Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

#benidefazılsay

Türkiye’de ilk defa biri Twitter’da yazdıklarından dolayı 10 ay hapis cezası aldı. Twitter #benidefazılsay etiketiyle inledi. Yazdıklarıyla aynı fikirde olabilirsiniz ya da olmayabilirsiniz, hiç önemli değil. Onu sevebilirsiniz, ondan nefret edebilirsiniz ya da adını bile hiç duymamış olabilirsiniz, bu da hiç önemli değil. Sırf aynı düşüncede, inançta değilsiniz diye karşınızdakini ‘dini değerleri aşağılamaktan’ yargılayabilir misiniz? Önemli olan farklı düşüncelere, inançlara saygılı olabilmek değil mi? Bu da bütün dinlerin öğrettiği hoşgörünün
bir parçası değil mi zaten?

Haberin Devamı

“Yurdum için üzgünüm”
Bırakın saygıyı ve hoşgörüyü, yazılan 140 harf yüzünden aylarca mahkemede yargılanılabiliyor. Hatta bir önceki davada “Otistik olduğundan şüpheleniyoruz, araştırılsın” demeye kadar gidilebiliyor. Otizmin nasıl bir hastalık olduğundan haberleri olmadığı gibi bunu bir hakaret sayabilecek kadar bilgisizler. Buna rağmen dava devam ediyor ve ‘halkın benimsediği değerleri alenen aşağıladığı’ gerekçesiyle 10 ay hapis hükmü veriliyor. Ayrıca bir de
5 yıl içinde suçun tekrarlanması halinde daha büyük bir hapis cezası gelebileceği uyarısıyla birlikte.
Fazıl Say, boşuna konser için bulunduğu Almanya’dan “Yurdum için üzgünüm” mesajı göndermiyor. Hepimiz üzgünüz. “İfade özgürlüğü açısından hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen ceza almış bulunmam şahsımdan çok, Türkiye’deki ifade ve inanç özgürlüğü adına kaygı vericidir” diye ekliyor Fazıl Say. Haksız mı?
140 harfle kişisel düşüncelerini dile getirmenin bırakın 10 ay hapis cezası, cezası olabilir mi? Düşüncelere katılmayanlar, şiddetle karşı çıkanlar elbette tepki verebilir. Onlar da görüşlerini aynı mecrada paylaşabilir. Ya da başka bir seçenek daha var, görüşlerini beğenmediğiniz birini hiç kaale almayıp bir tuşla takip etmeyi bırakabilirsiniz.

Yabancı basına haber olduk
Retweet edilen yani başkasının yazdıklarını alıntılayarak başkalarıyla paylaşmak da tartışılıyor. Paylaşılanın Ömer Hayyam’ın dörtlüğü olup
olmadığı da. Bunların aslında hiçbir önemi yok. Burada şiir paylaşmak ya da 165 kişinin daha Twitter’da başkalarıyla paylaştığı ve paylaşmaya devam
ettiği dörtlük de değil olay.
Fazıl Say tanınmış biri olmasaydı kimse tweet’lerinden haberdar olmayacak ve istediğini serbestçe yazabilecekti. Ama tanınmış biri olduğu için ne
oldu? New York Times’dan Financial Times’a, Huffington Post’tan Daily
Beast’e dünyadaki bütün önemli gazete ve internet sitelerine “Türk piyanist bir şiiri retweet ettiği için 10 ay hapis cezasına çarptırıldı” diye haber oldu. Kaybeden kim oldu? Fazıl Say mı? Biz mi?