kızı Kezban Arca Batıbeki dün sabah saat 10.00'da Emek Sineması'nda Yılmaz'ın son "galası" için bir araya geldi. Salon doldu taştı Yönetmen, senarist, yapımcı olarak 55 yıllık parlak bir kariyere sahip olan Atıf Yılmaz sektörde çalışan birçok önemli sinemacıyı yetiştirdiği ve genel olarak kültür sanat dünyasıyla sıkı ilişkiler kurmuş bir aydın olduğu için Emek Sineması'nın 800 kişilik salonu dolup taşıyordu. Gelen herkes Atıf Yılmaz'ın nasıl onu sinemaya kazandırdığını, ilk kez onunla çalıştığını ya da hayatının fırsatının onu tanımak olduğunu anlatıyor, onu örnek aldığını anlatmakta birbiriyle yarışıyordu. Gazetemiz muhabiri Ercan Arslan'ın çektiği, gülümseyip el sallayan Atıf Yılmaz fotoğrafı, hem ustaya son görevini yapanların yakasındaydı hem de sahnede çiçeklerin arasından salondakilere bakıyordu. Bir Yudum Atıf Yılmaz Emek'teki tören Nebil Özgentürk'ün "Bir Yudum İnsan" dizisi kapsamında gerçekleştirdiği "Rejisör" başlıklı Atıf Yılmaz belgeselinin kısaltılmış haliyle başladı. Müjde Ar, sesi titreyerek yaptığı sunuşun ardından sırayla Türkân Şoray, Lale Mansur, Tarık Akan, Hale Soygazi, Cihan Ünal, Çetin Tunca, Erol Batıbeki, Nur Sürer, Fikret Hakan, Nurgül Yeşilçay, Ümit Ünal, Sadık Deveci, Ali Şahin, Leyla Özalp, Erden Kıral, Aynur Azimoğlu, Jan Klod Kayuka ve Atilla Dorsay'ı sahneye davet etti. Emek Sineması'ndan çıkışta Taksim'e yürüyen yaklaşık bin kişilik topluluk Teşvikiye Camii'nde daha da kalabalıklaştı. Sinemamızın genç kuşak yönetmenleri Çağan Irmak, Ümit Ünal, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim, Faruk Aksoy'dan, "Minik Serçe" adlı filmde oynayan Sezen Aksu'ya, edebiyatçı Murathan Mungan'dan ressam Balkan Naci İslimyeli'ne, bir dönemin starları Sevda Ferdağ ve Lale Belkıs'tan Memet Ali Alabora'ya herkes Atıf Yılmaz'a saygısını sunmak için hazır bulundu törende. Camii avlusunun güvercinleri ise cenazenin üzerinden uçup durarak Atıf Yılmaz'ın iyimserliğini, olumlu yaklaşımını, mizah duygusunu ve özgür ruhunu hatırlattı sevenlerine. Çağan Irmak'tan son mektup Sevgili Atıf Abi,Boşluğunun yarattığı üzüntüyü, suskunluğumuzu, kalakalışımızı, derin bir nefes bırakıp, başımızı önümüze eğişimizi anlatmayacağım sana. Bunu istemezdin biliyorum. Sen hep hayatın acıtan taraflarına gülüp geçtin, acılar hep on sıfır mağluptu senin karşında.Seni az da olsa tanıma şerefine erişmiş, seninle oturup çaylar içmiş, filmlere gitmiş, sohbet etmiş herhangi birinin ilk bakışta anlayabileceği gibi...İşte ancak böylesine müthiş bir yaşam zevki ve işte ancak bu denli güçlü bir kişilik 120'ye yakın film yapabilir bence. Seninle ilk tanıştığımız günü hatırladın mı? "Gözüm üzerinde, seni takip ediyorum" demiştin de bana, dizlerimin bağı çözülüvermişti o an. Dev gibi Atıf Yılmaz'dı bunu diyen, bense bir iki bir şey yapmış bir deli heyecancık sadece. "Beni nerden tanıyor" demiştim yanımdakilere, boğazım kupkuru. Soluğum kesik. Hepsi yan dudak yukarı gülümseyip "Atıf Abi her şeyi takip eder" dedilerdi. İşte bu yüzden hiç ihtiyarlamadın, zaman yenildi sana, hep gencecik dev adamsın sen. Hepimiz hep bir ağızdan "Selvi Boylum Al Yazmalım" dedik yıllarca. Hepimiz bin kere seyrettik "Ah Güzel İstanbul"u, "Adı Vasfiye'yi", "Ah Belinda'yı", "Hayallerim Aşkım ve Sen"i. Türk sinemasının en umutsuz dönemlerinde bile her şeyi göze alıp yaptığın "Ölü Bir Deniz"i, "Berdel"i, "Mine"yi, "Arkadaşım Şeytan"ı hatırlıyorum da derin bir oh çekiyorum yeniden. Hiçbir filminde tribünlere oynamamış, halkını atlamamış, bir Türk sinemacısının hazinesi unutulur mu hiç? Unutulmaz elbet. İşte tam da bu yüzden vedalar kabul edilmez bazen. İşte tam da bu yüzden insanlar unutulmaz bazen. İşte tam da bu yüzden dev gibi filmlerinle gümbür gümbür durmaktasın hâlâ karşımızda. İşte bazen birini anlatmak için oturursun kâğıdın başına da tüm dünya gülümser sana, anlatabilecek misin bir efsaneyi üç beş kuru satırla...Ne mümkün, Atıf Abi ne mümkün...