Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Adettir, hep aynı şeyden şikayet ederiz, Türkiye’nin değeri bilinmiyor. Oysa dünyanın en önemli gazeteleri çarşaf çarşaf Türkiye’nin güzelliklerinden bahseder. Beyoğlu’ndaki Zübeyir Ocakbaşı bile bu hafta New York Times’a çıktı. Ama bize yetmez, bir eziklik halidir gider.
Benzetmeleri severiz. Her ödül törenine ‘Türkiye’nin Oscarları’ deriz. İstanbul’da daha ilk moda haftası yapılırken yılların Paris Moda Haftası’yla karşılaştırırız. Söz konusu tatil yerleri olunca da hep St. Tropez’ye, Ibiza’ya özeniriz. Hatta hayatında bu bölgelere adım atmamışlar da sık sık bu benzetmeyi kullanır. Niyeyse Bodrum, Çeşme bize yetmez.

Haberin Devamı

İşletmeciler döktürmüş
Dünkü gazetelerde Türkiye’nin önemli işletmecileri döktürmüş. Metin Fadıllıoğlu, “Bodrum St. Tropez’yle yarışmalı” demiş. “Bodrum şu an yanlış kullanılıyor. Her tarafta bar durumundan sıyrılmalı, St. Tropez müşterisini çekmeli.” Hatta ‘St. Tropez’de cumartesi günleri inanılmaz bir pazar kuruluyor. Yeme içmeden antikaya kadar ne ararsan var. Oraya gidenler illa cumartesiyi bekliyor, bu pazarı görmek için. Bodrum’da da böyle şeyler olmalı” diye eklemiş. Bodrum’da her gün ayrı bir yerde pazar olduğundan, özellikle perşembe günleri kurulan Yalıkavak Pazarı’nın St. Tropez’deki pazardan daha zengin olduğundan habersiz.

Fransızlar Bodrum’u öve öve bitiremiyor
Birkaç yıl önce, eski Fransa Başkanı Valery Giscard d’Estaing’in oğlu, Fransız tatilköyü zinciri Club Med’in CEO’su Henri Giscard d’Estaing ile Bodrum’da röportaj yapmıştım. Dünyanın her yerine tatile gidebilecekken ailesiyle tatil için Bodrum’u seçmesine şaşırmış ve nedenini sormuştum. “Bodrum’un dünyada güçlü bir reputasyonu var. St. Tropez’yle mukayese ediliyor. Tarih, kültür mirası, doğal güzellik, gece hayatı çok önemli. Bodrum ideal bir kombinasyon” demişti. Ardından da eklemişti, “Fransa’daki Côte d’Azur’la karşılaştırınca Côte d’Azur’da insan eli değmemiş yer bulmak neredeyse mümkün değil. Her yer betonlaşmış. Bodrum’daysa kıyıdan giderken çok kısa bir süre sonra tamamen çevrenin korunduğu ormanlık alanlar görüyorsunuz.”
Burnundan kıl aldırmayan Fransızlar bile böyle söylüyordu. Üstelik bunları söyleyen herhangi biri değil, Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkanların başında gelen siyasetçi bir aileden geliyordu.

Haberin Devamı

Çeşme’den Ibiza olur mu?
Dün Babylon’un ve Pozitif’in ortaklarından Mehmet Uluğ ise Cadde’deki röportajında Çeşme’yi Ibiza’ya benzetmiş. “Bu koyda potansiyel var. Beş tane kulüp var burada. Tam bir eğlence koyu çünkü. Türkiye’nin Ibiza’sını yaratacak potansiyel var.” Bu kadar başarılı işler yapan işletmeciler bile Bodrum’u St. Tropez’ye, Çeşme’yi Ibiza’ya benzetmeye kalkarsa o zaman yabancı turist neden St. Tropez ve Ibiza dururken bize gelsin? Yaz başından beri Catherine Zeta Jones-Michael Douglas’dan Naomi Campbell’a birçok ünlü isim Bodrum’a geldi. St. Tropez’ye benzettikleri için de değil.
Ama önemli bir sorun var, çok para harcayan turistler genelde teknelerinden inmiyor. Bunun nedeni Bodrum’un doğası, havası, suyu değil tabii.


R.I.P Amy!
Ne kadar büyük bir yetenek olduğunu söylemeye bile gerek yok. Yeteneği kadar doğallığıyla da kalbimizi kazandı. Bu çağa ait değil gibiydi. Hesabı kitabı yoktu. Ticari kaygılardan uzaktı. Ama çağın hastalığı onu da vurmuştu, mutsuzdu.
Son konserinde onu o halde sahneye çıkaranlar utanmalıydı. Onun utanacak bir şeyi yoktu. Bağımlıydı. 27’ler Kulübü’ne katıldı. Her zaman özel kalacak.
Hâlâ ‘su testisi’ yorumları yapanları kaale bile almaya gerek yok. Sonradan istedikleri kadar hayvan sevgisinden bahsetsinler, sadece gülünç oluyorlar.