Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

New York’ta görmek istedi-ğim iki sergi vardı. Biri FIT’de gardırobundan seçmeleri sergileyen Daphne Guinness, diğeri de beş Türk girişimcinin Chelsea’de yeni açtığı sanat galerisi C24’teki ‘Double Crescent: Art from Istanbul and New Orleans’. Bu ziyaretimde ikisini de gördüm


iKONCANIN GARDIROBU MÜZEDE

Daphne Guinness

Dünyada ilk kez oluyor... İlk defa bir ikoncanın kıyafetleri bir müzede sergileniyor. Üstelik bu bir Hollywood yıldızı ya da Kraliyet ailesinden biri değil. Bir moda tasarımcısı da değil. Bildiğiniz ikoncan. Ama bizim ikoncanlar gibi moda dergilerinde gördüklerini terzisine diktirip giymiyor. O, dünyanın en önemli moda tasarımcılarıyla arkadaş. Tabii sadece arkadaşlık da yetmiyor. Varlıklı bir kadın, modayla eğlenmeyi seviyor, bunun için de sonsuz para harcıyor.
İyi bir couture koleksiyoneri. Bir dönem sırf Alexander McQueen’in onun için özel olarak tasarladığı kıyafetleri giyiyordu, Karl Lagerfeld hala ona özel kıyafetler tasarlıyor. Azzedine Alaia’dan Gareth Pugh’a aklınıza gelebilecek bütün önemli moda devleri onu giydirmek için yarışıyor. Nedeni basit, çünkü onun sınırları yok, her şeyi giyebilir, her şeyi giyebilecek bir fiziği var, 52 yaşında olmasına rağmen. Tabii bir de bunları satın alabilecek maddi gücü.

Hakaan defilesini izledi
Daphne Guinness’den bahsediyorum. Onu geçen sezon Hakan Yıldırım’ın Paris Moda Haftası’ndaki defilesinde yakından görme şansım oldu. O makyaj ve topuklularla zaten ne giyse dikkat çekerdi. Ayakkabılardan rahat yürüyemiyordu, Mert Alaş’ın kolunda en ön sıradaki yerine kadar zor gelmişti. Bir de ‘X Men’den fırlamış gibi ve her daim duvara tırmanıp takla atacak gibi daracık tulumuyla dikkat çekiyordu.

iKONCANIN GARDIROBU MÜZEDE

Artık moda sanat oldu
İşte şimdi onun gibi daha bir sürü kıyafeti, daha doğrusu kostümü New York’un önemli moda okulu FIT’nin müzesinde sergileniyor. Giriş ücretsiz ve haliyle içerisi tıklım tıklım. Moda öğrencileri de halk da sergiyle çok ilgileniyor. Zaten biliyorsunuz, son dönemde bütün müzeler moda sergileri yapmaya başladı, çünkü moda sergileri daha çok ziyaretçi çekiyor. Metropolitan’daki Alexander McQueen sergisi nasıl rekor kırdıysa Daphne Guinness’den de ona yakın bir sonuç bekleniyor. Zaten Daphne Guinness’in gardırobu da bir nevi Alexander McQueen sergisi gibi. Hem yakın arkadaşlıklarından dolayı hem de Guinness de McQueen kadar uçuk olduğu için.
Daphne Guinness’in gardırobunun önemli bir bölümü erkek kıyafetlerini andıran beyaz gömlek-siyah ceketlerden oluşuyor. Bir yanda metalik zırhlar, bir yanda pullu payetli gece elbiseleri... Valentino, onun için “Nereye gittiğini çok kolay anlayabiliyorum, boncukları ve tüyleri takip ederek’ diyor. Daphne Guinness modayı bir sanat olarak görüyor, “Daha çok değil daha iyiye ihtiyacımız var. Anlamsız, kullanılmayan şeylerle dünyayı kirleteceğimize nadir bulunan müthiş güzellikleri desteklemeliyiz” diyor. Moda meraklılarına not: Sergi 7 Ocak’a kadar devam edecek.

Haberin Devamı

C24 nedir?
Chelsea’de bir sanat galerisindeyim. İçim kıpır kıpır. Zannedersiniz benim işlerim sergileniyor. Bu kadar heyecanlı olmamın nedeni, C24’ün kurucularının Türk olması. Üstelik isimlerine de aşinayız. Maide-Emre Kurttepeli, Aslı-Erkut Soyak ve Mel Doğan. Hatta geçenlerde Ertuğrul Özkök “Bu Türkler artık çok oluyor” diye bu galerinin açılışını yazdı, merakımı daha da artırdı. İstanbul uzun zamandır bu galeriyi konuşuyor. “New York’ta ne işleri var?”, “Chelsea’de süper yer bulmuşlar”, “Çok iyi transfer yapmışlar” gibi birçok şey konuşuluyor. İşte o yüzden buraya kadar gelip de bu galeriyi görmemek olmazdı.
Yeri gerçekten çok iyi seçilmiş. İyi transferler yapılmış. Arkasında güçlü bir ekip var. İlk sergi, Türk ve New Orleanslı sanatçıların işlerinden oluşuyor. Adı ‘Double Crescent/Çift Hilal’. Ali Kazma, Hale Tenger, Ayşe Erkmen, Gülsün Karamustafa, Nazım Ünal Yılmaz burada işleri sergilenen Türk sanatçılar. Beni en çok Ali Kazma’nın işi etkiliyor. Sürekli evrak damgalayan memur videoları bürokrasiyi özetliyor. Sergi 22 Ekim’e kadar devam edecek. Yolunuz New York’a düşerse mutlaka uğrayın.