Bırakın artık Anna Kournikova’nın eteğini. İstanbul Fashion Week’te daha konuşulacak çok şey var
Ahmet Hakan “Fashion Week ilgi alanıma girer mi?” diye sormuş twitter’da. Fashion Week ile ilgilenmeyecek kimseyi tanımıyorum. Baksanıza bakanlarımız bile neredeyse tam kadro ‘Fashion Week’i izliyor, tam da referandum öncesi. Bazıları “Turizm açısından önemli bir fırsat” diye bakıyor, bazıları olayın ekonomik boyutuyla ilgileniyor. Bazıları tasarımları inceliyor, bazıları ise sadece mankenleri..
İstanbul bu anı bekliyormuş!
Sırf bu kadar farklı insanı bir arada görmek için bile moda haftası izlenebilir. Evet, biz çok kasılıyoruz. Yabancılar yaratıcılıkta sınır tanımamak için kendilerini zorluyor. Yine de İTÜ Taşkışla’da mutlaka görülmesi gereken bir ortam var. İstanbul sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi.
İTÜ Taşkışla çok iyi bir yer seçimi. Her şeyden önce merkezi, ulaşımı kolay. Bina da avlu da müthiş. Avlu püfür püfür esiyor. Katılım sanki giderek daha da çok artıyor. Artık daha çok yabancı basın ve bloggerlar geliyor. Biz hala Anna Kournikova’nın mini eteğini konuşuyoruz, ama moda dünyası için çok daha önemli isimler moda haftamızı takip ediyor. Hatta bazı defilelere giremeyenler bile olmuş.
Kırmızı halının sonu: Pimapen kapı
Kırmızı kadifelerle kaplı bir tünelden geçiyorsunuz, defile çadırına ulaşmak için. Bir nevi kırmızı halı durumu var. Tabii burada öğlen 14.00’te bile kendini kırmızı halıda salınır gibi zannedenler de oluyor. O kadar şıkırtı ve dekolte gündüz vakti komik olabiliyor.
Kırmızı halının sonunda sizi nasıl bir giriş bekliyor dersiniz? Bir adet plastik kapı. Bu çirkin kapıdan çadıra giriyorsunuz. Girerken de “İşte kontrastlar şehri İstanbul” diyorsunuz, Dice Kayek sergisine atıfta bulunarak.
İçerisi çok sıcak. Yerinize oturmak için, podyuma çıkmadan gitmek tetris oynamak gibi.
Hangi Bakan Atıl Kutoğlu defilesinde podyuma çıktı?
İlk izlediğim defile: Atıl Kutoğlu. Çok kalabalıktı. Kimi ararsanız oradaydı.
Atıl Kutoğlu defilesinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bile podyuma çıktı. Nasıl mı? Protokolde ayrılan yerine ulaşmak için podyumda kameralar eşliğinde yürüdü.
Podyuma çıkan sadece bakan olsa gene razıyız. Ama bizde bir sahneye fırlama adeti olduğu için herkes bayıla bayıla podyumda salınıyor. Bu arada podyumda salınan izleyicilerin bazıları hem defilelerdeki mankenlerden daha formdaydı.
Hemen çaprazımda İvana Sert ve ‘Sex and The City’nin kostümcüsü Patricia Field oturuyordu. Patricia Field yaşına göre inanılmaz fit. Onun defileyi izlemesi Anna Kournikova’dan tabii ki daha önemli. Bkz. İvana Sert’in tasarımı mayoyu Samantha’ya nasıl da giydirdi...
Atıl Kutoğlu’nun koleksiyonunda desenler, tulumlar ve deriler arasında en çok Ahu Yağtu’nun giydiği pembe-turuncu elbiseyi beğendim. Swarovski taşlı elbiseler de şıkır şıkırdı.
Alek Wek ve Demet Kutluay hariç mankenler dökülüyordu. Birinin göbeği, öbürünün sallanan bacakları derken kıyafetlere konsantre olmamızı zorlaştırdılar.
Yerebatan Sarnıcı elbiselerle İstanbul Modern’e kondu
İstanbul Modern’deki Dice Kayek ‘İstanbul Contrast’ sergisinin açılışına katıldım. Arik Levy’nin Yerebatan Sarnıcı enstalasyonuyla sergi gerçekten çok daha etkileyici. Elbiseler çok güzel, yanlarındaki metinleri de Elif Şafak yazmış. Kendisi de oradaydı.
‘F..k fashion’ = Kelepçe
İstanbul Modern’de sigara içenlerin durduğu yerde duvarda ‘F..k fashion’ yazıyordu. Bu, İstanbul Modern’de iki tane büyük moda sergisi olduğu dönemde hiç yadırganacak bir şey değildi. İşin bir parçası bile zannedilebilirdi. Ama kapıda bunu duvara yazan turisti apar topar tutukladılar. Halbuki böyle bir etkinlikte daha açık fikirli olunması gerekmez mi? Bir de gece müzeden çıkarken gördük ki, hemen yazının üzerini boyamışlar.
Sergi sonrası İstanbul Modern Cafe’de Vogue partisi var. Terasta zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Olan Bora Aksu defilesine oldu. Çok istediğim halde gidemedim. Artık Londra Moda Haftası’nda izlemeyi umuyorum.
Zeynep Tosun kendini kanıtladı
Moda haftasının ikinci gününde karma defileyle başladım güne. Gül Ağış, Zeynep Tosun ve Zeynep Erdoğan. Gül Ağış’ın organik kıyafetleri ve Zeynep Erdoğan’ın ‘Touch me’ temalı üstünde eller olan kıyafetleri beklediğim kadar iyi değildi.
Zeynep Tosun’un koleksiyonuna bayıldım. Bence artık karma defilelerde yer almak yerine kendi defilelerini yapmalı. Daha önce “Kendisini çok tekrarladı” demiştim. Artık öyle düşünmüyorum. Renkler de, uçuşan elbiseler de, kumaş seçimi de, styling de gerçekten çok iyiydi.
Simay Bülbül’ün hikayesi yeter!
Simay Bülbül defilesine giriyoruz. Beğenseniz de beğenmeseniz de bir tarzı var. Derilerden beklenmedik şeyler yapıyor. Koleksiyonda giyilebilir çok seçenek olmasa da kesinlikle yaratıcı. Ayrıca defile olarak çok başarılıydı. Bir hikayesi vardı. Finali çok güzeldi. Bir de Simay Bülbül’ün selam vermeye neşeli neşeli çıkması, el sallaması çok sıcak ve samimiydi.
Sonrasında Elaidi ve Arzu Kaprol defileleri vardı. Arzu Kaprol defilesinde izdiham yaşanmış, içeri giremeyenler bile olmuş.