Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Buz, İstanbul’un en havalı mekânlarından biriydi. Lal Dedeoğlu ve Ender Sanal, Buz’u ilk Nişantaşı’nda bir apartmanın 3. katında açmıştı. O zaman işyerim aynı apartmanda olduğu için öğle yemeklerine Buz’a giderdik. Sonra bir anda Buz öyle bir parladı ki...
Geceleri apartmanın önünde kuyruklar olmaya başladı. Kapıda Richie Varon o zamana kadar görülmemiş bir tavırla “girebilirsiniz, giremezsiniz” buyuruyordu. O dönemde Richie İstanbul’un en çok nefret edilen adamları arasına girmişti. İçeri giremeyen Richie’ye kızıyordu, ama aslında Buz küçücük bir yerdi ve gerçekten çok fazla insan alamıyordu.
Sonra Buz büyüdü, yine Nişantaşı’nda Abdi İpekçi Caddesi’nde Buz Cafe’yi açtı. Duvarlarda müdavimlerin polaroid fotoğrafları asılıydı. Çok yakın bir zamana kadar burası çok güzel bir akşamüstü barıydı.
Bu arada Buz hızla büyümeye devam etti. Markiz Pasajı, Anjelique, Galatasaray Adası, Yalıkavak Xuma Beach derken pek çok yer dolaştı. Arada gece kulübü Dans açıldı. Bağdat Caddesi ve Kanyon’da Buz’lar açıldı. Ama nedense o en baştaki havası kalmadı, son derece cool sahiplerine rağmen. Bu yaz sonunda Ender Sanal Buz’dan ayrıldı.

Aradaki farkları bulun

İyi ama bütün bunları şimdi neden yazıyorum? Buz’un diğer ortağı Lal Dedeoğlu şimdi İstinye Park’ta, Beymen’in yanıbaşında yeni bir mekân açtı. Tam Umut Özkanca’nın Masa’sının karşısında. Adı Bej. Geçen hafta gittiğimde daha ismi yeni konmuştu, iki hafta önce açılmış olmasına rağmen. Lal Dedeoğlu yine her zamanki gibi işin başındaydı. Yanında Buz’dan tanıdığımız Hakan Özkul vardı.
Bej’in Buz’dan farkı ne? Bej, Nişantaşı Brasserie gibi, Beymen’e hem bağlı hem bağımsız. Brasserie gibi bir çekim merkezi olmaya aday. Burada DJ yok, müziğin sesi hiç yükselmeyecek, partiler olmayacak. Bej’de yemeklere daha çok önem veriliyor. Daha zengin bir mönü var. Dekorasyonu daha önceki bütün Buz’lara eli değen Mahmut Anlar değil, Lal Dedeoğlu’nun erkek arkadaşı Deniz Duru yapmış.
Evet, değişiklik çok. Ama eski bir Buz müdavimi olarak ne yaptım dersiniz? Mönüde Buz’un meşhur ettiği salata, panzanella’yı görünce mutlu oldum. Hemen bir panzanella sipariş ettim. Tanıdık bir lezzet, tanıdık insanlar ve yeni bir mekân... Çok güzel olmuş. Umarım değeri bilinir.

Haberin Devamı

Onları hiç böyle görmediniz!
Bu gece için size bir önerim var. Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Lütfi Kırdar’da çok özel bir etkinliği var. Müzisyenler, işadamları, iş kadınları, gazeteciler, yazarlar ve sinema-tiyatro sanatçıları hep birlikte sahneye çıkıyor.
Kimler mi? Rahmi Koç, Arzuhan Yalçındağ, Güler Sabancı, Okan Bayülgen, Güneri Cıvaoğlu, Kenan Doğulu, Sertab Erener, Tan Sağtürk ve daha birçok önemli isim... Bazıları daha önce hiç bilmediğimiz yeteneklerini uzman isimlerle birlikte sergileyecek. Örneğin Güler Sabancı Tan Sağtürk’le dans edecek, Arzuhan Yalçındağ Fahir Atakoğlu’yla şarkı söyleyecek.
Bu çok özel gece için geç kalmadınız. 500 TL ve 100 TL’lik biletler tükendi, ama 250 TL ve 75 TL’lik biletleri Biletix’ten hemen alabilirsiniz. Hem Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na yardımda bulunmuş olacaksınız hem de bu bir daha göremeyeceğiniz özel etkinliğe tanıklık etmiş olacaksınız. Bir taşla iki kuş...

Haberin Devamı

Bir sergi: Ego Kırılmaları
Geçen hafta Nişantaşı C.A.M. Galeri’deki Ego Kırılmaları sergisini gezdim. Bu karma sergide Mehmet Günyeli ve Ahmet Elhan’ın fotoğrafları, Yavuz Tanyeli, Ahmet Oran ve Burcu Perçin’in resimleri, Seçkin Pirim’in heykelleri ve Ebru Yılmaz’ın enstalasyonu yer alıyor.
Mehmet Günyeli’nin fotoğrafları şimdiye kadar gördüğümüz Mehmet Günyeli fotoğraflarından çok farklı. İnsan yok, renk yok. Ama duygu var. Işıklı panolardaki fotoğraflar enstalasyon tadında.
Ahmet Elhan’ın fotoğrafı binlerce minik fotoğraftan oluşuyor. Fotoğraftan çok bir resim hissi veriyor. Burcu Perçin’in resimleri terk edilmiş hissi veriyor, ürkütüyor. Yavuz Tanyeli’nin esprili yorumu ve renkleri gülümsetiyor. Ahmet Oran’ın resimleri kontrolsüzlük hissi veriyor. Seçkin Pirim’in heykelleri her zamanki gibi çok etkileyici. Ebru Yılmaz’ın heykel enstalasyonundaki zıtlık şaşırtıyor. Hepsi ayrı bir his veriyor.
Sergiyi gezmek için son beş gününüz. Ay sonunda bitiyor. Kaçırmayın!