Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Londra’da sadece Prens William ve Kate Middleton’ın 29 Nisan’da yapılacak kraliyet düğünü konuşuluyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. İşte şehirden son gelişmeler...


Bir Avrupa şehrine gittiğinizde Türklerin gezme rotası önceden bellidir. Aynı restoranlara gitmekten, aynı yerlerde gezmekten zevk alırız. Oysa her şehirde herkesin çok da keşfetmediği birçok bölge var. Londra’nın doğusu da turist olarak gelen Türklerin çok gitmediği ama mutlaka gidilmesi görülmesi gereken bir bölge.
Shoreditch, şehrin Soho’su gibi. Sanat galerileri, kafeler, butikler, şehir merkezinde görmeyeceğiniz, izlemeye doyama- yacağınız daha farklı tarzlar...
Önce Pizza East’e gidiyorum, Levent Büyükuğur’un tavsiyesiyle. Pizza East, Soho House otellerinin de sahibi olan grubun pizzacısı.
Soho House’u ‘Sex and the City’ izleyenler hatırlar. Samantha New York’taki Soho House’a üye olmak ister, kabul edilmez. Sonra bir üyenin tuvalette unuttuğu kartıyla kızları Soho House’un havuzuna götürür. Tam keyif yaparlarken Samantha’nın asıl kart sahibi olmadığı anlaşılır ve havuzdan kovulurlar.
Soho House reklam, sinema, medya sektörlerinde çalışanları bir araya getirmek için ilk Londra’da kurulmuş özel bir kulüp. Sonra çok büyüyor. Şimdi Miami’den Berlin’e birçok şehirde hem kulübü hem de oteli var.
Shoreditch’te bir de kardeş kulübü Shoreditch House var. Burası da aynı zamanda bir butik otel gibi hizmet veriyor. Yine aynı bölgede Boundary diye bir otel ve restoran var. Burada alt kattaki restoran yazın havalar düzeldiğinde çatıdaki havuz kenarına çıkıyor. Bir yandan resimler sergiliyorlar, bir yandan da kendilerini otel olarak tanımlamasalar da kalınabilecek odaları var.

Haberin Devamı

Müze gezer gibi gezmek

Boundary, Conran Shop’un kurucusu Terence ve oğlu Jasper Conran’ın projesi. Kendileri gibi tasarımcılara ithaf etmişler odaları. Her birini tek tek müze gezer gibi gezmek istiyorsunuz.
Otelin girişinde de bir kafe var. Albion adında. Buradaki tatlılarla kendinizden geçiyorsunuz.
Sonra Old Spitalfields Market’e doğru galerilere ve butiklere gire çıka yürüyebilirsiniz. All Saints’in en güzel mağazalarından biri Spitalfields’ta. Biraz ileride de Urban Outfitters var. Tabii bu arada yol üstündeki vintage butikler de kaçırılmamalı.

YENİ BİR TV YARIŞMASI

Bu ara hiçbir televizyon programı Nihat Doğan’lı Survivor’ın yerini tutamaz, biliyorum. Ama Türkiye’de de yapılsa çok tutabilecek yeni bir TV yarışması var Londra’da. Adı ‘The Next Big Thing’. Dragon’s Den’e benziyor aslında. Ama sadece bir sektöre odaklanmış. Tasarımcılar ürünlerini farklı mağazaların satın alma ekip-lerine sunuyor, kazanan ürünler mağazalarda satışa çıkıyor. Her bölümde Liberty, Boots, Habitat gibi farklı mağazaların satın alma ekibi jüri oluyor. Örneğin Liberty farklı markaları satan çok katlı bir mağaza. Bizim Beymen ya da Harvey Nichols ayarında. Yarışmada beğenilen koleksiyonların Liberty’de satılması önemli bir adım.
Bizde de her gün yeni bir markanın çıktığı, özellikle takı tasarımcısı sayısının tavan yaptığı bugünlerde televizyonlara böyle bir yarışma programı çok yakışır. Beymen’in kreatif direktörü Murat Türkili ve ekibi bu işi çok iyi yapar. İzleyen herkes de alışverişe gitmiş kadar olur.

BİR BU EKSİKTİ: BALIKLI PEDİKÜR

Londra’da özel bir taksi firmasının dergisini karıştırıyorum. İlginç, ama içinde Time Out London’dan daha çok okuyacak şey var.
Birden karşıma ‘Balıklı pedikür’ başlıklı bir haber çıkıyor. Resim altında da ‘Türkiye’den getirilen özel su ve balıklarla yapılıyor’ diye not düşülmüş. Türkiye’den geldiğini duyunca daha da ilgimi çekiyor. Bizim kaplıcalarda yapılan balıklı tedavileri anlatıyor. Burada da minik balıklar ayakları kemiriyor.
“Çok korkunç bir şey, kim ister ki?” diyorum. Biraz sonra başka bir dergide şehrin trendsetterlarıyla yapılmış mini röportajlarda görüyorum, “Balıklı pedikür vazgeçilmez” diyorlar. Bize de gelir mi acaba? Umarım gelmez.

YÜKSEK TOPUK DERSİ VERİLİR

İşte dedim nihayet verebileceğim bir ders çıktı. Dersin adı: ‘Stilettolarla yürümek’. Yüksek topuklarla nasıl daha iyi yürünebileceğini öğretiyorlar.
Bu konuya gönül vermiş, sırf bu yüzden aşil tendonuyla sorunlar yaşayan ve artık düz ayakkabılarla yürümeyi unutmuş biri olarak sanırım bu dersi ben de verebilirim. Tabii ayakkabıyı giyince bir kutunun ya da bir merdivenin üzerine çıkmış gibi görünen, o halde AVM’lerde cirit atan daha birçok kadın da bu dersi rahatlıkla verebilir. İster özel ders alıyorsunuz, ister grup dersine katılıyorsunuz. Komik ama en olmadık şeylerin bile burada dersi var.