En çok satış Türkler’e yapıldı
Art Basel’in resmi gazetesi The Art Newspaper’da “En çok satış Ortadoğu, Latin Amerika ve Türkiye’ye yapıldı” diye açıklandı. Eskiden Türk koleksiyonerler sadece yerli eserlerle ilgilenirdi. Ama artık yabancı eserlerle de ilgileniyorlar. Yabancı eserleri yurt dışında almayı tercih ediyorlar. Böylece ne aldıkları da duyulmuyor. Türk koleksiyonerlerden Güler Sabancı, Mustafa Taviloğlu, Saruhan Doğan gibi isimlerle karşılaşıyoruz.
Bu arada Çinliler de Uzakdoğu sanatını sonsuz destekliyor. Uzakdoğu sanatı yükselişte. Bu yıl Amerikalıların katılımı düşmüş, bunu doların düşüşüne bağlıyorlar.
Herkes bütün gün fuar gezmekten yorgun düşüyor. Geceleri de özel partiler oluyor. Akbank Private Banking ve Contemporary İstanbul’un da Museum Tingulely’de bir daveti oldu. Gecenin sonunda Campari Bar’da toplanılıyor. Adına aldanmayın, burası bir çay bahçesinden farksız. Herkes geceyarısına doğru gelmeye başlıyor, nasıl bir kalabalık anlatamam. Öğlenleri de fuar alanının önündeki Restaurant L’escale’de yemekte buluşuluyor.
Fiyatlar çok yükseldi
Art Basel mutlaka yaşanması gereken bir deneyim. İnsanın ufkunu açıyor, ilham veriyor. Ben de bir şeyler yapmak istiyorum hissiyle doluyorsunuz. Hayalgücünün ne kadar zengin bir şey olduğunu görüyorsunuz. Tabii bu arada hiç anlamadığınız, hiç etkilenmediğiniz parçalar da karşınıza çıkıyor. Örneğin Jeff Koons’un bir eseri var. İki çelik silindirin yanından iki adet şişme plastik görünümlü balık çıkıyor. Fiyatını duyana kadar gülüp geçiyorsunuz. Sonradan plastik görünümlü balıkların da aslında çelikten yapıldığını öğreniyorsunuz. Sonra fiyatı duyunca kulaklarınıza inanamıyorsunuz. Tam 4.5 milyon dolar.
Art Basel’de rakamlar milyonlarda geziniyor. Paul McCarthy’nin bir eseri 2.8 milyon dolara satıldı. Andy Warhol’un ‘150 siyah-beyaz-gri Marilyn’i 80 milyon dolara alıcı bekliyordu. Roman Abromovich’in Moskova’da bir galeri açan sevgilisi Dasha Zhukova 950 bin dolara bir eser aldı. Ayrıca Wendi Murdoch’la birlikte kurduğu sanat ticareti yapan internet sitesi Art.sy’nin lansmanını da Basel’de yaptı.
Biz rakam severiz, en pahalı eseri ve kimin aldığını merak ederiz, ama burada rakamların çoğunu açıklamıyorlar. Hatta özel müşteriler için VIP bölümünün de üzerinde özel odalarda satış yapılıyor. Oradaki rakamları kimse telaffuz bile edemiyor. Rakamların böyle olması normal çünkü burada bir galerinin standını gezmek bir müzeyi gezmekten inanın farklı değil. Yanyana o kadar değerli eserler görüyorsunuz ki ağzınız açık kalıyor. Yine de fiyatların bu yıl tavan yaptığı konuşuluyor.
Bu yıl bin galeri başvurmuş, sadece 300’ü kabul edilmiş. Galerist de bunlardan biri. Galerist’te alıştığımız isimler var, Taner Ceylan ve Haluk Akakçe gibi. Burada Mentalklinik’in halıları da dikkat çekiyor. Murat Pilevneli’yi gördüğümüzde satışlardan memnun olup olmadığını soruyoruz. “Memnunuz” diyor, “Yüzde 40-50 civarındayız, daha iki günümüz var” diye ekliyor. Galerist’in standında cumartesi günü Taner Ceylan’ın kitabının tanıtımı da yapıldı.
Türk gazetecilere sanat desteği
Art Basel’de en çok ilgimi çekenlerden biri 100 Tonson Gallery. Buradan buram buram yemek kokusu geliyor. Yemekli bir enstalasyon diye giderken duvardaki dev esere takılıyor gözüm. Bir yerinde ‘Open Facebook’ (Facebook’u açın) yazıyor, diğer yanında haykıran insanların üstünde ‘Turkish Journalists’ (Türk gazeteciler) yazıyor. Yutkunuyorum. Fotoğrafını da çekiyorum.
Cuma akşamı Mustafa Taviloğlu’nun ısrarla önerdiği Brancusi sergisini gezmek üzere Fondation Beyeler’deyiz. Burada Hasan Bülent Kahraman’dan Brancusi’yi Türkiye’de nasıl Bülent Ecevit’in tanıttığının hikayesini de dinliyoruz. Fondation Beyeler müthiş bir yer. Mısır tarlalarının ortasında, sadece bir odasında yüz milyonlarca dolarlık eserler var. Dev Monet’yi görmelisiniz. Finansal durumları kötü olduğu için yakında eser satmayı da planlıyorlar. Sonra istikamet Kunsthalle Restaurant ve Campari Bar. Türk galerilerin Basel çıkarması, Scope Art Show ve Volta’dan izlenimler çarşamba’ya...