Biz Altın Koza Ödülleri’ni konuşurken ABD’de Emmy’ler de sahiplerini buldu. İşte bu iki önemli ödül töreninden notlar...
* Bizdeki ödül törenlerinde jüri ön planda, oysa asıl ön planda olması gereken ödüller için yarışan adaylar, tıpkı Emmy’lerdeki gibi.
* Bizde adaylar ödül alamayacaklarını düşünüyorlarsa ödül törenine katılmaya bile zahmet etmiyorlar. Ödül kazanamayınca çirkefleşiyorlar, hiç ummadığınız isimler, başta izleyicilere burun kıvıracak kadar, sonra jüriye “Gerzek” diyecek kadar küstahlaşıyorlar. Oysa Emmy’lerde aynı dizide yıllardır birlikte rol alan 3 kişi aynı ödüle aday oluyor ve içlerinden biri ödülü alıyor, diğerleri de onu alkışlıyor. Bkz. Modern Family.
* ”Sinema ödülleriyle televizyon ödülleri karşılaştırılmamalı” diyenlere itirazım var, televizyonu küçümsemeyi bırakmanın artık vakti gelmedi mi? Julianne Moore, Nicole Kidman, Kevin Costner, Kate Winslet gibi Hollywood yıldızları televizyonlara mini diziler yapmıyor mu? Özellikle Julianne Moore’a ‘En iyi mini dizi kadın oyuncu’ ödülünü kazandıran ve aynı zamanda ‘En iyi mini dizi ödülü’nü alan, Sarah Palin’in ve ABD başkanlık seçimlerinin hikayesini anlatan ‘Game Change’ bir sinema filmi tadındaydı. Julianne Moore “Ben sinemacıyım, tv dizisinde oynamam” dememiş ve müthiş bir oyunculuk sergilemiş.
* Yurt dışındaki ödül törenlerinde kimse kimseyi ya da başka işleri küçümsemiyor. Herkes birbirine son derece hoşgörülü. Bizdeyse Zeki Demirkubuz ödül alamayınca “Nuri Bilge Ceylan yüzünden” deyip işin içinden çıkılıyor. İkisi de değerli yönetmenlerimiz. Demirkubuz konuşuyor, Ceylan susuyor. Aslında ortada kavga falan yok, bir taraf susarken kavga da olmaz zaten, ama bu saçma demeçler yapılan işlere, filmlere gölge düşürüyor. Bu arada söylemeden geçmeyelim, Altın Koza’daki duruşuyla Yeşim Ustaoğlu hepimize iyi bir örnek oldu.
* 5 yıl önce ‘Umut veren genç kadın oyuncu’ ödülünü alan oyuncu Neslihan Atagül’e 5 yıl sonra yine aynı ödülü vermek biraz ayıp olmuyor mu? İşte bu bizim vazgeçemediğimiz ‘genç’ sanatçı durumu değil mi? Kaç yaşına gelirse gelsin bizde sanatçılar hep ‘genç’ kalıyor, yurt dışındaysa gençler büyüyor, yerlerine yeni isimler geliyor.
* Ödül törenindeki organizasyonu bir kenara bırakalım, sunucu seçimi de çok önemli. Çünkü organizasyon ne kadar kötü olursa olsun, sahnedeki yüz yetenekliyse durumu toparlayabiliyor. Bkz. Emmy’leri sunan Jimmy Kimmel kötü espriler de yaptı ama yine de herkesi güldürdü. Bizde o tarz espriler yapılsaydı, gerçekten kavga çıkardı. Bizde bırakın esprileri, daha sunucular jüri başkanını tanımıyor. Altın Koza Film Festivali’nin ilk gününde sunucu Caner Cindoruk’un jüri başkanı, dünyaca ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’i tanımaması olacak iş değil. Bu nasıl bir ego patlamasıdır, nasıl bir hiç ders çalışmama halidir, anlamak mümkün değil. Ödül törenindeyse sunucu Zuhal Olcay ve Mahir Günşıray’dı ama her iyi oyuncu iyi sunucu olabilir mi, tartışılır.
* Bir diğer sinir bozucu durum da bizdeki rüküşlük. Hadi yıldızlarımız giyinmeyi bilmiyor, peki ama onları giydirecek stylistler de yok mu? Güzelim Nurgül Yeşilçay’ın kırmızı elbise, siyah ayakkabı kombinasyonuyla ne kadar kötü göründüğünü söyleyecek kimse yok mu? Gerçi bizim stylistler yüzünden yine başka bir güzel Bade İşçil bile ekranlarda kilolu görünmüyor mu? Bizim yıldızlara da bir Rachel Zoe gerekiyor.