Meryem Ana Yortusu kutlamalarına katılmak için Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı’dayım. Karşımda özlediğimiz ve zaman zaman unuttuğumuz son derece huzurlu bir manzara var
İnsanoğlu kuş misali, uzun bir Amerika seyahatinden sonra Hatay’dayım. Daha uçakta öğreniyoruz, pazar günü Ermenilerin Üzüm Bayramı olduğunu. İstanbullu iki kuyumcuyla tanışıyoruz, kilise korosundalar ve bayram için özel bir törenleri var. Bizi konsere davet ediyorlar. İşte o zaman artık eminiz, yol kaç saat sürerse sürsün Samandağ’a gideceğiz.
Kaldığımız yerden Samandağ’a ulaşmak iki saati buluyor. Samandağ’da Türkiye’nin tek Ermeni köyü, Vakıflı var. Vakıflı, Musa Dağı eteklerinde, Akdeniz’e bakıyor. Suriye sınırıyla da çok yakın. Geceleri Suriye’nin ışıkları görülüyor. Suriye sınırı nedeniyle Hatay’a gideceğimi duyunca “Ne işin var Hatay’da?” diyenler oluyor. Ne kadar yanıldıklarını önümüzdeki günlerde anlatacağım. Şimdi gelelim Vakıflı’ya gelme nedenimize...
Meryem Ana Yortusu her yıl ağustosun ikinci pazarında yapılıyor. Dünyanın farklı köşelerine dağılmış Vakıflıları Vakıflı’da bir araya getiriyor. Burada İstanbul’dan gelmiş olmanın bir önemi yok, çünkü uzaklardan gelen çok kişi var.
Köyde sadece 35 hane var, bu hanelerde 130 TC vatandaşı Ermeni yaşıyor. Köy halkının tamamı Ermenice ve Türkçe konuşuyor. Hatta çoğu Arapça da konuşuyor. Bir yanda Ermenice yazılar, bir yanda kırmızı beyaz bayraklar dikkat çekiyor.
Surp Azvadzadzin Kilisesi’nin avlusuna bayram havası hakim. Herkes bayramlıklarını giymiş, ellerinde birer tabak, birbiriyle sohbet ediyor. Tabaklarda keşkeğe benzer bir yemek var. Bayram için adak yapılan kurbanların etleri, köyün kadınlarının ayıkladığı buğdaylar ile birlikte 7 büyük kazanda pişiriliyor. Herişa adını verdikleri, keşkeğe benzeyen bu yemek, ayin sonrası bayram yemeği olarak dağıtılıyor. 7 kazan ise bu civarlarda bulunan 7 Ermeni köyünü temsil ediyor. Artık bu 7 köyden sadece biri, Vakıflı Köyü kalmış.
Bu bayram Meryem Ana Yortusu olarak da anılıyor, Üzüm Bayramı olarak da. Meryem Ana’nın dünyadan göğe yükselmesi, yer değiştirmesi günü olarak kabul ediliyor. Ayrıca eski Ermeni takvimine göre yılbaşı 11 Ağustos. Bu tarihlerde ilk olgunlaşan meyve üzüm. İşte bu yüzden Meryem Ana Yortusu’nda üzüm, ayini yöneten din adamı tarafından kutsanıyor. Pazar günkü töreni Türkiye Ermeniler Patriği Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan ve papaz Avedis Tabaşyan yönetti.
Üzümün kutsanması Ermeni geleneklerinin bir parçası, kutsal kitaplarda yer almıyor. Biraz bağbozumu şenliklerini andırıyor. Üzüm, tüm meyvelerin ve ürünlerin simgesi olarak kabul ediliyor. Kutsanmış üzümlerin bolluk ve bereket getirdiğine inanılıyor.
İşte özlediğimiz manzara
Üzümlerden ve herişadan bize de ikram ediyorlar. Bayramlarını kutluyoruz, çok iyi karşılanıyoruz. Sonra bir fotoğraf çektiriyoruz hep beraber. Bu anı ölümsüzleştirmek için.
Böyle kutlamalar farklı dinleri, mezhepleri bir araya getiriyor. Uzun zamandır özlediğimiz, hatta zaman zaman ne yazık ki unuttuğumuz bir manzara bu. Bir kez daha görüyoruz, farklı dinler de farklı görüşler de bir arada huzurlu yaşayabiliyor. Tek dileğimiz, bu güzel manzaranın sadece burada kalmaması.