Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

20 gündür aynı şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Bir kısmı anlaşıldı, bir kısmı belli ki anlaşılmayacak

EVE DÖNME ZAMANI

Sinirler iyice gerildi. Artık hiç çekinmeden “Biz, siz, onlar” diye konuşuluyor. Oysa bunları çoktan geçmemiş miydik? Tam artık aştığımızı düşündüğümüz zamanda yine hortluyor aynı sorunlar. Hiçbirimize faydası yok bölünmenin. Hepimiz birbirimizin görüşlerine saygı duyarak da pekala aynı topraklarda yaşayabiliriz. Zaten hiçbir zaman herkesin tıpatıp aynı düşünmesi mümkün değil. Bakınız, bir ideolojiye inanan aynı siyasi parti üyeleri bile her zaman aynı düşünmüyor. Kaldı ki, Gezi Parkı direnişinde ortak bir siyasi görüş de yok. Herkesin ortak buluşacağı tek payda var, o da orantısız şiddete son verilmesi. Evet Gezi Parkı, cumartesi günü boşaltılmalıydı. Evet bu direniş, 20 günü bulmamalıydı. Gezi Parkı’na cumartesi akşamı değil de, pazartesi sabahı gidilseydi işte o zaman durum çok farklı olacaktı, park zaten boşaltılmış olacaktı.
Gezi Parkı’nı korumak isteyenler hafta sonunu parkta şenlik havasında geçirmeyi umuyordu. Kimse böyle bir saldırı beklemiyordu, zaten beklenilseydi çoluk çocuk parkta olunmazdı. Organize olmak, böyle bir şey değil işte.

Beterin beteri var
Pazar günü beterin beteri oldu. Üniversite sınavı da, Babalar Günü kutlamaları da güme gitti. Bırakın Taksim’i Harbiye’yi, Nişantaşı’nda tüm ara sokaklar gaza ve içinde gaz bulunan tazyikli suya gömüldü. Tazyikli su yüzünden cildi yananlar, cildinde ağır yaralar açılanlar oldu. Zaten sonra da suya katılan gaz fotoğraflarla belgelendi.
Gaz ve su, sadece direnişçilere sıkılmadı. Sokakta kim var kim yoksa nasibini aldı. Evden bakkaldan ekmek almak için çıkan 16 yaşındaki Berkin Elvan da Okmeydanı’nda ağır yaralandı. Hiç sokağa çıkmadan evde oturanlar bile gazdan etkilendi. Bu arada acil müdahale yapan doktorlardan da gözaltına alınanlar oldu. “Daha da kötüsü olmaz” diyenler, Çevik Kuvvet, pazar günü hıncahınç dolu olan Cevahir Alışveriş Merkezi’ne girince gözlerine inanamadı. Artık görüyoruz, polisle her yerde karşı karşıya gelmek mümkün.
Gecenin ilerleyen saatlerinde daha da kötü oldu her şey. Doz, giderek arttı. Sabaha kadar kapı zilleri çaldı, sığınmak isteyenler apartmanlardan içeri alındı. Sonunda eli sopalılar sokaklara döküldü. Bir tek Konya’da polis çatışan iki grubu ayırıp, direnişçileri polis otobüsüyle alandan kurtardı.
Bu iş artık çok uzadı. Hayat bu kadar uzun süre durmaya gelmiyor. Sinirler çok bozuldu. Artık eve dönme vakti çoktan geldi. Zaten Gezi Parkı’na giriş bugün (pazartesi) yasak. Parkta polisler gazeteleri okuyup kahvaltı ediyor. Bir yandan da parka çiçekler, ağaçlar dikiliyor. Bu aşamaya gelmek için bile 20 gün, 4 can, binlerce yaralı gerekiyormuş. Çok yazık.