Türk markaları son hızla Londra’da şube açmaya devam ediyor. Bu hafta Kahve Dünyası ve Lokum İstanbul açıldı. İkisinin de yerleri de ürünleri de çok başarılı. Ah bir de şu son dakikacılığımız olmasa...
Londra’ya bu hafta Türkler çıkarma yapıyor. Sadece Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve heyetinin Londra’da olduğunu sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz demektir. Bakın hangi Türk markaları aynı hafta Londra’da mağaza açtı? Türk lokumu bir anda nasıl Londra’nın baş köşelerine oturdu?
Kahve Dünyası
Kahve Dünyası’nın tam sayfa ilanlarını görmüşsünüzdür. Londra’nın göbeğinde Piccadilly’de dev bir mekan açtı. Le Meridien otelin tam karşısında, birçok kahve zincirinin yakınında. Açılışını heyecanla bekliyordum. Duyar duymaz, hazır Londra’dayken koştum gittim. “Yılbaşına kadar Türk kahvesi ve Türk lokumu ikramı var” denmesinin de tabii etkili olduğunu belirtmeden geçemem. Lokum değil de Türk kahvesi seyahatlerde de aranıyor, özleniyor işte. Bir de Londra’da yaşayan Türk arkadaşlarıma kahve ve lokum almak üzere Piccadilly’deki Kahve Dünyası’nın içine girdim. Bir de ne göreyim? Hani “Kahve Dünyası Türkçe ismi ve tabelesıyla nasıl iş yapar Londra’da” deniliyordu ya, görseniz içerisi tamamen Türk dolu. Artık kaçı açılış şerefine gelmiş ekipten, kaçı turist olarak Londra’ya gelenlerden bilmiyorum ama çoğunun burada yaşayan Türkler olduğunu sanmıyorum. Zira Londra’da mesai saatlerinde kahve keyfi yapabilecek çalışan Türk bulmak kolay değil. Kahve Dünyası’nda güleryüzlü bir Türk ekip karşılıyor gelenleri. Zaten “Merhaba” diye karşılanıyorsunuz, herkes herkesin Türk olduğunun farkında.
Heyecanla çikolatalı lokumları soruyorum, aldığım cevap kısa ve öz, “Daha gelmedi.” Sonra tatlı tatlı anlatmaya başlıyorlar, “Lokumlar yetişmedi ama badem ezmeli ya da kestaneli çikolatalar var” diye. İlk hayal kırıklığını atlattıktan sonra portakallı çikolatalardan ve sakızlı Türk kahvesinden alıyorum. İkinci hayalkırıklığı kasada yine beni buluyor. “Daha kart kabul edemiyoruz, yeni açıldık da.”
Yumurta kapıya dayanmadan...
İşte bizim zihniyetimiz ne yaparsak yapalım değişmiyor. Yumurta kapıya dayanmadan her şeyin hazır olması mümkün değil. Piccadilly üzerinde herhangi bir başka mağazada asla kabul edilemeyecek bir şey bu. Ama bizde öyle değil işte. Alışığım ya, gıkım çıkmıyor. Kuzu kuzu parayı uzatıyorum. “Ne zaman açıldınız?” diye ağzımdan çıkıveriyor ama “İki gün önce” cevabıyla yine susuyorum. Bu arada yönetici olduğu belli olan bir hanım yanıma gelip “Bu daha soft opening, asıl açılış yapılmadı” diyor. “Ama gazetede ilanları çıktı Türkiye’de” diyecek oluyorum. “Türk kahvesi ikram edelim mi?” diye büyük bir nezaketle konuyu değiştiriyorlar. “Yok” deyip teşekkür edip çıkıyorum.
Lokum İstanbul
“Sadece biz Türkler mi böyle son dakikacıyız?” diye düşünerek çıkıyorum. Çünkü Kahve Dünyası’ndan önce aynı sabah South Kensington’da Walton Street’te o gün açılacak olan Lokum İstanbul mağazasına gitmeliyim. Lokum İstanbul Zeynep Keyman’ın markası. Menekşeli lokumdan Paşabahçe’de satılan farklı kolonyalara pekçok zevkli ürün yapıyorlar. Walton Street’i Türkler iyi bilir. Karpuzlu martinileriyle meşhur Eclipse barın hemen yanında Lokum’un yeri. Sabah önünde uzun uzun turluyorum. Daha kamyondan kutular indiriliyor. Tasarımını Anoushka Hempel’in yaptığı dükkan henüz tamamlanmamış. Akşamki açılışa nasıl yetişecek diye merak ediyorum. Neredeyse “Ben de yardım edeyim” diyeceğim. Ama en ufak bir konuşmayla bile kaybedecek zamanları yok. Belli ki her şey son anda...
Bu kalp çarpıntısını bir biz yaşıyoruz herhalde. Ama bizi motive eden de bu galiba. Hepimiz böyle olduğumuza göre...