BiR DOKTORA YAKIŞIYOR MU?
Soruyorum size, bir estetik cerrah Ajda Pekkan’a hakaret edince Ajda Pekkan mı küçük düşüyor, yoksa cerrahın ta kendisi mi?
Yine bir ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz’ vakası var karşımızda. Adını anmaya bile gerek yok. Söylediklerine bakalım. Önce Ajda Pekkan’ın geçirdiği operasyonları başarısız bulduğunu söylüyor. Ardından etmedik laf bırakmıyor. “Hilkat garibesi”, “Kurbağa gibi bakıyor gözleri”, “Yüzünde bir mimik yok”, “Maymun poposu gibi dudaklar...”
Bir estetik cerrahın bırakın Pekkan’ı herhangi bir kişi için böyle konuşması doğru mudur? Estetik operasyon geçirmiş biri hakkında böyle konuşan bir estetik cerraha insan nasıl gider de teslim olur? Yarın öbür gün kendi hastası hakkında da böyle konuşmayacağının ne garantisi var?
Herkesin her şeyi söylemesina alıştık ama doktorlara gelince durum değişiyor. Kendi sağlığımızı teslim ettiğimiz kişilerin bu kadar duyarsız ve bu kadar haddini bilmez olması korkutuyor. Bir de, ağzından çıkanları kulağı duymadan Ajda’ya sözüm ona insanlık dersi veriyor, “Ajda ne bir hayır kurumuna yardım etmiştir ne bir okul yaptırmıştır. Ne bir çocuğu evlatlık almıştır” diyerek. Farkında değil, ama söyledikleriyle Ajda’yı değil, kendini küçük duruma düşürüyor.
Neyse ki meslektaşları kendisi gibi duyarsız değil, Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Etik Kurulu’nun gerekeni yapacağını umuyorum.
Olimpiyatlar’a ‘Fazla ingiliz’ kapanış
Olimpiyatlar da bitti, şimdi ne yapacağız? Hayatımızda bir boşluk olacak. Kabul edelim, hepimize ilaç gibi geldi. Gündemden uzaklaştık, coşku dolu başka bir dünya oldu bize. Her güzel şey gibi olimpiyatlar da çabuk bitti.
Olimpiyatların kapanışı ‘fazla İngiliz’ bulundu. İngiliz müzisyenlerden moda tasarımcılarına, mankenlerden komedyenlere gerçekten de her alanda ünlü isimlere yer verildi. Bu bir spor organizasyonu deyip geçmediler. The Who’dan Jessie J’e her dönemin yıldızlarını Damien Hirst imzalı sahneye çıkardılar. Mankenleri küçümsemediler. Kate Moss, Naomi Campbell gibi özel hayatlarındaki skandallarla konuşulan süper modellere de yer verdiler. Spice Girls’e bile sahip çıktılar. Hatta Victoria Beckham’ı hem ‘Posh’ olarak sahneye çıkarıp hem de ünlü moda tasarımcıları arasına alıp Georgia May Jagger’a Beckham tasarımı bir elbise giydirdiler. Bu arada seçilen 9 İngiliz moda tasarımcısı arasında annesi İngiliz, babası Türk olan ve Londra’da Türk mahallesinde yaşayan Erdem Moralıoğlu da vardı.
İngiltere’nin simgesi haline gelen siyah taksiler bile olimpiyatların kapanış töreninde başroldeydi. Her türlü simgele-rine sahip çıktılar, hepsinin değerini bildiler. Şimdi sıra Brezilya’da. Kültürel ve ekonomik olarak büyük farklılıklar olacak tabii. Ama Londra’da izlediğimiz ön gösterime bakılırsa Brezilya’daki olimpiyatlar karnaval havasında geçecek.
New City Reader’ı okudunuz mu?
İlk tasarım bienali, 13 Ekim-12 Aralık tarihlerinde, Emre Arolat ve Joseph Grima küratörlüğünde gerçekleşecek. Daha zaman var ama bienal, şimdiden sokaklara yayılmış durumda. Nasıl mı? New City Reader gazetesiyle.
Konuk editörlüğünü küratör Beatriz Galilee’nin üstlendiği son gazetede okuyacak çok şey var. Bir örnek verelim, Orhan Pamuk bir Fransız jeoloji dergisinde okuduğu haber üzerine yazdığı ‘Boğaz’ın Suları Çekildiği Zaman’ başlıklı yazısında İstanbul için bir gelecek senaryosu paylaşıyor. Sırf bu yazı için bile gazeteyi okumanızda fayda var. Yazar Joseph Kanon, bugünün İstanbul’uyla 1945 yılını karşılaştırırken, mimarlık tarihçisi Charles Jencks binlerce yıllık tarihi yapıya sahip İstanbul’da kentleşmenin doğuracağı sonuçlara dair sorular soruyor.
New City Reader, üniversitelerden İKSV binasına, Taksim Gezi Parkı’ndan Asmalımescit’e şehrin farklı noktalarında duvarları süslüyor. Gazete olarak da dağıtılıyor. Ayrıca içeriğine www.istanbultasarımbienali.iksv.org adresinden ulaşmak mümkün.