39. Altın Kelebek’ten çıkarılan sonuç: Her oyuncudan sunucu olmaz. İşte geceden notlar
* Favori bölümüm kırmızı halı. Melis Alphan-Cengiz Semercioğlu çok iyiydi. Sibel Arna-Onur Baştürk, Deniz Marşan-Başak Dizer Fransez röportajları da eğlenceliydi.
* Vuslat Doğan Sabancı’nın açılış konuşması gecenin en akıcı konuşmasıydı. Sahne hakimiyetiyle oyuncuları cebinden çıkarttı.
* İlk ödülü Esra Erol aldı. Sahneye oğlu getirilince gözyaşları içinde eşine teşekkür eden konuşması iyi bir başlangıçtı. Keşke törenin sonrası da böyle olsaydı.
Esra Erol, oğlu sahneye getirilince gözyaşlarını tutamadı.
Her oyuncudan sunucu olmaz
* Sunucular ‘Yalan Dünya’nın oyuncuları İrem Sak, Sarp Apak ve Öner Erkan. Daha önce hiç bu kadar net görmemiştik, artık hiç süphe kalmadı, her oyuncudan sunucu olmaz. Özellikle İrem Sak ve Sarp Apak’tan hiç olmaz. Hatta bir süre onları dizide de izlemesek iyi olur. Bu kadar mı kötü sunulur böyle bir tören? Geçen yıl Beyaz ve Ayşe Arman sunduğunda acımasızca eleştirilmişlerdi. Oysa Ayşe Arman gazeteci olmasına, sahne insanı olmamasına rağmen gayet iyiydi. Bu üç oyuncunun üçünü toplasanız bir Ayşe Arman sunumu etmezdi. Hangi birini söylesem bilmiyorum. Sarp Apak’ın ödül alan Sertab Erener’i “Her yol var kendisinde” diye takdim etmesi mi, gecenin sonunda Altın Kelebek Özel Ödülleri için Cengiz Semercioğlu’na “Tekrardan sahneye davet ediyoruz” diye başlayıp “Eliniz değmişken onu da verseydiniz bir zahmet” diye devam eden sunumu mu daha fenaydı bilmiyorum. Ayrıca Sarp Apak’ın yerinde duramayan, tuvalete gitmesi gereken sıkışmış çocuklar gibi sürekli sallanan hali de çok rahatsız ediciydi. İrem Sak ise, kelebek olarak başladığı gecenin finalini “Bitti, bitti di mi, tamam” diyerek yaptı. Yüzlerindeki acıklı ifadeyle, ‘Biz bittik, hadi artık tören de bitsin, bitse de gitsek’ hali korkunçtu. Madem bu kadar rahatsız olacaklardı, neden o sahneye çıktılar? Ellerinde Gülse Birsel imzalı metin olmadan fena çuvalladılar. Keşke konuşmaları da Gülse Birsel yazsaymış. Ama sanırım kimsenin aklına bu kadar kötü olabilecekleri gelmezdi. Bu yılki Altın Kelebek’te en üzücü olan bu kadar emeğin, bu kadar ismi bir araya getirmenin boşa gitmesi. Hem de sadece sahnedeki üç kişinin yaptığı işi ciddiye almaması sonucu.
Çuval giyse yakışır!
* Ajda Pekkan ‘Çuval giyse yakışır’ tezini bir kez daha onaylatmak ister gibiydi. Ona rağmen yine güzeldi. İşine saygısı her halinden belli oluyor. Ama Madonna’nın dansçılarından sonra bizde arkadaki dansçılar o kadar sırıtıyor ki. Tamam, bir Madonna dansçısı beklemiyoruz, ama bu kadar gereksizi de hiç olmasa olur. Bir Ajda Pekkan, bir Ebru Gündeş tek başlarına da sahneye hakimler.
* Ödül törenlerinin en büyük sorunu kadınların kilo problemi. Tamam, ben de bir kadınım. İncecik kadınlara ‘Kilolarıyla başı dertte’ diye başlık atıldı mı tepem atar, plajdaki ‘selülit’ fotoğraflarına da sinir olurum. Ama, işi televizyona, sahneye çıkmak olan ve bunun için gayet yüklü paralar kazanan kişilerin, bir sağlık problemleri yoksa, işlerine saygıdan fit olmalarını beklemek de en doğal hakkımız. Kadınlar kendilerini tamamen bırakmış. Bir de nasıl bir iddia varsa, aynaya ya da vücutlarına bakmadan minileri, bele kadar yırtmaçları giymişler. Eee, tabii olmamış. Erkeklerse gayet bakımlı ve fit.
‘Hürrem’ farkı
* Bir tek Meryem Uzerli, televizyonda kilolu durmasına rağmen bir şey kaybetmiyor. Pozitif enerjisi, doğallığı ve sempatisiyle sahneye çok yakışıyor, insanın içini açıyor. “Annemlere beni izleyin diye mesaj çektim” demesi çok tatlıydı.
* Kıvanç Tatlıtuğ, mikrofon ayarlanamadığı için iki büklüm konuşmak zorunda kalsa da gayet iyiydi. Ekip arkadaşlarını onore etti. Ödülünü o gün yaş günü olan babasına adadı.
* İbrahim Tatlıses, yine ayakta alkışlandı. Kadın hakları diye yer gök inlerken Tatlıses’in bu kadar seveni olması bana göre şaşırtıcı. Yine de bu kadar büyük bir kazadan sonra onu ayakta görmek güzel.