Steve Jobs gibi bir teknoloji dehasının evini soyan hırsızın da teknolojiden anladığını zannedenler yanılıyor. Bakın hırsız Jobs’ın evine nasıl girmiş?
60 bin dolarlık mücevher, cüzdan, Mercedes anahtarı, şampanya, mutfak robotu, iPad, iPhone, iPod, iMac, MacBook, MacMini, Apple TV... Liste böyle uzayıp gidiyor. Steve Jobs’ın tadilatta olan evine giren hırsız bunları çalıyor. Mücevher, cüzdan ve elektronik eşyalar tamam da Cristal şampanyayı ne yapacak? Şampanyayla belki de soygunu kutlayacak.
Kapının önünde duran ve anahtarını aldığı Mercedes’e dokunmuyor. Oysa bilse ki Steve Jobs hayattayken her altı ayda bir arabasını aynı modelin yenisiyle değiştiriyordu... Öyle gösteriş ya da yeni model olsun diye değil. Jobs’ın hiç kimsenin aklına gelemeyecek ilgisiz bir nedeni vardı. Arabasına plaka almak istemiyordu. Kaliforniya’da yasalara göre, altı aydan önce arabaya plaka almak gerekmiyordu. Dikkatsiz bir sürücü olduğu için arabayı değiştirmek daha çok işine geliyordu.
Jobs’un evi olduğunu bilmiyor
Bir hırsızın başına gelebilecek en iyi şey bilgisayarlarla, telefonlarla, iPadlerle, iPodlarla dolu bir eve girmek. Ta ki gördüğü bütün teknolojik aletlerin yaratıcısının Steve Jobs’un evi olduğunu anlayana kadar. Böyle bir ismin evine giren hırsızın yakalanması belli ki an meselesi, ama yine de ‘uyanmıyor’, başına bir şey geleceğini düşünmüyor. Ne de olsa gayet kolay bir ‘iş’ olmuş. Bir de koskoca Steve Jobs’un cüzdanını çalmış, daha ne olsun? İçinden sadece bir dolar çıkmasını beklemiyordu tabii. Jobs’ın senelerce eşyasız bir evde yaşadığını, eve eşya alırken mükemmel olmasını istediği için karısıyla bir çamaşır makinesi uğruna bile haftalarca tartıştığını bilmiyordu.
Hırsız, soygundan bir süre sonra Jobs’un iPad’inde kendi iTunes hesabını açıp da internete bağlanınca IP adresi sayesinde yakalandı. Teknoloji böyle bir şey işte. Artık her şeyin izini sürmek çok kolay.
Hırsız kapıdan nasıl giriyor?
Peki ama Steve Jobs gibi bir teknoloji dehasının evine hırsız nasıl giriyor dersiniz? Uzun çalışmalar sonucunda alarmları kesiyor, şifreli kapıların şifresini kırıyor, parmak iziyle açılan kapılara sahte parmak izi yaratıyor falan sanıyorsunuz, değil mi? “Jobs’un evinin kapısı herhalde bizim evin kapısı gibi değildir” diye düşünüyor insan ki, son zamanlarda şifreli ya da parmak izli kapıları olan evler de dünyanın her yerinde artmakta. Çünkü kimse artık anahtar taşımak istemiyor, bizde bile anahtarı unutmak, çilingir çağırmak demode olmuş. Şimdi bir daha soruyorum size, Steve Jobs’un evini soyan hırsız içeri nasıl giriyor? Kapıdan...
“8 milyar dolarlık servetine rağmen evinin kapısını bile kilitlemediği olurdu” diyor onu tanıyanlar. Çünkü zaman kaybetmeye tahammülü yoktu. Hep aynı Issey Miyake siyah boğazlı kazak ve jean’i giymesinin nedeni de buydu. Zamanı değerliydi, ne giyeceğini düşünmek istemiyordu. Ama onun ardından ailesinin yaşamaya devam ettiği evin kapısı bu sefer kilitliydi.
Peki ama hırsız kilitli kapıyı nasıl açtı? Bahçedeki yedek anahtarla. İşte Steve Jobs gibi bir teknoloji dehası da olsanız, paspasın altında anahtar saklayan ortalama insandan hiçbir farkınız yok aslında. İşte bu hırsız olayında beni en çok bu şaşırtıyor. “Terzi kendi söküğünü dikemez” ne kadar doğru.
Bu arada iHırsız Pazartesi günü mahkemeye çıkarılacak, kendini savunacak. Şanslı, “Nasılsa suçlu, beklesin içeride” durumu yok.