Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bebek’te gidilecek yerlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Ya Bebek Kahve’de oturulur ya Divan’da piyasa yapılırdı. Akşamları Bebek Oteli’nin barına ya da Bebek Balıkçısı’na gidilirdi. O zamanlar “Burası çok güzel, keşke birkaç yer daha olsa” diyorduk. Keşke başka bir şey dileseymişiz...
İlk Mangerie açıldı. Kendi kitlesi vardı ama belki de yol üstünde olmamasından etrafa zarar vermiyordu. Büyük değişim Lucca’yla başladı. Herkes Lucca’da görünmek istedi. Valeler mecburen trafiği alt üst etti. Yazın dolup taşan Bebek’e kışın kırk yılda bir gidilirdi. Oysa Lucca’yla kışın da sık sık gidilmeye başlandı. Lucca’yla kalsaydı yine iyiydi. Sonra Midpoint, The House Cafe, Kitchenette derken ünlü zincirler de Bebek’e çıkarma yaptı. Geçen hafta Nişantaşı’nın biracısı Tap’s Bebek’e taşındı. Şimdi sıra Kırıntı’nın yeni şubesinde.
Yeni açılan yerlerin önünde valeler türüyor. Restoranlar vale hizmetinin kendilerine ait olmadığını söylüyor, ama tabii müşteri olarak gittiğinizde bunu sormak aklınıza bile gelmiyor. Bir restoranın kapısında duran vale o restoranın valesidir diye düşünüyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz arabanız otobüs durağına park edilmiş ve ceza almışsınız.
Bebek’te hareket her geçen gün artıyor. Hareket iyidir ama tabii altyapı olursa. Semtin park ve trafik sorununa bir çare bulunamazsa yakında tüm Bebekliler buradan kaçacak.


Memecanlar’ın evini bilmeyen yok!
Memecanlar’ın evi hakkında bilmediğimiz pek bir şey kalmadı. Evin içini dışını iyice öğrendik. Davette konuşulanlardan çok evin dekoru ve de açık adresine hakimiz. Gazete okuyan, televizyon izleyen her Türk vatandaşı gibi Memecanlar’ın Sıraselviler Caddesi’nde oturdukları apartmanın adı, numarası, daire numarasını biliyoruz. Hatta en yakın nerelerden yemek sipariş edilebileceğini bile öğrendik. Bir posta kodunu bilmiyoruz, o da zaten ülkemizde pek kullanılmıyor.
Evet, kabul ediyorum apartmanın ismi ilginç. “Yeni Hayat”lı başlık atmak çarpıcı, ama en azından diğer adres detaylarını bilmeseydik de sadece Taksim’de bir yerlerde denseydi daha iyiydi. Ben Memecanlar’ı hiç tanımayan biri olarak bu kadar deşifre olmalarından, hatta hedef haline gelmelerinden rahatsızım. Herkes bu yemeği konuşurken ve evlerinin açık adresini bilirken onlar gece rahat uyuyabiliyorlar mı merak ediyorum.

Mazhar - Biricik - Cem

Bebek’e ne olacak
“Ben uzaktan uzağa karınıza aşığım” demiş Cem Mumcu Mazhar Alanson’a. Bu kadar ünlü bir psikiyatr bunu söylerken nasıl bir tepki alabileceğini hiç düşünmemiş. İnternet siteleri yıklıyor, “Mazhar çok beyefendi, biz olsak adamı döverdik” şeklindeki yorumlarla. Oysa Cem Mumcu’nun amacı aslında tabii ki Mazhar Alanson’un karısına sulanmak değil. Karısını ne kadar çok beğendiğini söylüyor ama kaş yapayım derken göz çıkarıyor. E, bir psikiyatri uzmanı olarak bunu da bilinçsiz yaptığını hiç sanmıyorum. Biraz ortamı heyecanlandırmak, sansasyon yaratıp programa ilgiyi artırmak da amaç. Zaten Mazhar Alanson da söylüyor “Seni meşhur ettim” diye.
Peki ama olayın kahramanı Biricik Suden ne diyor? Telefonda konuştuk, Biricik Suden son derece mantıklı. “Kötü niyetli değil ki, güzel bir şey söylemiş, iltifat etmiş aslında. Bu kadar büyütülecek bir şey yok ki” diyor. Tam da her kadının yapması gerektiği gibi yangına körükle gitmiyor. Olayı son derece normal karşılıyor. Eminim birçok kadın onun gibi düşünüyor.
İyi ama erkeklerdeki bu öfkenin sebebi ne? Eşlerinin uzaktan beğenilmesinin nesi kötü? Tabii bir de bu durumda kocayı kışkırtacak kadınlar da var. “Bak adam neler dedi, sen hâlâ duruyorsun” diyen kadın modeli çok korkutucu. İstisnalar kaideyi bozmaz deyip devam edelim.
Biricik Suden’i kadın erkek herkes çok beğeniyor. Bunu dile getirmekte hiçbir problem yok. Erkekler gereksiz büyütüyor, Cem Mumcu da böylece amacına ulaşıyor.


Bırakın “Issız Adam” ağlasın
Adam bencilin teki. Kendisini çok seven kadını sırf korkusundan, şımarıklığından bırakıyor. Filmin sonunda da izleyenler hüngür hüngür ağlıyor. Ben ağlamadım. Ne ağlayacağım bu adamın haline? Oturup kendi ağlasın. Kadın için de sevindim böyle bir adamdan kurtulduğu için. Düşünsenize hayatın böyle biriyle birlikte geçmek zorunda olduğunu. Sizi sürekli üzen, kıran biriyle birlikte olduğunuzu. Böyle ömür mü geçer? Yol yakınken dönmek, yeni bir hayat kurmak dururken böyle bir adam için ağlamaya hiç gerek yok.