Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu hafta sonu Londra’da Anjelique’in partisi var, iş için gitmem gerek dedim kimse inanmadı. Bazıları iyi eğlenceler diledi, bazıları biz bulamadık böyle bir iş diye söylendi. Perşembeden yola çıktık süper bir hafta sonu geçirdik. Türkiye’den gelen 50 Anjelique müdavimi Knightsbridge’de Mandarin Oriental’de ya da Millenium’da kaldı. Yemek için Zuma ve Cipriani tercih edildi. Parti dedikoduları az sonra...
İstanbul Doors Group’un ortakları Levent Büyükuğur ve Berk Ekşioğlu bu kadar başarılı olup da bu kadar mütevazı ve samimi kalan sayılı insanlardan. Eğlenmeyi de eğlendirmeyi de çok iyi biliyorlar. Onların yanında iyi vakit geçirmemek zaten mümkün değil. Ekipleri de çok başarılı. Satış direktörü İnci Doğulu ve ekibin en genç üyelerinden Ekin Çarmıklı hepimize pozitif enerji saçtı.

Parti Maddox Club’da yapıldı. Aslı-Berk Ekşioğlu, Levent Büyükuğur, İnci Doğulu, Ekin Çarmıklı, Hakan Yıldırım’dan oluşan bir grupla yemeği de kulüpte yedik.
Aslı Ekşioğlu, Hakan Yıldırım imzalı elbisesiyle gecenin en şık kadınıydı.
Kulüpte çalışan garson kızların bacak boyu benim boyum kadardı. Hepsi manken gibiydi. Ama Hakan Yıldırım’la birlikte “O kambur, onun bacakları çarpık” diye hepsinde bir kusur bulduk.
Partiye ilk gelenlerden biri Yalın ve arkadaşları oldu. Yalın’ın yabancı sevgilisi çok güzel, bizim Ayşe Hatun Önal’ı andırıyor. Yalın DJ kabinine yakın bir masa istedi.
DJ demişken yemek sırasında Murat Uncuoğlu’nun çok hasta olduğu haberi geldi. Herkes çok endişelendi, ama sonra Murat Uncuoğlu geldi, hastayım diye en ufak bir şikâyet etmedi ve olağanüstü çaldı. Normalde Türkçe müzik sevmemesine rağmen yurtdışında yaşayan Türklerin hatırına bir Ajda Pekkan şarkısı çaldı.
Gece 11’e doğru kulübün kapısındaki kuyruk sokağın başına kadar uzadı. O kadar kalabalıktı ki içeri giremeyenler oldu.
Siren Ertan, doğum gününü kocası Gökhan Çarmıklı ve arkadaşları Sibel-Bülent Büyükuğur ile birlikte burada kutladı. Her zamanki gibi çok güzeldi ama gece kulübünde kürkünü bir giyip bir çıkarması gözümden kaçmadı.
Ekin Çarmıklı’nın 25. doğum günüydü. Arkadaşları geldi ama ablası Selin Çarmıklı, vizesi yetişmediği için gelemedi.
Gecenin en romantik çifti Melis Murathanoğlu ve Osman Merzeci’ydi. En çok onlar dans etti.
Levent Büyükuğur aralarında Can Ateş’in de olduğu kalabalık bir erkek grubuyla eğlendi.
Londra’da çalışan Türk bankacıların nasıl çılgın eğlendiğini görünce finans sektörünün neden bu durumda olduğunu hemen anlıyorsunuz.

Uçakta film gibi gerilim
Şimdi uçaktan bildiriyorum size. Londra Heathrow’dan havalandık, yarım saat sonra hava boşluklarına girmeye başladık. Uçaktan korkmayan biri olarak içim hop hop ederken hâlâ mutluydum. Derken bir anda filmlerdeki gibi bir şey oldu. Dan diye bütün oksijen maskeleri açıldı. “Kabin basıncımızda problem var, hemen maskenizi takın” diye bir anons...
İşte o anda dank ediyor tabii. Şimdiye kadar yüzlerce kez uçağa binip de kalkış sırasında hostesleri dinlemediğim için kendime çok kızıyorum. Bu yaşa geldin, çok medeni geçiniyorsun işte önünde maske, ne yapacağını bile bilmiyorsun diye söyleniyorum. Evet tabii herkes gibi hemen ağzımı burnumu kapatarak maskeyi takıyorum ama çalışıp çalışmadığını anlayamıyorum. Kendi maskesinin çalışmadığından şüphelenenler yedek maskeyi de kendilerine çekiyor.

Tam tehlike geçti derken
Üçlü koltuklarda dört oksijen maskesi olduğunu böylece öğreniyorum. Hosteslerden biri panikle bir yolcunun kucağına oturmuş. Bu arada yanımda genç bir anne ve 3 yaşında şirin bir kız. Çocuk ağlıyor tabii, maskeyi takmamak için direniyor. İkimiz birden küçücük çocuğu zor tutuyoruz. Etrafta ağlayanlar, dua edenler, tansiyonu düşenler, bayılanlar...
Sonra bir anons yapılıyor, “Kabin basıncı normale döndü, maskeleri çıkarabilirsiniz.” Bazıları çıkarıyor, bazıları da çıkarmak istemiyor.
Beş dakika geçmeden pilottan haber geliyor “Maskeleri hemen takın” diye. Herkesin gözleri dolu dolu. Bir sonraki anonsa kadar eyvah sonumuz geldi korkusu hakim. Bana çok uzun gelen bir süre sonra pilottan “Sorun giderildi, İstanbul’a uçuyoruz” Türkçe anonsu... Yabancılar panikle yanlarındakine ‘Ne diyor?’ diye soruyorlar, İngilizce anonsu bekleyemeden. Sorun giderildi diye seviniyorum ama Londra’ya daha yakınız dönsek de bir an önce yere insek istiyorum. Yapacak bir şey yok.
Yavaş yavaş her şey normale dönüyor. Yemek servisi başlıyor. Oksijen maskeleri hâlâ ortada. Çoğun-luk kendini şaraba veriyor, rahatlamak için. Ben ne olur ne olmaz ayık kalmak ve uyumamak lazım diye cola içiyorum.