Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Asmalımescit’te bir ev partisine davetliyiz. Önce Nupera’ya gidelim de yeni açılan Delicatessen’i görelim, orada bir şeyler atıştıralım dedik. Delicatessen, Mangerie’nin sahibi Elif Yalın’ın yeni zinciri. İstinye Park Mudo’da ve Tarabya Koleksiyon’da da şubeleri var. Hem bir şarküteri hem de bir kafe. Ama mönü kafeleri aşmış durumda, her telden çalıyor. Domuz yahnisi gibi daha ağır ve daha az tüketilen yemekler de var. Nupera’daki Delicatessen’de iç pilavlı hamsi yedim. Çok lezzetliydi. Pilavın sadece üstü değil altı da hamsilerle kaplıydı. Bol maydanoz da bir hafiflik katmıştı.
Kadehte hangi şaraplar var dediğimizde “İstediğiniz şarabı açabiliriz” diyorlar -ki bu çok az yerde olabilecek bir şey. Şarabın yanında istediğimiz peynir tabağındaki brie olağanüstüydü. Buradan şarküteri alışverişi de yapılır.
Delicatessen’de tek hoşuma gitmeyen şey balıkçılarda mezelerin sergilendiği vitrinli buzdolabının burada da restoranın girişinde yer alması. İçinde etler ve yemekler duruyor. O dekorda, o ortamda çok sırıtmış. Delicatessen’in üstüne biraz daha çalışılırsa çok güzel olabilir.

Bir Beyoğlu programı
Lokanta kapandığı için üzgünüm Yemek boyunca hep keşke Lokanta kapanmasaydı diye konuşuldu. Mehmet Gürs’ün Lokanta’sı artık bir klasik haline gelmişti. İster istemez aynı yerde açılan yeni bir restorana önyargılı yaklaşılabiliyor. Çünkü Lokanta, İstanbul’da hep aynı kaliteyi koruyabilen sayılı restorandan biriydi. Yazın Nuteras’ta Lokanta’nın olacağı söyleniyor, ama yaza kadar daha çok var, neler değişir bilinmez. Umarım Lokanta’nın yeri Delicatessen’e uğurlu gelir. Tam karşısında ise The House Cafe’den tanıdığımız şef Coşkun Uysal’ın fine dining restoranı Moreish var. Yazın Çeşme’de Güler Sabancı’nın oteli Nars’a taşınan Moreish şehre geç de olsa döndü. Tavsiye ederim.

Ev partileri revaçta
Yemek sonrası Asmalımescit’e doğru yürüyoruz. Aralık’ın sonlarına yaklaşıyoruz, ama Asmalımescit’te herkes sokaklarda kurulan masalarda oturuyor. Hava çok soğuk değil, olsa da kimsenin umrunda olmaz zaten. Sofyalı sokakta bir apartmanın önündeyiz. Autoban Mimarlık’ın ortağı Seyhan Özdemir’in evine geldiğimizde yanımdakiler “Ev partisi olduğuna emin misin, yeni bir gece kulübü olmasın?” diyor. Emin adımlarla ilerliyoruz ve kendimizi Autoban’ın tasarımlarıyla süslü yüksek tavanlı şahane bir evde buluyoruz. Autoban’ın tasarımlarını The House Cafe, Kitchenette ve MüzedeChanga’ya gidenler iyi bilir. Örümcek aplikler, büyük masalar, farklı berjerler... Evde catering The House Cafe’den. Her şey çok lezzetli. Keşke önceden yemeğe gitmeseydik diyoruz. İçeride kimi ararsanız var. Menderes Utku-Muzaffer Yıldırım ikilisinden Ferhan İstanbullu’ya, Ayşe Boyner’den Tamer Yılmaz’a, Siren Ertan-Gökhan Çarmıklı’dan Aslı-Berk Ekşioğlu’na... Bir de gerçekten Asmalımescit’te yeni bir gece kulübü açıldı zannedip apartmana girenler de var!


Bir kadeh şarap 29 YTL olur mu?
Bir Beyoğlu programı
Kanyon’da Gilt Brasserie’de oturduk, yemek yiyip bir kadeh şarap içeceğiz. Şarap mönüsünü elime aldım ve şoke oldum. Bir kadeh beyaz şarap ne kadar olabilir? Öyle çok az bulunan, çok pahalı şaraplardan bahsetmiyorum. İyi bir Türk şarabına bakıyorum. Hadi adını da vereyim, Sarafin Chardonnay. Kadeh fiyatı ne kadar olabilir? Bu ayarda bir brasseriede 15 YTL, hadi bilemediniz 17 YTL. Elimdeki mönüde ise kadeh fiyatı tam 29 YTL. İlk tepki Avrupa Yakası’ndaki Şahika gibi çüş diyorsunuz. Yurtdışında rahatlıkla içilebilecek, iyi sayılabilecek şarapların şişesini bu fiyata bulabiliyorsunuz. Bakın Hırvatistan şaraplarına, nasıl güzeller ve ne kadar da uygun fiyatlara satılıyorlar. İtalya’da bir şişe iyi prosecco’yu (köpüklü şarap) 25 euroya yani 50 YTL’ye içiyorsunuz. Market fiyatı değil bu, iyi bir restoranda ödediğiniz fiyat. Burada ortalama bir kadeh içki 20 YTL, halbuki içtiğiniz içkinin şişesi de aşağı yukarı aynı fiyata satılıyor dışarıda.
Dönelim 29 YTL’lik bir kadeh Sarafin Chardonnay’ye. Burada Sarafin’cilerin hiçbir kusuru yok. Fiyatı koyan Gilt’ciler. Böyle deyince içki vergileri falan konuşuluyor hemen ama yerli şarapta böyle korkunç bir vergi var mı bilmiyorum. Doluca’nın kendi internet sitesinde aynı şarabın şişesi 37.50 YTL’ye satılıyor, Gilt’de ise şişesi 103 YTL, kadehi 29 YTL. Bu nasıl bir kâr böyle?