Büyük konuşmayacaksın. Büyük konuşunca dediklerini yutmak zorunda kalıyorsun. Daha Edition Otel ve tabii içindeki Cipriani ve Billionaire Club açılmadan diyordum, gece eğlenmeye kim gider Levent’e? Pekala herkes gidiyor
Beyoğlu ya da Boğaz hattı dururken Levent sapaydı. Gece güzergahında yeri yoktu. Cipriani’ye yoksa yazık mı olacaktı?
Derken Cipriani açıldı. Herkes bir heyecan koştu. İlk heves, çabuk geçer sandım. Bir Papermoon olamaz dedim. Klasikler arasına girmek kolay mı bu şehirde? Biz Hakkasan’ı bile harcamadık mı? Tamam, Venedik, New York ve Londra’daki Ciprianilerden bir eksiği yok İstanbul Cipriani’nin de. Sade bir dekoru var, mönüsü ve daha da önemlisi bir Cipriani klasiği olan carpaccio ve bellini’si aynı. Cipriani’nin yemekleri evet başarılı ama iyi bir İtalyan restoranı kadar. Öyle kendinizi kaybettirecek müthiş bir lezzet durumu yok. Ama Cipriani yemeğinden çok popüler bir mekan olmasıyla ünlü. Dünyanın neresinde Cipriani’ye giderseniz gidin ünlü simalarla karşılaşırsınız. İstanbul şubesinde de cuma akşamı Ender Mermerci’den Hande Ataizi’ne tanıdık simalar vardı. Ünlü isimlerin burayı tercih etmesinin nedeni de belli, Cipriani’nin bellinileri kadar etkileyici bir servisi var. Bu kadar iyi servis İstanbul’da sanırım hiçbir yerde yok.
Bay Cipriani de burada
Hatta yemek sırasında Cipriani’nin sahibi Giuseppe Cipriani masamıza geliyor, “Nasıl, beğendiniz mi?” diye soruyor. Bir de “Ama sadece tek bir yemek mi yiyorsunuz?” diyor, “Başka şeyler de tadın” diye ekliyor.
Cipriani’nin İstanbul’daki ilk şanssızlığı şef Batuhan Piatti Zeynioğlu’yla çalışması olmuştu. O zaman TV yarışmasında herkesi aşağılayan, avaz avaz bağıran Batuhan Piatti Zeynioğlu’nu gördükten sonra “Bu şefin mutfağından yemek yemem” demiştim. Uzun zaman Cipriani’ye sırf o yüzden gitmemiştim. Yarışmadan sonra Piatti’yle Cipriani’nin yolları neyse ki ayrıldı. Artık Cipriani’ye daha sık gidilebilir. Evet, fiyatlar yüksek, ama artık kafelerde bile fahiş fiyatlar var. O yüzden Cipriani’de yüksek fiyat olması normal sayılabilir. Umarım Cipriani Türkiye’de uzun süre kalır.
Flavio Briatore’nin Billionaire Club’ı
Yemekte karşımızda Flavio Briatore var. Herkes onu Formula 1’den tanıyor. Bazıları da benim gibi onu her gördüğünde aklına Heidi Klum geliyor. Biliyorsunuz, Heidi Klum’un ilk çocuğunun babası Briatore’ydi ama çocuğu başta kabul etmek istemedi, ayrıldılar. Heidi Klum hamileyken Seal’la birlikte oldu ve sonrasında evlendiler. Seal, Briatore’nın kızını kendi kızı bildi ve sonrasında Heidi Klum’la 3 çocukları daha oldu. Dedikodu kısmını uzattım, ama Flavio Briatore’yi görünce benim bile aklıma Victoria’s Secret defilesinde melek kanatlarıyla Heidi Klum geliyor. Ne yapayım?
Flavio Briatore’nin Billionaire Club diye bir gece kulübü var. Önce Sardinya’da meşhur olmuş, sonra Kenya’da bir şube açmış. Kulüp İstanbul’da açılırken “Bir bu eksikti!” demiştik. Ne kadar uzun ömürlü olabilir ki?
İstanbul gece hayatına yön veren sınırlı sayıda isim var. İstanbul Doors Group, Metin Fadıllıoğlu, İzzet Çapa gibi işletmecilerin arasına girmek kolay değil. Billionaire Club’ın bir farkı olmalı. İşte dün gece farkı gözlerimle gördüm.
Moskova’daki gece kulüpleri havasında
Billionaire Club, İstanbul’da küçük bir Rusya yaratmış. Moskova’daki gece kulüplerini andırıyor. Kalabalığı da öyle, alt kattaki borularda dans eden şov kızları da... Reina’yı sevenler Billionaire Club’a bayılır, o kesin. Eee, tabii Reina’nın stratejik konum avantajı var, ama Billionaire Club’ın da Cipriani avantajı var.
Özlem Önal’dan Manolya Onur’a ‘Glamour Party’de gayet ‘glamorous’ isimler vardı. Ama bana sorarsanız, Cipriani’de yemekten sonra alt kata Billionaire Club’a ineceğime eve dönmeyi tercih ederim.
Kötülere hiçbir şey olmuyor!
13 yaşında çocuğa defalarca tecavüz et, “İyi halli” desinler. Boşanmak isteyen karını öldür, yine ‘iyi halli’sin. Malzemeden çal, depremde çöken binalar yap, kaç kişinin hayatına mal ol, olsun ‘iyi halli’sin. Eee, Cem Garipoğlu gibi testereli bir katile bile ‘iyi halli’ olmasa bile “18 yaşından küçüktü, çocuktu” deniliyor. 13 yaşındaki kıza “Kendi rızasıyla fuhuş yaptı” denilirken. 24 yıla aldanmayın, Cem Garipoğlu 10 yıla kalmaz aramızda. Sonra soruyorlar, neden cinayetler arttı? Ceza yok ceza!