Bir dönem takıtasarımcılığıfuryasıvardı, şimdiyse köşe yazarlığı. Bakalım bu furya daha ne kadar devam edecek?
Eskiden herkes takıtasarımcısıydı, şimdi herkes gazeteci oldu. Bazılarıköşe yazıyor, bazılarıröportaj yapıyor. Meğer herkes gazeteci olmak istiyormuş. Son zamanlarda bütün gazeteciler, dergiciler bunu konuşuyor. Bakalım bu furya daha ne kadar devam edecek diye tahminler yapılıyor. Eskiden okulu bitirip bir dergiye, bir gazeteye kapak atan her gençköşe yazmak isterdi, yöneticiler şaşırırdı. Artık herkes alıştı, kimse şaşırmıyor.
Falanca manken bir yazıyazıyor, “Türk basınında böyle cesur bir kaleme ihtiyaçvardı”diye eşdosttan destek yağıyor. Hayır, mankenlerin yazıyazmasına karşıdeğilim. Sadece basında herkesin, en usta kalemlerin bile, vazgeçilebilir olduğunu bilen biri olarak bu kadar tezahüratıtuhaf buluyorum. Bizde adettir, övgünün de suyu çıkarılır.
Başka bir manken, CHP kedisi Şero’yla tam sayfa röportaj yapıyor. Malum artık insanlarda konuşacak hal kalmadı. Mesaj vermek için kedilerden köpeklerden medet umuluyor. Artık yarıünlülerin bile birer köşesi var. Ee, bu durumda Ajda Pekkan’a laf edecek değiliz tabii.
Eğri oturalım doğru konuşalım, gazeteciliğe soyunan ünlüler arasında kötüler olduğu gibi iyiler de var. Bkz. İzzet Çapa. Bir gazeteci gidip de röportaj yaptığıünlüye “Çanta koleksiyonun Paşa dedenden mi kaldı?”diye soramaz tabii, ama İzzet Çapa sorunca oluyor işte. Karşısındaki sinirlenmiyor, esprili bir cevap veriyor. Ortaya eğlenceli bir işçıkıyor.
Dikkat çekmek için her şeyi yapmalımı?
Peki ama ünlüler gazeteciliğe merak sarınca, gazeteciler ne yapıyor dersiniz? Farklıörnekler var. Ömür Gedik gibi tuhaf gece kıyafetleriyle röportaj yapanlar da var. Belli ki dikkat çekmek için artık daha ne yapacaklarınışaşırıyorlar.
Birkaçay önce tesadüfen Ertuğrul Özkök’le bir yemekte yan yana oturmuştuk. Özkök, bir hayvanat bahçesini anlatmıştı, “Zavallıhayvanlar bütün meziyetlerini sergiliyor, takla atanlar, çiftleşenler, şaklabanlık yapanlar var. Herkes onlarıizlerken birden pandalar ortaya çıkınca anında onlarıbırakıp pandalarıizlemeye koşuyorlar”diye. “Pandalar gibi değilsen, Yılmaz Özdil gibi Allah vergisi çok büyük bir yeteneğin yoksa, dikkat çekmek için her şeyi yapacaksın, bütün meziyetlerini sergileyeceksin”diye bir de gazetecilik dersi vermişti masadakilere. Ama bunlarıanlatırken Ömür Gedik’in röportaj kostümlerini hayal ettiğini sanmıyorum.
Amerikalı gazeteciler de şikayetçi
Yurt dışındaki örneklere bakalım. İngiltere’de meşhur nedime Pippa Middleton köşe yazmaya başlıyor. Nerede mi? Ülkenin saygın gazetelerinden birinde değil, süpermarket zinciri Waitrose’un dergisinde. Geleceğin İngiltere Kralı’nın baldızıbile gökten zembille inip gazetede köşe kapamıyor.
Geçen ay New York’ta bir basın buluşmasında konu benzerdi. “Artık bizim işimizi para almadan sırf kendi tanıtımıiçin yapan o kadar çok kişi var ki, bizim onlardan sıyrılmamız için bırakın Tom Cruise’la röportaj yapmayı, Tom Cruise’un kendi gazetemizi elinde tutarken fotoğrafınıçekmemiz bile yetmiyor”diyorlardı. “Profesyonel olmadan bu işi yapanlar bu mesleği bitiriyor”diye serzenişteydiler. Doğrusu şaşırmıştım, meğer ABD’de de durum aynıymış, ben bu sadece bizde olur zannediyordum.
Neyse ki biz maymun iştahlıyız. Daha önce takıtasarımcılığı, kafe açmak gibi modalar geldi geçti. Bir dönem herkes tutturdu, blogger oldu. Her blog açan gazetecilere “Meslektaşız”demeye başladı. Bloggerlık kesmeyince önce dergilere, sonra gazetelere saldırıldı. Ee, bu durumda ne diyelim? Sezen Aksu’dan gelsin, “Geçer geçer daha öncekiler gibi/Bu da geçer, neler neler geçmedi ki?”