Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki ünlü gazeteci, bir markanın partisinde DJ’lik yaparsa bakın neler konuşulur? Başkalarını bilmem ama Ayşe Arman ve Ertuğrul Özkök’ün, kimsenin ne düşündüğünü umursamaz halleri çok hoşuma gitti...

Pazartesi akşamı Park Hyatt Maçka Palas’ta Doritos’un Madonna partisi vardı. Kötü havaya ve günlerden pazartesi olmasına rağmen kalabalıktı. Nedeniyse gecenin DJ’leriydi. Ayşe Arman ve Ertuğrul Özkök, Madonna şarkılarıyla başlayıp Ajda Pekkan şarkılarıyla devam ettiler. Özkök elinde şarap kadehiyle verdi coşkuyu. Arman kendisine uzatılan tekila shotları geri çevirmedi, eller havada dans etti. Görüntüde arkadaşlar arasında eğleniyor gibiydiler. Markanın tanıtımı olduğu unutulmuştu.

Haberin Devamı

ARMAN VE ÖZKÖK’ÜN DJ’LiK MACERASI


Gecenin başında konu belliydi, bu iki ünlü gazetecinin, özellikle de eski bir genel yayın yönetmeninin bir marka için DJ’lik yapması tuhaf değil miydi? “Popülarite için bu kadarına da gerek yok” diye uzun uzun konuşuldu. Oysa bu iki isim de her zaman popülariteye ne kadar önem verdiklerini açıkça söyledi. “Dünya nimetlerine prim vermeyiz” deyip de sonradan böyle bir şeye kalkışmadılar. Bu konuda her zaman dürüstlerdi.


Bu arada Ayşe Arman tek omuzlu siyah tulumuyla yıkılıyordu, sahneye yakışıyordu. Beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı, ama star ışığı böyle bir şey işte. İzledikçe Ayşe Arman’ın ve Ertuğrul Özkök’ün kimsenin ne düşündüğünü umursamaz halleri daha çok hoşuma gitti. Başkalarını bilmem ama Ayşe Arman ve Ertuğrul Özkök’ün gerçekten eğlendiği her hallerinden belli oluyordu. Marka için de iyi bir tanıtım oldu. Bundan sonra Arman-Özkök ikilisini sahnelerde daha çok görürsek şaşırmam.

FERZAN ÖZPETEK NELER ANLATTI?

İstancool’un son gününde Pelin Batu, Ferzan Özpetek’le bir söyleşi yaptı. Özpetek, TV dizisi çekmek için teklifler aldığını ama televizyonun başka bir dünya olduğunu ve kesinlikle düşünmediğini söyledi. Bu arada filmlerindeki dialogların doğal olması için çok uzun süre çalışıldığını ama çeviri ve altyazıyla Türk izleyicisine bunun yansıtılamadığını anlattı. Bir de müjde verdi, “Bunun için mutlaka Türkçe bir film yapacağım.”

Haberin Devamı


İtalya’ya 19 yaşında ilk gittiğinde İtalyanlar’ın hayatında dinin ne kadar önemli olduğunu görünce şaşırdığını söyledi. Hemen sonra izleyicilerden soru geldi, “Şimdiki dini inancınız nedir?” Özpetek soruya cevap verdi ama son noktayı da koydu, “Eskiden böyle şeyler sorulmazdı, konuşulmazdı.”


Özpetek cumartesi akşamki İstancool davetiyle ilgili de konuştu: “Davette yabancı ünlü bir kemancı yerine Kibariye’yi görmek isterdim. Yabancılara yerli, kendimizden bir isimle sürpriz yapmak daha etkileyici olurdu.” Haksız mı?

TAM DA HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRÜYOR!

‘İstanbul hak ettiği ilgiyi görüyor mu?’ yazıma Twitter’da Tarık Bayazıt’tan cevap geldi. Tarık Bayazıt’ı Changa’nın ortağı olarak tanıyorsunuz ama bana göre kendisi aynı zamanda kalemi çok güçlü bir yazar.
“İstanbul’un tam da hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünüyorum, içerik/nitelik zenginliği ve verdiği değer henüz yeterli değil. ‘Sen, ben ve bizim oğlanı’ çekmek üzere yapılan organizasyonlara yönelik gereğinden fazla yüksek beklenti yok mu?” dedi. Doğru, gerçekten de bizim organizasyonlarımızın çoğu ‘sen, ben ve bizim oğlanı’ çekmek üzere yapılıyor. Zaman zaman büyük emek ve iyi niyetle yapılan işler de oluyor ama çoğu ne yazık ki arada kaynıyor. Bu ortamı gören iyi isimler de bir süre sonra daha kaliteli işler için uğraşmayı bırakıyor. Kendi içine kapanıyor. İstanbul’dan beklentimiz yüksek ama kabul etmeliyiz daha çok yolumuz var.
Tarık Bayazıt’ın dediği gibi “Yapılan az da olsa iyi şeylerin hem geniş katılım için burada, hem de yurt dışında duyurulabilmesi için strateji ve sistem gerek. Kişisel/kurumsal çıkar ve ideoloji gözetmeden çalışabilecek, iyiyle kötüyü ayırt edebilecek bir sisteme ihtiyaç var. Bence yapmamız gereken tamamen kendi konularımıza odaklanmak ve derinleşmeye, en iyisini yapmaya çalışmak. Bir de her konuda özgün ve artizanala şahsi destek vermek.”