Bodrum’un bu yaz en çok konuşulan ve tartışılan yeri Yalıkavak marina, resmi adıyla Palmarina... Bugün marinada bir tura çıkıyoruz
Beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı, ama bu yaz Bodrum’a uğrayıp da Yalıkavak marinayı, resmi adıyla Palmarina’yı görmeden dönen olmuyor. Yalıkavak marina, Bodrum’dan başka bir dünya. Mimarı Emre Arolat. Burada 70-80 metrelik mega yatlar, dev mağazalar, İstanbul’dan transfer yeme-içme zincirleri sıralanıyor. Gördüğünüz manzara Bodrum’a hiç benzemiyor. Bu özelliğini beğenen de var, beğenmeyen de. Bazılarına göre eski marinanın sempatikliğinden eser kalmadı, marinanın son hali mermerleriyle bir anıta benziyor. Bazılarına göreyse bu marina turizmi yükseltecek mega yatları ve sahiplerini Bodrum’a akın ettirecek bir çekim merkezi.
Vale 30 TL
Bugün sizinle Yalıkavak marinada bir tura çıkıyoruz. Arabayla geliyorsanız, üç şansınız var. Ya arabanızı marinanın otoparkına bırakıp kaldığınız süre kadar ücret ödeyebiliyorsunuz, ya marinanın ‘Old Town’ kısmının önüne kadar arabanızla gidip valeye 30 TL ödemeniz gerekiyor. Daha uygun bir seçenek istiyorsanız, marinanın karşısındaki toz toprak otoparkların ücretinin 5 TL olduğunu hatırlatalım.
Valeye gitmediğinizi varsayarak otoparkların yanından başlıyoruz. Komşufırın var karşımızda. Yanından geçip Macrocenter’ın önüne geliyoruz. Önce mağazaları gezmeye başlıyoruz. Mudo, Yargıcı, Riviera Maison yan yana dizili. Brandroom, V2K ve Informal mağazaları burada. Gilan’dan Damas’a mücevhercilerden, Hiref’ten Eres’e birçok mağaza var. Bodrum’un yerli markalarından sadece ikisi marinada yer alıyor. Gümüşlük’te bir tezgahta doğan Cadı ve Bodrum pazarlarında adını duyuran beyaz kıyafetler ve aksesuar yapan Pamuk Abla dikkat çekiyor.
Marina ikiye ayrılıyorYalıkavak marina da Türkbükü gibi ikiye ayrılıyor. Mağazaların önünde Kitchenette, Cookshop, Mezzaluna gibi İstanbul’dan tanıdığımız zincirler var. Ayrıca Lacivert’in yeni deniz mahsulleri restoranı Shelly de bu bölümde yer alıyor. Burada çocuklar da unutulmamış. Ooyuncaklı bir havuz var. Çocuk havuzunu geçince Dolce Pastanesi çıkıyor karşımıza. Dolce’nin içinden çikolata akan kalp şeklindeki meşhur brownie’leri de, Bodrum pastanesi Penguen’in dondurması da burada var. Yolda karşınıza çıkan Merkür Sanat Galerisi’nde Şeyda Cesur’un ‘Challenge’ sergisini gezmek de mümkün.
Kız Kulesi bile varGeçen yıl yenilenen bölümse bu yıl hemen Old Town adını almış. Bu bölümde Billionaire Club, Cipriani ve Balıkçı Sait vardı geçen sene. Bu yaz Sait yeni bölüme alındı, onun eski yerine Nusret geldi. Nusret’in önünde bir de Nusret Gökçe heykeli var. Billionaire Club’ın deniz suyuyla dolu havuzunun ve kayalıkların üstündeki plajındaysa karşınıza Borsa grubunun eski markası Loft çıkıyor. Ayrıca yine bu bölümde daha çok Ruslara ve Azerilere hitap eden havyar ve votka barı Beluga Bar var. Old Town’daki restoranlar diğerlerinden daha pahalı. Hatta o kadar pahalı ki, burada bir gecede 15 bin TL hesap ödendiği bile oluyor.
Old Town’a giderken yandaki mega yatlardan gözlerinizi almak mümkün değil. Helikopter pistli birçok yat gözünüze çarpıyor. Ayrıca yatların sonunda, Loft’un bulunduğu plajın karşısında bir de Kız Kulesi replikası var.
Yalıkavak marina bir görme/görünme yeri. Burada sonsuz şıklık yapılıyor, bir karış topuklular giyiliyor. Ama unutmayın, yerler mermer olsa da
yürünen mesafe uzun, tabii valeleri tercih etmiyorsanız. Valeleri tercih ediyorsanız da arabanızı uzun süre beklemeyi göze almanız gerekiyor. Hatta şimdi bir de şöyle rivayet var; marinanın içine kadar gelebilmek ve arabayı valelere verebilmek için günübirlik lüks araçlar kiralayanlar oluyormuş. Eee, ne de olsa amaç görmek ve görünmek. Burada ünlü Türk isimlerle de, Rus, Azeri ve Araplarla da karşılaşmak mümkün. İster sadece teknelere nazır bir yürüyüş için, ister İstanbullu yeme-içme mekanları ve mağazalarla hasret gidermek için, ister bol sıfırlı hesaplar ödenecek daha şaşaalı yemekler için tercih edilebilir.