GUCCI’NiN DE MÜZESi VAR!

Floransa’daki Gucci Müzesi’yle başlıyor, yarın İstanbul’da açılacak çağdaş sanat fuarı ‘Contemporary İstanbul’la devam ediyoruz

Floransa’da bir yanda Michelangeloların, DaVincilerin olduğu müzeler ve galeriler var, diğer yandaysa moda markalarının müzeleri. Gucci ve Salvatore Ferragamo’nun müzeleri Floransa’da baş köşede.
Geçen gittiğimde Ferragamo Müzesi’nde Marilyn Monroe sergisini gezmiştim, sergi hâlâ açık. Bu kez Gucci Müzesi’ni geziyorum. O herkesin bayılarak taktığı GG logosunun altında nasıl da bir öngörü yatıyor aslında. Yılda 4.2 milyar euro kâr eden Gucci bakın nasıl kuruluyor? Guccio Gucci, Londra’da Savoy Oteli’nde asansör görevlisi olarak çalışıyor. Müşterilerin lüks bavullarına ve çantalarına verdiği önemi görüp bu işe girmeye karar veriyor. 1921’de Floransa’da Gucci’yi kuruyor. Önce meşhur İtalyan renkleri kırmızı-yeşili kullanıyor, sonra çiçek desenlerini öne çıkarıyor, GG logolarıysa daha sonra geliyor. Ama beni asıl şaşırtan, daha o devirde piknik sepetinden kızağa birçok farklı ürün tasarlaması.

Gelenek devam ediyor
İşin ilginç yanı, eski koleksiyonlara baktığınızda yeni koleksiyonlardan çok farklı olmadıklarını görüyorsunuz. Şimdi imkanlar ne kadar artmış olsa da, PPR gibi dev bir şirket Gucci’yi bünyesine katsa da, başına Frida Giannini gibi bir tasarımcı getirseler de markanın bırakın DNA’sını, temel tasarımlarını bile değiştirmiyorlar. İşte bu tasarımlarla İtalyanlar o kadar gurur duyuyor ki, bir moda markasının müzesini bile açıyorlar. İçinde müze butiği ve kafesi de var. Üstelik, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Uffizi Galeri’ye olduğu gibi Gucci Müzesi’ne de kişi başı 6 euro ödeyip giriyorsunuz.
Gucci Müzesi’nde Gucci tarihinin yanı sıra bir de çağdaş sanat bölümü var. Burada geçici sergiler düzenleniyor. Şimdi çağdaş sanat bu kadar revaçtayken, Gucci yönetimi de bunun farkında ve çağdaş sanata destek oluyor. Logo deyip geçmeyin, müzeyi gezerken bir kez daha fark ediyorsunuz, markaların arkasında nasıl bir öngörü ve nasıl bir emek olduğunu. Müzeden çantalara da logolara da saygı duyarak ayrılıyorsunuz. Eee, bu da pazarlamanın bir oyunu işte!

‘Contemporary İstanbul’ başlıyor
Çağdaş sanattan bahsetmişken ‘Contemporary İstanbul’dan söz etmemek olmaz. Bugün İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek çağdaş sanat fuarının ön açılışı var. Yarın resmen açılacak fuar, bu yıl her zamankinden daha farklı. Her şeyden önce yurt dışından çok büyük ilgi var, hem yabancı galeriler hem de yabancı koleksiyonerler İstanbul’a akın ediyor. Fuardaki standların yanı sıra benim asıl ilgimi çeken ‘CI Dialogues’ adlı paneller. Merak ettiğim birçok kişiyi burada dinleme fırsatı buluyorum. 25 Kasım’a kadar devam edecek fuardan izlenimler cumartesi burada.
Küçük bir hatırlatma, ‘Art İstanbul’ çağdaş sanat haftası şerefine cuma akşamı Tophane Art Walk 19.00-24.00 saatlerinde gerçekleşecek. Tophane ve Karaköy’deki galeriler gece yarısına kadar açık kalacak. Daha sonra da geceye Hotel Gradiva’da partiyle devam edilecek.

J-LO İSTANBULLU OLDU

Jennifer Lopez, İstanbul’da Les Ottomans Otel’de kaldı, hemen yanında-ki Kuruçeşme Parkı’nda çocuklarıyla oynadı. Akmerkez’e alışverişe gitti, ayakkabı aldı. Ali Ağaoğlu’nun teknesiyle Boğaz turu yaptı. Sofya konseri sırasında çocuklarını Les Ottomans’da bıraktı, konserini verdi döndü. Bununla da yetinmedi, artık Ataşehir’de bir evi bile var. Bu kadar ilgiyi başka hiçbir ülkede görmüyordu herhalde. İstanbul’dan kolay kolay ayrılacağa benzemiyor. Bir dönem alışveriş merkezlerinde sık sık rastladığımız Monica Bellucci gibi, J-Lo da artık bizden biri.