Şehirde yazın en eğlenceli şeyi hiç şüphesiz açık hava konserleri. Geçen haftaki Efes One Love Festival’den sonra kendimi Küçükçiftlik’teki Elton John konserinde buldum.
Son zamanlarda gittiğim en iyi konserlerden biriydi. İçeri girip de beyaz örtülü sandalyeleri görünce kendimi düğünde gibi hissettim. Herkes birbirine ‘Siz erkek tarafı mısınız?’ diye sormaya başladı. Sonra ‘Club house’ bölümüne geçtiğimizde “Aaa gençler bölümüne geldik” dedik. “Büyükler sandalyelerde” diye güldük. Ortam bir aile çay bahçesinden farksızdı. Doğrusu bu kadar kötü bir set-up’ta hiç kimse bu konserden umutlu değildi.
Oysa Elton John olağanüstü bir performans sergiledi. Tam 2. saat aralıksız sahnedeydi. Bir tek kostüm değiştirmedi diye üzüldük, özellikle Mehmet Tez gözlük değiştirmemesine fena halde takıldı. Konseri bir yanımda Mehmet Tez, diğer yanımda Mert İçgören’le izledim. İkisi de benim için müzik konusunda önemli ölçü. Onlar bile beğendiyse tamamdır.
Beni en çok etkileyen bölüm Elton John’un orkestrasını tanıtmasıydı. Bu arada özellikle basçı favorimdi. Orkestra arkadaşlarının biri 1969’dan beri, diğeri 1970’den beri Elton John’la çalıyor. İnanması zor, 40 küsur senedir birlikteler. Hâlâ da sahneye ilk defa çıkmış kadar heyecanla, aşkla yapıyorlar işlerini. Tabii 40 yıllık tecrübe de konuşuyor. Ama ne Elton John’da ne de orkestrasında yaşlanmaya dair hiçbir iz yok. Nasıl bir mutluluktur, 40 yıl aynı insanlarla müzik yapabilmek?
Konserin sonlarına doğru sahnenin önüne fırlayanlar oldu. Biz de koştuk. Elton John’la göz göze geceyi bitirdik. Geriye bir de çektiğim bu komik fotoğraf kaldı.
“1 MİLYON SATTIK”Artık albümler değil, internet kuponları milyonlar satıyor. “1 milyon kupon sattık” diyen Esra Sertoğlu, Grupanya’nın CEO’su.
Milyonu duyunca gözlerim faltaşı gibi açılıyor. İnternetten yarı fiyatına masaj kuponu alan da şehrin en iyilerinden birinde indirimli hamburger kuponu alan da var. Herkes bir fırsat yakalama peşinde. “Ekonominin çarkı haline geldik” diyor Esra Sertoğlu. Haklı da, artık öyle bir databaseleri var ki fırsatları duyurmada ve kapasite doldurmada üstlerine yok.
Şimdi bir yenilik peşindeler, artık kişiye özel fırsatlarla karşımıza çıkacaklar. Oturduğumuz ve çalıştığımız semtlerle ilgi alanlarımızı ilişkilendirip bize öyle fırsatlar yollayacaklar.
Hadi iyi bir fırsat yakaladınız, peki ya sonrası? Beni en çok rahatsız eden bölüm rezervasyon yaptırmak ve indirim kuponuyla bir yere gitmek. Sanki baştan indirimli geldim diye köyü davranacaklar hissine kapılıyorum.
Grupanya’ya gelen en büyük şikayetler de rezervasyon konusunda oluyormuş. Çağrı merkezinde görevliler sorunu çözüyormuş. Ama tabii telefonda derdinizi anlatmak da ayrı bir dert. İşte şimdi bunun da üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Artık rezervasyonlar Grupanya üzerinden yapılabilecek. Böylece ‘Yer kalmadı’ gibi bir durumla karşılaşılmayacak.
Şimdi hedefleri tüm Türkiye’nin markası olmak. Hızla şehirden şehre yayılıyorlar. Bakalım seneye kaç milyon kupon satmış olacaklar?
O HEIDI DEĞİL KLARACem Yılmaz’ın son reklamlarına bayılıyorum. Bir tek şey aklıma takılıyor, her izlediğimde.
Cem Yılmaz’ın Heidi dediği kız aslında Klara. Bizim bildiğimiz Heidi sarışın değil, siyah saçlı. Hatta ilk kitapta Heidi’nin saçının kısa ve kıvırcık olduğu da yazıyor.
Ya Heidi de büyüdü, İsviçre Alpleri’nden indikten sonra kendini güzellik ve bakıma verdi. İlk iş olarak da sarışın oldu. Ya da reklamda bu hata gözden kaçtı.