Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mehmet Tez, ‘Fashion’s Night Out’ta sana takılayım’ deyince akan sular durdu. İşte Charlie’nin Melekleri şeklinde gezdiğimiz ve hızımızı alamadığımız geceden notlar...

Perşembe gecesi şehir kültürel etkinliklerle doluydu. Peki ben neredeydim? Utanarak itiraf ediyorum, ben uslanmaz bir alışverişkoliğim ve Vogue’un düzenlediği Fashion’s Night Out’u bırakamadım. Zaten kocaları etçi Nusret’in 1. yıl kutlamasına yollayan arkadaşlarım da niyeti çoktan bozmuştu.
Kulağa son derece saçma gelse de, mağazaların gece açık olması kadınları mutlu ediyor. Böyle de küçük şeylerle mutlu oluyoruz işte. Bunu erkeklere anlatmak zor. “Bütün gün torbaya mı girdi, bir de gece alışverişe koşuyorsunuz?” diyenler çıkabiliyor.
Bir de sevgili Mehmet Tez gibi “Fashion’s Night Out’ta sana takılasım var” diyenler var. Mehmet Tez kadın ruhunu anlamak ve gözlem yapmak için bize katıldı. Charlie’nin Melekleri şeklinde gezdik. Başta onu nasıl bir tehlikenin beklediğinin farkında değildi. Abdi İpekçi Caddesi’nde bir iki tur atıp kaçabileceğini sanıyordu. Oysa biz gördüğümüz her mağazaya daldık, nerede ne ikram var baktık, “İndirim niye yok?” diye dakikalarca söylendik. Artık görev aşkından mı, bizi komik bulduğundan mı bilmem, Mehmet Tez kuzu kuzu kıvamındaydı.

Haberin Devamı
FNO’da 3 artı 1

Gecenin en havalı ismi Haluk Akakçe
Önce Louis Vuitton’daki özel partiyle başladık. Ne yazık ki Mehmet Tez geldiğinde Haluk Akakçe gitmişti. Gecenin kesinlikle en havalı ismi Haluk Akakçe’ydi. Akakçe, Philip Treacy’nin doğum günü hediyesi özel şapkası ve pullu pantolonuyla çok şıktı. Yanında arkadaşı, işlerini çok beğendiğim Ayça Telgeren ve Louis Vuitton monogram tasmalı köpeği vardı. Ayaküstü öğrendik, Haluk Akakçe kısa bir zaman önce bir midilli alıp evinde beslemeye başlamış. Minik at Maçka’daki apartman dairesine alışamayınca, rahat etmesi için onu Tekirdağ’da bir çiftliğe yollamışlar.

Ha plakçı, ha ayakkabıcı
Mehmet Tez’e neler kaçırdığını anlattıktan sonra onu zorla alışverişe de götürdük. Erkek arkadaşlar, kocalar önceden kaçıp kurtuldu, Mehmet Tez başına geleceklerden hâlâ habersizdi. Kadınların gerçekten geceyarısı bile alışveriş yapabiliyor olması onu ürküttü ama yine de heyecanımızı paylaşmak için elinden geleni yaptı. Tabii o arada ‘Sen iyi bir plakçıya girdiğinde nasıl hissediyorsan biz de burada öyle hissediyoruz’ açıklamaları yapmak da gerekti. Sonunda Chanel’de kadınlara hediye edilen eşarpları görünce “Aaa” diyerek kendi çapında tezahürat bile yaptı. Ama onda tabii şampanyanın da etkisi olabilir.
Nişantaşı sokaklarındaki kadınların şıklığı inanılmazdı. Sanki Fashion’s Night Out’a değil, çok havalı bir partiye gidiyor gibiydiler. Tabii o sokaklar ve o dev iğne topuklar olmadı. Sakatlık tehlikesi geçiren alışveriş canavarı çoktu.

Haberin Devamı

Nişantaşı’ndan İstinye Park’a
23.30 sularında biz hızımızı hâlâ alamamıştık. “Hadi” dedik “İstinyePark’a gidiyoruz”. Mehmet Tez’in yüzünde güller açtı. Gerçekten sevdi galiba alışverişi derken anladık, meğer çaktırmadan bizi İstinye Park’a postalayıp kendi olay yerinden uzaklaşmaya çalışıyormuş. Alışverişten gözü dönmüş üç kız kararlıyız, ısrarcıyız. Zorladık. “Yarı yolda bırakmak yok” dedik, duygu sömürüsü yaptık. Yine de Nuh dedi peygamber demedi. Sonunda onu tavlayacak şeyi bulduk, “İstinye Park H&M’de DJ Fuchs çalıyor” dedik. “Tamam, hadi gidelim” dedi. Fuchs’a ne yazık ki yetişemedik. Sonra dışarıdaki maskeli partiye baktık. Podyumda yürüyen alışveriş canavarlarını biraz izledik. Ama nerede Nişantaşı, nerede İstinye Park? Gecenin sonunda sessizce dağıldık. Sanırım Mehmet Tez bir süre beni ve arkadaşlarımı görmek istemez.