Kendime hızlandırılmış bir TV kursu verdim. Aklınıza gelebilecek bütün dizileri ve yarışmaları tek tek izledim. Sakız gibi uzayan özetleri ve reklam sonrası tekrarları da...
Son bir haftada bütün TV dizilerini izledim, konulara vakıf oldum. TV kanalları sağolsun, epey yardımcı oldu. Reklamlar araya girince daha önce izlediklerini nasılsa unutmuştur, “Zaten bunu izleyende kafa yoktur” diyerek başa sarıp durdular. Aynı şeyleri tekrar tekrar izleyince konuya hakim olmak da kolaylaşıyor tabii.
Abartma yok. Aklınıza gelecek bütün dizileri izledim. Ne ‘Kuzey Güney’, ne ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’, ne ‘İffet’, ne ‘Adını Feriha Koydum’, ne ‘Muhteşem Yüzyıl, ne ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, ne ‘Umutsuz Ev Kadınları’ eksik kaldı.
Konular çoğunlukla aynı. Hepsini aynı zamanda izleyince dizileri ister istemez birbirine karıştırmaya da başladım. Her dizide bir fakir kız zengin erkek aşkı ya da tam tersi söz konusu, neredeyse her dizide tecavüze uğrayan bir kadın var ve yine neredeyse her dizide kaybettiği çocuğuna ya da kardeşine kavuşan birileri.
Hızımı alamadım, yayından kaldırılanların finallerini bile izledim. Gül Oğuz’un yönettiği ‘Bir Günah Gibi’ye yazık oldu konuşmalarına katıldım. Naz Elmas’ın ‘Ay Işığı’ ve Nurseli İdiz’in ‘Zehirli Sarmaşık’ dizilerinin finalinde nasıl bütün karakterler aynı eve toplanıp bir final sahnesi çekilir, onu öğrendim.
Seyircinin suçu ne?
‘Behzat Ç.’ başladığındaysa artık dizi izleyecek halim kalmamıştı. Haberlerden, gündemden uzaklaşmak, boş boş ekrana bakıp kafa dağıtmak için dizilerden medet umdum. Ama gördüm ki bu sezon diziler fos çıkmış. Çoğu hemen yayından kaldırılıyor, sürekli yeni bir dizi başlıyor; ki buna seviniyorum. Ama dizileri kaydetmeden izlemezseniz aynı diziyi birkaç kez izlemiş gibi oluyorsunuz. Artık kanallar mı, yapımcılar mı iyice anlamamız, pekiştirmemiz için reklam sonrası bile özet vermeye başladı bilmiyorum. Bakınız bende onlardan öğrendiğim gibi ara ara size özet geçiyorum.
Dizilerde yılda bir bölüm seyretseniz ya da aylarca seyretmeyip sonra bir bakayım deseniz kaçıracağınız hiçbir şey yok. Bir de tabii diyaloglar beni benden alıyor. Her cümlenin sonuna eklenen ‘di mi?’ler giderek ‘değil mi?’den uzaklaşıyor, kısaldıkça kısalıyor. Fatmagül’ün değil, seyircinin suçu ne?
Acun TV motive ediyor
Hızlandırılmış TV eğitimimde tabii ki yarışmaları da izledim. ‘O Ses Türkiye’yi belki biraz da jüri üyelerinin etkisiyle uzun zaman ‘Sıfır Ses Türkiye’ sanmıştım, aynı ‘Yetenek Sizsiniz’i ‘Yeteneksizsiniz’ anladığım gibi. Sorun bende tabii.
‘O Ses Türkiye’yi izleyince önyargılı olduğum için utandım kendimden. Yarışmacılar gerçekten çok iyiydi, jüri üyelerinin beğendikleri yarışmacıyı kendi takımlarına katmak için dil dökmeleri de... Hadise ve Murat Boz süper. Hülya Avşar her zamanki gibi eğlenceli. Mustafa Sandal da beklenmedik doğru tespitlerde bulunuyor. Ama şimdi çok güzel sesli birine Hülya Avşar kalkıp da “Sesinin rengi iyi değil” deyince insan üzülüyor. Demez mi o yarışmacı “Peki senin sesinin rengi nasıl?” diye. Neyse ki yarışmacılar kibar, büyük bir olgunlukla işin üstesinden geliyorlar. Reddedilseler bile teşekkür edip ‘Burada olmak çok güzeldi’ diyorlar.
‘Yok Böyle Dans’ da diğer favorim. Jürinin Helin Avşar’a ve Nez’e haksızlık yaptığına inansam ve nedense bu hiç tanımadığım insanlara üzülsem de izlemeden yapamıyorum. Hakan Peker’in Benjamin Button hallerine, hâlâ partnerini havalara atıp tutacak enerjisine saygı duyuyorum. Bir de kendi şarkılarıyla dans etmese...
Acun herkese ‘Yarışmanın sürprizi’ diyor, ama yarışmanın gerçek sürprizi hiç şüphesiz son bölümde birinci olan Aşkın Nur Yengi. Aşkın Nur Yengi kendini aşmış durumda. Konservatuarda bale eğitimi almış Özge Ulusoy’la dans eğitimi almamış isimleri aynı kategoriye koymak da pek olmuyor tabii.
Jüri üyelerinden favorim Acun. Her kıt puanı, her kötü eleştiriyi toparlıyor, sürekli herkese moral verme durumunda. Acun’un yarışmaları yarışmacıları olduğu kadar hepimizi de motive ediyor. İşte bence Acun’un sırrı bu, hem motive ediyor hem de bunu yaparken samimi görüntüsünden bir şey kaybetmiyor. Eee, hepimizin de bugünlerde asıl ihtiyacı olan şey bu değil mi?