Bayram dolayısıyla Dubai’den bildiriyorum. Dubai’de yaşayan Türk expat’lerin arasına karıştım.
Son zamanların en popüler yaşam alanı Palm. Denizin üstünde, palmiye şeklinde yaratılmış yapay bir ada. Burada evler ve rezidanslar var. Önünde de havuz, deniz ve kumsal. Palm’daki sitelerin spor salonlarında Türkçe müzik çalıyor. Burada Türkler’in egemenliği söz konusu.
Atlantis’i beğenmedim
Meşhur otel Atlantis de Palm’da. Kayıp kentten ilham alınmış. Çok gösterişli bir şey bekliyorum. Bakıyorum akvaryum ve su parkları dışında bir numarası yok. Daha doğrusu Dubai’deki bütün otellerde buradaki kadar çok numara var.
Bayramın ilk günü gidiyoruz Atlantis’e. Belki de ondan, ana baba günü. Bu kadar lüks bir otelin içindeyiz ama İstiklâl Caddesi kadar kalabalık. Yaya trafiğini idare etmek için trafik polisi bile gerekebilir. Burada meşhur Japon restoranı Nobu var. Fiyatlar çok pahalı, yemekler de nedense iyi değil. Zaten Amerikalı ekip gittiğinden beri yemekleri tutturamamışlar. Burada yaşayan Türkler’in yalancısıyım.
Bir de İtalyan restoranı var, Ronda Locatelli diye. Michelin yıldızlı İtalyan şef Locatelli’nin yeri. Çıtır pizzaları inanılmaz.
Yunuslarla yüzmek, akvaryumu gezmek, su parkında çocukluğunuza dönmek gibi aktiviteler var. Ama doğrusu bunların hepsi Antalya’da da var.
Otel belki Arap zevklerini taşıyor, ama bana göre son derece zevksiz. Bende bir Burj al Arab etkisi yaratmıyor Atlantis.
Dubai Mall’dan Zuma’ya
Dubai’de her şey ihtişamlı. Yeni açılan Dubai Mall da dünyanın en büyük alışveriş merkezi. İçine girince içiniz açılıyor. Pırıl pırıl. Aklınıza gelecek bütün markalar burada var. Hatta bizden Atasay, Koton ve Stepevi mağazaları da var. Bu da ayrıca hoşuma gidiyor. Tabii Dubai’de yaşayan Türkler’in asıl favorileri bunlar değil, Köşebaşı ve Mado. Ama onlar Dubai Mall’da değil.
Alışveriş merkezinde saatlerce geziyorsunuz. Sonra da gece kendinizi bizde de olan İngiliz orijinli Japon restoranı Zuma’ya atabiliyorsunuz. Buradaki miso soslu black cod (siyah morina balığı) Nobu’dakinden çok daha iyi. Ayrıca Zuma’nın lounge’u da güzel. Aynı ayarda başka bir havalı Japon restoranı da Okku. Daha yeni ve popüler.
Cavalli’nin gece kulübü
Yemek sonrası Address otelin barı Neos’a uğruyoruz. Burası panoramik manzaralı bir bar. İçeride güzel bir kalabalık var. Bardan sonra da doğru Cavalli’ye... Evet, evet bildiğiniz Cavalli. Frapan tasarımlarıyla ünlü modacı Roberto Cavalli’nin Fairmont oteldeki trendy restoran ve gece kulübü. Mekân da Cavalli tasarımları kadar frapan. Süreyya Yalçın’ın mekân versiyonu. Tavandan sarkan dev kristal avizeler, leopar desenleri, yaldızlar, şıkırtı derken kendinizi bir İzzet Çapa işletmesinde de zannedebilirsiniz. En etkileyici yeri asansörü. İçinde bir oturma grubu var, müzik bangır bangır, ekranda Cavalli defilelerinden görüntüler... Asansörden inmek istemiyorsunuz.
Kulübün küçük bir VIP bölümü var. Hemen oraya çıkıyoruz. Nasıl mı? Dubai’de Türkler olayı çözmüş. Kapıda ‘rezervasyonunuz var mı, yoksa alamam’ türü bir durum olduğunda hemen ‘Evet, rezervasyon Ali adına’ dediğinizde bütün kapılar anında açılıyor. Çünkü burada tahmin ettiğiniz gibi çok Ali var.
Cavalli’den sonra da plan belli. Yine aynı otelin içindeki The 400 Club’a gidiliyor. Burası tam bir görme ve görünme yeri. Öyle sakin bir gece istiyorsanız kesinlikle yanlış adres.
Hem sakin, hem de nefis bir yemek istiyorsanız doğru İtalyan restoranı Bice’ye. Bice, İstanbul’da Süzer Plaza’da, yazın da Reina’daydı. Bice’nin restoran müdürü Mustafa, Türk. O yüzden Türkler’in buraya ayrı bir sevgisi var. Burası Ayşe Arman’ın kızı Alya’nın sevgilisiyle ilk başbaşa yemek yediği yer olarak da biliniyor.
Dubai neden görülmeli?
Uzun bir geceden sonra kahvaltı için buranın Kapalıçarşı’sı olan Gold & Diamond Park’taki More’a gidiliyor. More, Dubai’nin The House Cafe’si. Yan masalara giden yemeklerde mutlaka gözünüzün kaldığı bir yer. Özellikle kahvaltısı ve tatlıları süper.
Burada ve Dubai’nin genelinde en güzel olan şey dünyanın her yerinden buraya gelmiş ve burada yaşayan birileri var. Kendinizi uluslararası bir yerde hissediyorsunuz, bir sürü farklı insanla tanışıyorsunuz. Tabii bu arada para ve insan gücüyle nelerin yapılabileceğine de şahit oluyorsunuz.
Örneğin Dubai metrosu 09.09.09’da açılmış. Metro daha çok ilgi çeksin diye her istasyona bir alışveriş merkezi yapmışlar. Şimdi bir de dünyanın en yüksek binası Burj Dubai’yi bitirmek üzereler. 600 metrelik binada birini Armani’nin işleteceği tam dört otel olacak. Bütün gökdelenler bu dev binanın yanında cüce kalıyor.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz bilemem ama Dubai bence kesinlikle görülmeli.
İyi bayramlar.