HERKES KAHRAMAN OLDU
Başardık, ilk defa herkes elini taşın altına sokuyor, ilk defa herkes yardımda bulunmak için bu kadar çabalıyor. Van’daki depremzedeler için bakın yapabileceğimiz daha neler var?
Zor günler geçiriyoruz. Felaket üstüne felaket geliyor. Artık tahammülümüz kalmadı. Yine de uzun zamandır ilk defa herkes elini taşın altına soktu, herkes bir şeyler yapmak, birilerine yardım etmek için koşturuyor. Yardımlar toplanıyor. Her ne kadar başka ülkelerden gelen yardımlar bir çırpıda reddedilebilse de.
Ümitliyiz, yardımlar yerine ulaşacak
Yardımların ne kadarı ihtiyacı olanlara ulaşıyor, çok emin değiliz ama yine de ümitliyiz. Depremzedeler “Çadır gelmedi” diyor, Kızılay “Çadırları dağıttık, bitti” diyor. Bu kara kışta çadırlar ne kadar işe yarar, o da tartışılır zaten. Yine de ümitliyiz, çünkü birçok koldan çalışılıyor. Biraz daha iyi organize olabilirsek acıları bir nebze de olsa sarmamız mümkün.
Belediyeler, iş yerleri, okullar yardımları topluyor, kargo şirketleri ücretsiz ulaştırıyor. Şişli Belediyesi vızır vızır çalışıyor. Mustafa Sarıgül sayesinde bugün Nişantaşı’ndaki bütün kafe ve restoranlar cirolarını Van’daki depremzedelere bağışlayacak.
Oyuncak da lazım
Oyuncak Müzesi, oyuncak bağışlarını bekliyor. Bu durumda “Oyuncağa gelene kadar daha neler neler eksik” demeyin sakın. Çocukları en iyi oyalayacak şey o oyuncaklar. Etrafta olan biteni görmemelerini ve daha az etkilenmelerini sağlayacak tek şey de o oyuncaklar. İster Oyuncak Müzesi’yle, ister başka yollarla oyuncak ve çocuk kitabı bağışında da bulunmakta fayda var.
Van için Rock
Bu pazar günü ayrıca ‘Van için Rock’ konseri var. Maçka Küçükçiftlik Parkı’ndaki konserde rock müzisyenleri bir araya geliyor. Konserden elde edilecek tüm gelir Türk Kızılayı vasıtasıyla sadece Van’daki depremzedeler için kullanılacak. Aylin Aslım’dan Şebnem Ferah’a, Can Bonomo’dan Emre Aydın’a, Duman’dan Yüksek Sadakat’e, Gripin’den Mor ve Ötesi’ne birçok isim sahneye çıkacak. Biletler 20 TL’ye Biletix’de. Konsere gitmek içinizden gelmezse de yine de bilet alıp bu organizasyona destek olmak ve Kızılay aracılığıyla Van’daki depremzedelere bağış yapmak mümkün. Daha o kadar çok yardım ve destek kampanyası var ki, kendinize en uygun ve en yakın olanını seçin. Mutlaka ama mutlaka küçük de olsa bir şeyler yapın. Çünkü Van’ın hepimize ihtiyacı var!
‘Salgın’a kapıldım
Hiçbir zaman hijyen takıntılı olmadım. Çantamda püreller, ıslak mendiller taşımadım, kapı kollarını peçeteyle tutmadım. Hatta yere düşen bir şeyi çocuklar ağzına attığında bile panik olmadım. Hep bağışıklık kazanmak lazım diye geçiştirdim.
Ee, şimdi bana ne oldu böyle? Sürekli ellerimi yıkamak istiyorum. Hatta bir kere yetmiyor, en az 2-3 kere sabunlamak istiyorum. Açıkta satılan hiçbir şeye dokunmak istemiyorum. Kapalı satılan ama uğraşılırsa açılabilecek gibi olan ambalajlar bile beni ürkütüyor.
Daha da fenası, öksüren, tıksıran, hapşıran birini görünce tedirgin oluyorum ve yanlarından koşarak uzaklaşmak istiyorum. Evet, doğru tahmin, Steven Soderbergh’in ‘Salgın’ filmini izledim. Sinemada filmi beğenmeyen, hatta sırf gıcıklık olsun diye öksürenler de vardı. Ama nedense, ben etkilendim. Belki gerçekten bir salgın hastalığın ne kadar kolay yayılabileceğini gördüğüm için, belki Gwyneth Paltrow’un ölüm sahnesi çok gerçekçi olduğu için, belki insanların böyle durumlarda kontrollerini ne kadar kaybedip, ne kadar dağılabildiklerini gördüğüm için, belki de böyle durumlarda bile kendilerine rant sağlamaya çalışan insanları izlediğim için. Belki de hepsi.
İnternetteki söylentiler gibi
‘Salgın’ı izlemek internette söylentilerin başlamasını ve yayılmasını izlemek gibi aslında. Başta eğlenceli, sonra korkutucu. En kötüsü de insanların ne kadar çirkinleşebildiğini görüyorsunuz.
Tamam, belki şimdi zamanı değil. Bu kadar felaketin üstüne bir de buna gerek var mı, tartışılır. Ama daha da gerilmek ve gerilirken gündemden uzaklaşıp başka olabilecekleri de görmek isterseniz Jude Law, Kate Winslet, Matt Damon, Gwyneth Paltrow ve Marion Cotillard’lı ‘Salgın’ı izleyin derim.