Ruhsal çöküntü yaşayan ve halen tedavi görmekte olan eski sevgiliden çocuk sahibi olmak istememek bu kadar acımasızca yargılanacak bir şey mi? Meryem’i seviyoruz, o ayrı!
Günlerdir her sohbet ortamında konu dönüp dolaşıp Meryem Uzerli’ye geliyor. Ayşe Arman’ın röportajını okuyan herkes Meryem Uzerli için üzülüyor. Belli ki, Can Ateş’i görseler bir kaşık suda boğacaklar. Tabii bunda Meryem Uzerli’nin sevişme ve korunma yöntemlerine kadar her türlü detayı bizimle paylaştığı, literatürümüze “coitus interruptus” gibi kelimeler kattığı röportajda öğrendiklerimizin etkisi çok.
“Kafelerde, gece kulüplerinde birlikte gezip sonra o evine, ben otele gidiyordum” demeçlerine üzülmemek mümkün değil. Herkesin bir yarası var sonuçta, Meryem’le bu yaralar özdeşleştiriliyor, empati yapılıyor. Ama birlikte olduğunuz kişinin sizi sadece şöhretiniz yüzünden dışarıda birlikte görünmek için kullandığını düşünüyorsanız yapılacak tek bir şey var, kendisinden ayrılmak. Tamam, duygularınıza yenik düşebilirsiniz. İntihara kalkışacak kadar kendinizi tükenmiş hissedebilirsiniz. Anadilinizde profesyonel yardım alabilmek için sizi maddi manevi bir anda parlatan işi yüzüstü bırakıp kaçacak kadar kötü bir duruma gelebilirsiniz. Bunların hepsi anlaşılabilir.
Tükenmiş kadın anne olmalı mı?
Böyle bir durumda tabii ki ideali sevgilinizin elinizden tutması, size destek olması. Ama unutmamak lazım, bu da bir seçim meselesi. Herkes her ilişkide kendini hemşire rolüne sokmak istemiyor. Kimsenin kimseden böyle bir tedavi beklentisi olmamalı. Kendi içinde bunları yaşayan bir kişinin profesyonel yardım almadan sadece sevgilisinin desteğiyle iyi olamayacağını görmek için uzman olmak gerekmiyor.
Ruhsal çöküntü yaşayan biriyle evlenmemek ve böyle bir çöküntü sırasında çocuk sahibi olmak istememek de herkesin en doğal hakkı. Asıl tartışılması gereken başka bir şey var, ruhsal çöküntü yaşayan, ilaç tedavisiyle ayakta duran, ödül aldığı gece intihara kalkışacak kadar kendisini kötü hisseden birinin tedaviyi tamamlamadan çocuk sahibi olmaya kalkışması ne kadar sağlıklı? Doğum sonrası depresyonunun ne kadar zor bir şey olduğunu biliyoruz. Bir de daha hamile kalma aşamasında yaşanan depresyon ve ilaç tedavisi göz önüne alınınca çocuk sahibi olmak biraz bencilce olmuyor mu?
Ayşe Arman çok usta bir röportajcı. Kendisine hayır demenin ne kadar zor olduğunu biliyorum, hayır cevabını kabul etmediğini de, sorularıyla istediği cevapları ne kadar iyi alabildiğini de. Ama bitmiş bir ilişkiden çocuk doğurmaya karar verdiyseniz ve bunu tek başınıza yapacak kadar kendinizi güçlü hissediyorsanız, doğuracağınız çocuğun babası ve hangi yöntemlerle hamile kaldığınız hakkında konuşmak yakışmaz. Özellikle de bir gün çocuğunuzun bunları okuyabileceğini bilirken.
Hürrem rolünde hayran olduğum Meryem Uzerli sanki Hürrem’in etkisinden hâlâ kurtulamamış gibi davranıyor. Doğacak çocuğunu düşünmek yerine çocuğunun babasından intikam alarak.