Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dakika 2, gol 1. Galatasaraylıların sevincini kelimelerle anlatmak mümkün değil. “Ne güzel geçirdik” diye başlıyor, “Ne olacak bu Fener’in hali?” diye devam ediyorlar. Evet Fenerliler olarak biz de halimizden memnun değiliz. Ama nedense içten içe bu maçı alacağımızı biliyoruz. Yine de hiç sesimizi çıkarmıyoruz. “Ay çok mu üzüldünüz?” diyenlere “Daha yeni başladı maç” diye sakin bir cevap veriyoruz. Zaten maçlarda ilk golü yemek her zaman iyidir. Bir gol yedikten sonra takım açılır, tutamaz hiç kimse. Yine öyle oldu. Artık 4. golden sonra Adnan Polat da Saracoğlu’nda daha fazla duramadı.
Araya bir istek şarkı alalım. Evet, bildiniz. Ebru Gündeş’ten Hatıralar sarmış 4-1 yanımı...
Fenerbahçe bu sefer de geleneği bozmadı. Bu haliyle bile GS’yi yendi. Zaten Galatasaraylıların artık kabul etmesi lazım, Saracoğlu’nda Fener’i yenmek boş bir hayal.
Süreyya Ciliv boşuna dememiş “Pazartesi günü telefon hattı taşıma değil, FB-GS derbisi konuşulacak” diye. Gerçekten de öyle oldu.

Ne olacak bu dizilerin hali?
Kışın en büyük eğlencesi TV dizileriydi. Son yıllarda hep kendini tekrarlayan gece hayatı da dışarı çıkma isteği bırakmadı. Evde televizyon karşısında yayılıp dizileri izlemek çok zevkliydi. Bu yıl bu zevkimizden de mahrum kalacağız. Dizilerin çoğu artık iki haftada bir yayınlanacak. Bir hafta yeni bölüm, bir hafta tekrar... Büyük paralar kazanan dizi oyuncularından ücretlerinde indirim yapmaları isteniyor. Bazı oyuncular kabul etmiyor, senaryoda öldürülüp kadrodan çıkarılıyor, bazıları da Özge Özberk gibi “Ben işimi çok seviyorum, devam etmek için gerekeni yaparım” diyor. Ama tabii Özge gibi düşünen çok oyuncu olmayacaktır. İnsan 10 lira aldığı işi niye 5 liraya yapmaya razı olsun ki? Özellikle de dizinin her an yayından kaldırılma tehlikesi varken.



Hatıralar sarmış 4-1 yanımı



Değişmeyen mekân var mı?
Aynı mekânlar ya dekor değiştiriyor ya isim. Dönüp dolaşıp aynı yerlere gidiliyor. İstanbul gece hayatı bir kısır döngüye girdi. Son 3-4 yıldır gerçek bir yenilik yok. Olanı allama pullama durumu ise son hız devam ediyor. Oysa asıl çekici olan hiç değişmeyen, hep aynı kalan mekanlar. Her gittiğinizde aynı kalitede yemek yiyor, aynı garsonları görüyorsanız işte o mekan dekoru eskise de başarılı oluyor. Bakınız Da Mario.
Da Mario çok uzun zamandır popüler değil. Artık bir klasik haline geldi. Görme ve görünmeye değil, aynı atmosferde aynı yemekleri yemeye gidiyorsunuz. Arada mönüde ufak tefek değişiklikler oluyor. Artık mönüde olmayan bir yemeği isterseniz sizi kırmıyorlar, hemen hazırlıyorlar. Ortaya bresaolalı pizza ve parmesanlı ızgara kuşkonmaz söyleyerek başlıyor, trüflü ve kuşkonmaz risottoyla devam ediyor, finali ise tiramisu ile yapabiliyorsunuz. Yediğiniz her şey lezzetli. Burada sürpriz yok. Her gittiğinizde aynı lezzet ve aynı porsiyonla karşılaşıyorsunuz. Da Mario’da kimse kasmıyor, herkes rahat. Birkaç kere üst üste giderseniz garsonlar sizi artık tanıyor, hatta ne içeceğinizi bile biliyor.
Yarın büyük bir partiyle Da Mario’nun 15. yılı kutlanıyor. Böyle bir 15 yıl daha diliyorum.
Nice yıllara!

“İndirim yok ama yaparız”
Cep telefonum sürekli bip sesiyle ötüyor. Mağazalardan indirim mesajları ardı ardına geliyor. Daha önce hiç gitmediğim ya da hiçbir şey almadığım mağazalardan da SMS geliyor. Alışveriş merkezlerinde sadece yeme-içme mekânları dolup taşıyor. Mağazalar sinek avlıyor. İndirimler, taksitler, 6 ay sonra ödemeye başlamalar derken küresel ekonomik kriz bireysel ekonomik krize de yol açabiliyor.
Geçen gün Nişantaşı’nda şık bir mağazaya girdik. Hayret, daha indirim başlamamış. Arkadaşım bir deri ceket denedi. Alacağı yok. Sinemadan önce zaman öldürüyoruz. Fiyatını sorduk. Yüksek gelince “Her yer yüzde 50 indirime girdi, siz ne zaman indirime gireceksiniz?” dedik. Tezgâhtar “VIP müşterilerimize yaptığımız yüzde 15’lik indirimi yapalım size” dedi. Bu indirim oranı tabii ki kesmedi bizi. “Ama her yerde yüzde 50 indirim var” dememizle “Bir dakika, patronumla konuşayım” diyerek fırladı. Çok şaşırdık. İndirimde geliriz diye kapıdan çıkmak üzereyken tezgâhtar demez mi “Tamam yüzde 50 indirim yapıyoruz size”.
Bu bahsettiğim olay pazarlık yapabileceğiniz küçük bir butikte geçmiyor.
Herkesin tanıdığı bildiği, eskiden olsa burnundan kıl aldırmayacak bir markanın Abdi İpekçi Caddesi’ndeki mağazasında bile böyle pazarlık yapılıyor artık.
E, ne diyelim? Hamdolsun!

Beymen’de kasap alışverişi
Beymen Teşvikiye Karakolu’nun (şimdi Harbiye Polis Merkezi) sokağını fethetti. Beymen Home mağazası 7 kata çıktı. Nişantaşı Beymen’in jean katı koca bir mağaza oldu. Beymen Blender, Beymen ile Beymen Home’un arasında. Blender kat kat tat şeklinde. Burada daha rahat ve daha tasarım ürünler dikkat çekiyor. En üstte özel bir parti yeri var. En son Nevşah Fidan’ın yeni kitabının tanıtımı orada yapıldı. Ama gelelim asıl eğlenceli mevzuya. Giriş katında jeanlerin biraz ilerisinde Dükkan, buradaki adıyla Hambutcher var.
Dükkan’ı bilmeyenlere anlatayım. Armutlu’da çok havalı bir kasap. En tahmin etmeyeceğiniz cemiyet simalarını bile ta Armutlu’ya mıknatıs gibi çekiyor. Elma kurusu ve rezeneli ev yapımı sosisleri, dry aged etleri ve hamburger köfteleri çok başarılı. Burada ister et alışverişinizi yapıyorsunuz, ister büyük masada oturup seçtiğiniz eti pişirtip afiyetle yiyorsunuz. Bu akımı ilk başlatan kasap Dükkan. Fiyatları biraz pahalı ama yine de tavsiye ederim.