Son zamanlardaki halimizi en iyi Hande Yener’in şarkısı ‘Hayrola’ özetliyor; ‘Kötü haber çok, iyi haber yok.’
Günler aynen böyle bir minvalde geçiyor. Her gün ya çok üzüldüğümüz ya da cidden sinirimizi bozan şeyler oluyor. Elden bir şey gelmiyor.
Korkunç açıklama
Bir yanda korkunç bir cinayet ve o cinayet kadar korkunç, tüyler ürperten bir açıklama. Kızlarını takip etselermiş... Böyle bir açıklama yapan bir emniyet müdürü dünyanın neresinde olursa olsun istifa etmeli. Bizde özür bile dilemiyor. Dün Fatih Altaylı Sade Vatandaş’ta dedi ki, “Celalettin Cerrah konuştukça batıyor, o yüzden artık açıklama yapmamalı”. Belki de kendisi de böyle düşündüğü için susuyordur.
Baba Süreyya Karabulut yine büyük nezaket göstermiş, sadece “Talihsiz bir açıklama” diyerek. Basın bu cinayeti gündemde tuttukça suçlular da yakalanacak. Bakın nasıl da ilerleme kaydedildi geçen hafta sonundan beri.
Dün Nida Garipoğlu’nun avukatı Aytekin Kaya Ayşe Arman’a konuşmuş. Ayşe Arman “İyi de ev temizlenmiş, anne baba çocuğa yardım etti deniliyor.” demiş. Avukat ne dese beğenirsiniz? “Bu suç değil ki... Nida Bey işten geldikten sonra polisler eve gelene kadar yapmışsa yapmış.”
Western filmlerine döndük
Bunun üstüne Bostancı’da şehrin göbeğindeki çatışma ve yine acı kayıplar... Yeterli önlem yok ama bizdeki merak da başka kimsede yok. Herkes film izler gibi ağzı açık izlemek istiyor olanı biteni. Kimsede korku morku yok. Silahlar, bombalar vız geliyor.
Nasıl kavgaları da izlemeyi seviyorsak çatışmayı da öyle heyecanla izliyor civardakiler. Tabii televizyondan canlı canlı yayın da yapılıyor. Daha ailelerin haberi olmadan televizyon seyircileri biliyor kime ne olduğunu.
Düşünsenize kendi ailenizden, canınız kadar çok sevdiğiniz birini kaybettiğinizi televizyondan öğrendiğinizi... Bu nasıl bir şoktur? Buna kimsenin hakkı var mıdır?
Tam 7 basamak geriledik
Bu arada deprem yine çok konuşuluyor. Fay hattındaki kıpırtılar herkesi korkutuyor.
UNESCO Kültür Mirası Listesi için uzmanlar İstanbul’a tekrar geldi. İstanbul için bu son sınav, bir nevi kurtarma yazılısı. Daha önceki sayısız uyarıya rağmen bakalım olumlu bir gelişme var mı? İstanbul’un UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bölgeleri bakalım Tehlike Altındaki Kültür Mirası Listesi’ne düşecek mi?
Bizans sarayları üstüne sürekli binalar dikiliyor. Yeni bulunan saraylar kendi haline terk ediliyor.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti ekibi tamamen değişti. 2009’u yarılamak üzereyiz. Daha ortada yapılan gözle görülür bir şey yok.
Trafik ve stres... Bu konulara hiç girmeyelim.
İşte İstanbul’da bunlar oluyor. Sonra dün gazetelerde İstanbul’un yaşam kalitesi düştü haberlerini okuyoruz. 114. sıradan tam 7 basamak geriye düşmüşüz.
Şaşıran var mı? Hiç sanmıyorum.
Çok güzel bir anma
Geçen hafta sonu Bodrum’da bir yelken yarışı vardı. Milta Bodrum Marina ve Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü’nün düzenlediği ‘2009 Wings Kış Trofesi’nin 6. ayağıydı. Bu yarışın bir de çok özel bir anlamı vardı. Çünkü THY Amsterdam uçağında hayatını kaybeden, yelken tutkusuyla bilinen Bülent İçgören anısınaydı.
Yarışa 45 tekne ve 350 yarışçı katıldı. Teknelerden biri Bülent İçgören’in teknesi Ameera’ydı. Eşi, oğlu ve takım arkadaşları Ameera’yla yarıştı. Bir de kupa kazandılar.
Bir insanın bu kadar çok sevilmesi, bu kadar iyi hatırlanması ve çok sevdiği bir özelliğiyle anılması ne kadar güzel. Daha anlamlı bir anma olamazdı.
Baharın tadını çıkarmak için size bir önerim var. Kitchenette’de 1 Mayıs’ta şarap festivali başlıyor. Adı da çok eğlenceli, ‘Chinchin at Kitchenette’. Dün akşam tanıtımı yapıldı. Doluca işbirliğiyle düzenlenen festivalde Doluca şaraplarını indirimli fiyatlara içebileceksiniz. Ayrıca haftanın şarabında daha da çok indirim olacak. Değişik lezzetler denemek isteyenlere duyurulur!