Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Söz konusu ABD’li bir turist değil de, bir Türk kadını olsaydı böyle seferberlik ilan edilecek miydi? Yoksa, nasılsa biz bizeyiz diye üzerini örtüp geçecek miydik?

Sarai Sierra’nın ölümüne tepkiler de neredeyse başına gelenler kadar korkutucu. Hiç ummadığınız insanlar tuhaf tuhaf yorumlar yapıyor, söz konusu ABD’li bir turist olunca.
Bazıları “Dünyaya rezil olduk!” diyor, “Artık ABD’liler buraya gelmez.” Bir insanın kaybını bile ülke imajına zarar olarak görmeye çalışanlar var. Hasta ruhlar her ülkede var. ABD’de de böyle bir olay yaşanabilirdi, o zaman hiçbir ABD’li de çıkıp “Dünyaya rezil olduk” demezdi. Sadece o kişi için üzülürdü herkes, ülke imajı kimsenin aklına bile gelmezdi.
ABD’de olmuyor mu böyle vahşi cinayetler? Oluyor. Sarai Sierra’nın annesinin yaptığı “Türkler hiç tanımadıkları bir insanı sanki kendi evlatlarını arar gibi aradılar. Türklere minnettarız” açıklamalarıyla kendi kendimizi teselli ediyoruz. New York Daily News muhabiri Rich Schapiro’nun “ABD’de Türkiye’ye ya da Türk polisine karşı tepki yok. Olaya Sierra’nın ölümü olarak bakıyoruz sadece. New York’ta da çok cinayet oluyor, İstanbul, New York’tan daha tehlikeli değil” açıklamasıyla içimize su serpiyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi bir de cinayet haberiyle birlikte “Resmi verilere göre, İstanbul en az cinayet işlenen dünya metropolü” diyoruz.
Artık imajı bırakıp da kadına şiddeti daha temelden çözmeye çalışmak gerekmiyor mu? Sarai Sierra sırra kadem basabilirdi, ama bulundu. Demek ki, ona bu korkunç şeyleri yapanlar da bulunabilir. Bulunduklarında da umalım cezalarını sonuna kadar çeksinler.
Bu noktada canımı acıtan bir şey daha var, söz konusu ABD’li bir turist değil de, bir Türk kadını olsaydı böyle seferberlik ilan edilecek miydi? Yoksa, nasılsa biz bizeyiz diye üzerini örtüp geçecek miydik?

Haberin Devamı

‘Ne işi varmış oralarda?’
Sarai Sierra için “Ne işi varmış oralarda?” diyenler de var. “Neden Tarlabaşı’nda ev tutmuş?” Maddi durumunun el verdiği bir yerde kaldığına inanmak bu kadar zor mu? “İki çocuklu evli barklı kadının İstanbul’da işi ne?” Bir kadın tek başına İstanbul’a tatile gelemez mi? Tek başına olduğu için böyle cezalandırılmalı mı? Bir turist hangi semtin ne kadar güvenli olup olmadığını bilmek zorunda mı? “Bir ölünün arkasından su testisi su yolunda kırılır” diyebilecek kadar vicdansız olunur mu?
“Ama ajanmış, belki de kuryedir!” Ajan ya da kurye olsa ne fark eder? Bu bir iç hesaplaşmaya benziyor mu? Yoksa artık hepimizin alıştığı, utanarak da olsa kanıksadığı üçüncü sayfa haberlerinden biri mi? Evet, bu haberin öznesi ABD’li turist olmasaydı da bir Türk kadını olsaydı, bu kadar yer verilir miydi acaba haberlerde? Bulmak için bu kadar çok uğraşılır mıydı?
Sorarım size, bunları konuşurken gelen kadın cinayetleri haberlerinden kaçımız haberdarız? Kaçımız hâlâ bunları okuyoruz? Artık bu haberleri görmemek için ya sayfayı çeviriyoruz ya kanalı zaplıyoruz. Acı ama gerçek, artık bu haberlere şaşırmıyoruz. Bırakın şaşırmayı, günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiş kadar olağan kabul ediyoruz. Bir de utanmadan “Başına böyle bir şey geldiyse kadın da mutlaka suçludur” diyen bir zihniyet var aramızda. Durum böyle olunca, en vahşi suçlar ya cezasız kalıyor ya da cezalar saçmasapan nedenlerle hafifle- tiliyor. İşte asıl sorun da burada başlıyor. Bir kısırdöngüdür gidiyor.