Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dubai maceralarım devam ediyor. Dubai’nin beni en çok etkileyen özelliklerinden biri de bu kadar ihtişamı çölün ortasında yaratmış olmaları.
Şehir merkezinden arabayla 45 dakika yol gidiyoruz. Amaç çöldeki Bab Al Shams adlı otele ulaşmak. İlk izlenim bu kadar yola değmezmiş oluyor. Öyle mimari olarak etkileyici bir şey yok. Bir yanda deveye binenler var, bir yanda kriket oynayanlar...
Burada asıl olay günbatımını izlemek. Çölün ortasında, otelin çatısındaki barda minderlere yayılıyorsunuz. Şişe denilen bildiğimiz nargilelerden fokurdatabiliyorsunuz. Bu sırada güneş tabak gibi. Önünüzden batıyor, gökyüzünü değişik renklere boyayarak. Macera sevenler çölde safari ya da kum kayağı da yapabiliyor. Tabii ben bu gruba girmiyorum.
Akşam şehre dönünce The One and Only adındaki otele gidiyoruz. Burada kendinizi Dubai’de değil de pekala Maldivler’de zannedebilirsiniz. Deniz, kum, dekor tropikal ada tadında. Bir de kapısında kuyruklar olan Kasbar adlı gece kulübü var. Görülmeli.

Haberin Devamı

Uçakta cep telefonuyla konuştum mu?
Dün Emirates’in dönüş uçağındayım. Ekonomide bile herkesin kendi TV ekranı ve izleyebileceği yüzlerce film seçeneği var. Üstelik diğer havayollarındakinin aksine bindiğiniz anda film, dizi izlemeye, bilgisayar oyunu oynamaya başlayabiliyorsunuz.
Sıkı durun asıl olay, internetsiz ve cep telefonsuz kalmamanız. Ekrandan mail ya da sms yazabiliyorsunuz. Sunshine Cleaning’i izlemeye başladım, kalkışı hissetmedim bile.
Kalkıştan hemen sonra bir anons yapıldı. “Cep telefonlarınızı artık açabilirsiniz, ama diğer yolcuları rahatsız etmemek için lütfen sessize ya da titreşime alın” diye. Tedirgin olmadım desem yalan olur. Telefonumu açmaya cesaret edemedim.
Bir de baktım ki kimsenin eli telefonuna gitmiyor. Can korkusu böyle bir şey işte. Pilot serbest diye anons yapsa da ne olur ne olmaz biz gene de açmayalım havasındaydı bütün yolcular. Ne gidişte ne dönüşte cep telefonuyla konuşan kimseyi görmedim.
Oysa uçaklarda cep telefonları serbest kalacak dendiğinde herkes avaz avaz konuşacak, uçakta da rahat yok artık diyenlerdendim. Meğer pratikte öyle olmuyormuş.

Haberin Devamı

Okullar perşembe günü açılır mı?
Pazar akşamı strese girmeden, pazartesi sendromu yaşamadan bir okul hayatı düşünemiyorum. Bu yıl okulların açılışı neredeyse ekimi buldu. Neden okullar bu kadar geçe kaldı, bilemiyorum.
Gerçi her okul artık ayrı bir tarihte açılıyor. İki çocuğu ayrı okulda olan anne-babanın işi zor mesela, çünkü çocukların programları farklı. Sadece okul açılışı değil, tatiller de farklı zamanlara denk gelebiliyor. O da ayrı bir tatsızlık.
Bugün okullar resmi olarak açılıyor. Hadi madem bu kadar geç açılmasına karar verildi, o zaman niye perşembe günü seçildi? Hadi bayram sonrası açalım dendi, e çarşamba torbaya mı girdi?
Perşembe geldi mi zaten hafta sonu heyecanı başlar. Okulları perşembe açalım da çocuklar alışsın demişler. 2 günde kim, neye alışabilir ki?
Battı balık yan gider deyip, bari 28 Eylül’ü uygun görselerdi. Hem çocuklar hem de veliler eminim daha mutlu olurdu. Tabii velilere kalsa okullar eylül başı da açılabilirdi, ama çocukların hatırı için bu konulara hiç girmeyelim.

Haberin Devamı

Erkeklere bir haller oldu!
Tarkan’ın Rihanna saçından sonra şimdi de Brad Pitt’in San Sebastian Film Festivali’nde giydiği ayakkabıları çıktı başımıza.
Brad Pitt’i hepimiz beğeniyoruz, ama o ayakkabılar ne öyle? Siyah ayakkabının üstünde isim ve soyadının baş harfleri cart sarıyla yazıyor. Hem de öyle küçük falan değil, dev puntolarla.
Eyvah, gömlek, çanta derken şimdi de ayakkabılara ‘initial’ yazdırmak mı moda olacak?
Harfleriniz güzel değilse ‘initial’lardan kesinlikle uzak durmak lazım. Bakınız Brad Pitt. BP reklamı almış gibi durmuyor mu?