Alışveriş merkezlerinin pazar günü kapalı olması gündemde. Yeni tasarıda böyle bir madde var. Bunun üzerine, "Alışveriş merkezlerini pazar günü kapatmak sektörü bitirir" dedi Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği Başkanı Hakan Kodal. Sadece sektörü mü? Hepimizi bitirir bu karar. Neden mi? Çünkü biz artık alışveriş merkezlerinden önce ne yaptığımızı unuttuk. Bu kadar çok alışveriş merkezi yokken, sadece Galleria ve Akmerkez varken böyle değildi tabii. O zaman alışveriş merkezine gitmek başlı başına bir programdı. Artık öyle değil ki... Sinemaya da, markete de, manava da, spora da, yemeğe de, sergiye de gitmek demek alışveriş merkezlerine gitmek demek. Artık alışverişten çok birer yaşam alanı haline geldiler. Sokaklarda yürümeyi, otopark aramayı unuttuk. Sürekli yeni bir alışveriş merkezi açılıyor. Halen inşaat ve planlama aşamasında olan tam 109 alışveriş merkezi var. Bu yıl 32’sinin açılması bekleniyor. Her yer alışveriş merkezi olunca hayat tarzımız da değişti ister istemez. Varsa yoksa alışveriş merkezindeyiz. Olur ki bu karar uygulanırsa pazar günleri ne yapacağız, nereye gideceğiz çok merak ediyorum.
İstanbul burayı konuşuyorMest’teki partiler, yemekler ve workshop’lar anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Korunaklı bir mekan. İstediğiniz kadar parti verebiliyorsunuz, çocuklarla pizza yapabiliyorsunuz. Sadece gümüşler ve taze çiçeklerle süslü olması değil burayı güzel yapan. Sahibi Can Ünsal ve ailesinin etkisi de hissediliyor. Can Ünsal daha önce Paris ve New York’ta farklı restoranlarda çalışmış. Sonunda da kendi işini kurmuş. Ben detoks öncesi Aslı’yla bir öğlen yemeğine gittim. Önce süt çorbası içtik. Süt sevmememe rağmen bayıldım. Sonra jumbo karidesli salata yedik. Buraya kadar gidip ördek konfinin tadına bakmamak olmazdı. Finali napolitaine chocolate ile yaptık. Çikolata ve badem bir araya gelince biz de mest olduk. Mest’in neden bu kadar konuşulduğu da belli oldu.
Tel: 0212 229 03 82
Bir detoks macerasıGeçen hafta sözünü ettiğim ayurvedik detoksa sonunda başlamış bulunuyorum. Bugün üçüncü günüm. Henüz kendimi enerjik değil, tam aksine yavaşlamış hissediyorum. Sabah bir bardak sıcak süte çeşitli baharatlar ve ayurveda beden tipinize özel bir bitkisel yağ ekleyip içiyorsunuz. Tabii burnunuzu tıkayarakÖ Çünkü süt karışımınızın içinde karabiber bile var. Süt bitti mi, kahvaltı da bitmiştir. Ekmek, peyniri rüyanızda görürsünüz! Bundan sonra mideniz kazınana kadar bir şey yemek yok. Öğlen haşlanmış ya da zeytinyağlı sebze ya da bakliyat. Tuz kesinlikle yasak. Öyle tuzsuz sebze diye sınırsız yemek de yok. İki avucunuz büyüklüğünde bir porsiyon yiyeceksiniz o kadar. Akşam da bir kase çorba. İçinde et ve krema olmayacak. Aralarda su ve bitki çayı serbest. Kola, kahve, alkol, et, yoğurtla başlayan uzun bir yasak listesi var. En zararsız olduğunu düşündüğüm salata bile bana yasak.
Ayurveda felsefesinde sıcak havayı mı, soğuk havayı mı sevdiğinize göre yemeğinize de dikkat etmelisiniz. Benim gibi sıcak havayı sevenler soğuk yiyeceklerden (salata da dahil) uzak durmalı.
Karnımdan gurul gurul sesler geliyor. "İlk iki gün baş ağrısı da olabilir" dediler. Bende olmadı. Ama bir kez daha anladım ki telefonun ucunda bir doktor olmadan bu işe asla kalkışılmaz. Doktorum, "Detoks sırasında spor yapma" diyor. Normal şartlarda işime gelirdi ama şimdi azimliyim ya, detoks da yaparım, spor da... Sadece yoga ve pilates serbest.
Açlık sinir yapıyor tabii. Özellikle de aynı detoks günü içinde Topaz, The House Cafe, Casita, Biber ve Mezzaluna’ya gitmek zorunda kalıncaÖ Sanki herkes detoksumu sabote etmek ister gibi, şuursuz yemek yiyor önümde. İçkileri saymıyorum bile. Ben hala azimliyim. Nereye gidersem gideyim yeşil çaydan başka bir şey sürmüyorum ağzıma.
Dört günüm kaldı. Anlayın işte. Ben izninizle odama çekiliyorum.