Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3 Kasım tarihli yazımda ertesi günkü ABD seçimlerinin sonucunu önceden ilan etmiş ve sabaha kadar beklemenize gerek yok demiştim. Obama kesin kazandı diye yazmayı Cengiz Çandar’la benden başka kimse cesaret edemedi. Herkes önde gittiğini ama anketlerle sandığın farklı olduğunu, “Bradley etkisi”nin ortaya çıkabileceğini söyledi durdu.

Hillary’de de yanılmadım
Obama’nın çok iyi bir ekip oluşturmakta olduğunu da belirtip yazımı “Hillary Clinton’ı da dışişleri bakanı yaparsa kimse tutamaz onu” diye bitirmiştim.
ABD ve dünya basını da benim izimden geldi! Hillary’nin dışişleri bakanlığı adaylığı kesinleşti. Biliyorsunuz ABD’de Başkan istedi diye hemen bakan olunmuyor. Adaylığın bazen günlerce süren senato görüşmelerinde onaylanması gerekiyor. Başkan’a rağmen adaylığı senatoda onaylanmayan var mı derseniz, arada oluyor.
Hillary’nin dışişleri bakanı olması bizim için iyi. Türkiye’deki ABD üslerinin değerini biliyor. Türkiye’ye çok kez gelmiş biri olması da büyük avantaj. Kızı Chelsea ile Hacıdan’da kebap yemişliği bile var. Böyle sıcak ilişkiler söz konusu. Daha ne?

Obama ve Sarkozy’nin ortak noktası
Hillary dışında iki kadın bakan daha var. Arizona valisi Janet Napolitano iç güvenlik bakanı, Kansaslı Kathleen Sebelius da çalışma bakanı oluyor. Bundan şunu anlıyoruz, Obama da Sarkozy gibi kadınlara değer veriyor. Zeki adam tabii. Kadınları çevresinde topluyor, önemli makamlara getiriyor.
Hatırlarsınız, Sarkozy 15 kişilik kabinede 7 koltuğu kadınlara ayırmıştı. Hatta Sarkozy’nin şimdi hamile olan ve bebeğinin babasını açıklamayan adalet bakanı Rachida Dati ile aşk söylentileri de çıkmıştı. Bebeğin babasının Sarkozy bile olabileceği hâlâ iddia ediliyor. Cecilia Sarkozy de Carla Bruni de Rachida Dati’den hiç hoşlanmadıklarını saklamaya gerek bile duymuyorlar.
Bakalım bu kadar kadın arasında Obama’nın da başı Sarkozy’ninki gibi dönecek mi? Hiç sanmıyorum.

Hakan Yıldırım Londra’da ne yapıyor?
Hakan Yıldırım, benim en beğendiğim Türk moda tasarımcılarından. İnanılmaz güzel şeyler yapıyor. Tasarımlarını görünce hiç giyinip kuşanma havasında olmasanız da hemen havaya giriyorsunuz.
Bundan 6 yıl önce dergi için Ayşe Arman’la moda çekimi yapacağız. Tabii bizim dergilerde öyle moda editörü falan yok. İş bana düştü. Ayşe Arman’la Nişantaşı’na çıktık, ama nedense o gün hiç havasında değil. Ben o zamanlar da bayılıyorum Hakan Yıldırım’a. Hadi Hakan Yıldırım’dan başlayalım diyorum, Ayşe Arman mırın kırın ediyor. Sonra da showroom’a daha girer girmez bir deri cekete bayılıyor ve anında satın alıyor. Çekimin iyi geçmesini Hakan’ın tasarımlarına borçluyuz. O zamanların en popüler barı Buz’daki karşılaşmalar dışında Hakan Yıldırım’la ilk karşılaşmam böyle.

Gidebilmek büyük cesaret
Mesleğinin zirvesindeyken birdenbire Londra’ya taşındığını ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Şöhreti, kariyeri her şeyi bir kenara bırakıp kimsenin onu tanımadığı başka bir ülkede sıfırdan başlaması çok cesur gelmişti bana.
Londra’da Hakan Yıldırım’la birlikte yemek yedik. Portobello’ya yerleşmiş, ama bir ayağı İstanbul’da. Bir yandan Nişantaşı’ndaki showroom’unu yeniliyor, bir yandan Londra’nın altını üstüne getiriyor ve buradaki iş olanaklarını değerlendiriyor. Ama buradaki işlerini düzene koymadan anlatmak istemiyor. “Hiç korkmadın mı buraya gelince, Türkiye’de unutulmaktan?” diye soruyorum. Cevabı çok net. “Burada bir iş bağlantım vardı, onun cesaretiyle geldim. Korkmadım, zaten gidip geliyorum.”
Sosyal hayatına gelince... Kate Moss’un evinde bir partiye çağrıldığında “yorgunum” deyip gitmeyecek kadar cool. “Keşke gitseydin” dediğimde “E, ben Londra’dayım, o Londra’da, daha görüşürüz nasıl olsa” diyor.
Hakan Yıldırım’ın kendisi kadar cool tasarımlarıyla Londra’da da çok güzel şeyler yapacağına inanıyorum ve haberlerini heyecanla bekliyorum.

En büyük alışveriş keşfi: Cos
H&M’i bilmeyen, duymayan kalmadı. Her yurtdışına çıktığımda mutlaka uğrayıp “made in Turkey” etiketli kıyafetlerini alıyorum. Görüntü süper, fiyatlar pazardan ucuz.
Peki ama Cos’u duydunuz mu? Cos, H&M’in yeni markası. Zara’nın Massimo Dutti’si, Gap’in Banana Republic’i gibi bir üst marka. Fiyatlar daha yüksek ama kıyafetler tasarım tasarım duruyor. 100 YTL’ye Marni ayarında bir elbise alabiliyorsunuz. Şimdilik sadece Avrupa’da. İngiltere, Belçika, Almanya, Hollanda ve Danimarka’da mağazaları var. Yakında Paris’te de bir mağazası açılacak. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın!