Gezi Parkı sürecinde hepimiz jetlag olduk. Gündüzler sakin, geceler sabaha kadar süren görüşmelerin sonucunu beklemekle geçiyor. Tam “Artık çözüldü” dediğimizde yine bir şey çıkıyor
Yayında mıyız? Öyleyse başlayalım. Bu tarihlerde size yaz geceleri için önerilerde bulunacaktım. Hiç gerek kalmadı. Haziran geceleri Gezi Parkı’nda geçiyor. Sadece gençler değil, artık anneler de parkta. Direniş zirve yapmış durumda.
Geceyarısından sonraya dikkat!
Gece 22.00’den sonra alkol satışının bile yasaklandığı ülkemde anne-babalara “Yavrularınızı eve çağırın” diyen Sayın Vali, geceyarısı gençlere Dolmabahçe Kule Çay Bahçesi’nde randevu veriyor. Tam 17 gün sonra ne istediklerini dinlemek için. Sofralar kuruluyor ama herkesin gözünden uyku akıyor. Zaten artık her Türk gencinin cebinde Vali’nin telefonu kayıtlı. Olsun, sabah 05.00’e kadar görüşmeler devam ediyor.
Aynı anda Ankara’da da sabaha kadar sanatçılarla görüşmeler var. Ceyda Düvenci ve Sertab Erener’in yüzleri kağıt gibi olmuş. Belli ki gözlerini kapamamak için zor duruyorlar. Bazıları elleriyle çenelerine destek oluyor, yoksa kafaları düşecek.
Bir Hülya Avşar akıllı, Başbakan’la görüşmeye gündüz vakti, saç-makyaj hazır gitmiş. Diğerleri gibi üstü başı dökülmüyor. Haksızlık etmeyelim, sanatçılar heyeti, belli ki parktan alelacele çıkıp Ankara’ya gitmiş, bazıları kılık kıyafetleriyle çapulcu sözünün hakkını veriyor.
Sanatçıları bırakın, herkes bitap düşmüş durumda, televizyona ve Twitter’a kilitlenmekten, sabahlara kadar anbe an 180 derece değişimleri izlemekten, bir ağlayıp bir gülmekten, en sinir bozucu anlarda mizaha sarmaktan. Necati Şaşmaz haklı, hepimize nazar değdi. Bu kadar gece kuşu olursak olacağı da buydu. Ülkem uyumuyor işte. Yargı süreci beklenilecek diye hepimizde bir bayram havası, hukuk ülkesi olmak böyle bir şey işte.
Taksim’de sürreal manzara
CNN International muhabiri Arwa Damon, Taksim Meydanı’ndaki manzarayı “Sürreal” olarak tanımlıyor. Sanmayın ki, Arwa Türkiye’ye yabancı, o yüzden şaşırıyor. Arwa, aslında içimizden biri. Robert Kolej’den arkadaşımız. Yıllarca İstanbul’da yaşadı, Robert Kolej’de okudu. Babası George Damon, Robert Kolej ortaokul müdürüydü. Arwa, nasıl “Sürreal” demesin? Taksim Meydanı’nda piyano resitalini anneler, gençler, polisler hep birlikte huşu içinde dinliyor. Bunca olaydan, çatışmadan, biber gazından, tazyikli sudan, kayıptan, yaralıdan, gözünü kaybeden de sonra.
Ertesi sabah önceki gecenin verdiği huzurla uyanıyoruz. O da ne? Sağlık Bakanlığı yaralılara yardım eden doktorlara soruşturma açmış. Garanti Bankası’nın projesi Öğretmen Akademisi Vakfı sona erdirilmiş. Durumumuz aynı Hülya Avşar’ın dediği, “Kızı Zehra’yla arasındaki birtakım çatışmalar gibi.” Keşke mesele ergen kaprisleri olsaydı. Keşke ergen kaprisleri gibi zamanla geçeceğini bilseydik.