‘Mekanlar eleştirilemez’ diye bir şey yok. Ama sırf ‘sahiplerine kıl olmak’ ahkam kesmek için geçerli ve de yeterli birer neden değil
“Oray Eğin dünkü yazısında son dönemlerin popüler olmuş bir mekânını kıyasıya eleştirmiş. Okuyunca öyle memnun oldum ki... Yok, hayır... Memnuniyetim Oray Eğin’in o mekân hakkındaki eleştirilerine hak vermemden kaynaklanmadı. Bilmiyorum o mekânı, önünden bile geçmedim. Memnuniyetim Türk basınında son zamanlarda iyice yaygınlaşan ‘mekânlar eleştirilmez’ anlayışının esaslı bir darbe almasından kaynaklandı” diyor Ahmet Hakan.
Bir yere kadar haklı da. Çünkü ünlü gazeteciler gittikleri çoğu mekanda tanınıyor ve ona göre özel bir ilgi ve servis görüyor. Doğal olarak da mekandan çok memnun ayrılıyor. Sonra da başlıyor güzellemeler...
‘Batmaya mahkum’
Ama bu demek değildir ki, Oray Eğin’in yaptığı gibi gitmediğiniz bir mekan hakkında sadece duyduklarınızdan yola çıkarak, karşı tarafı dinlemeden “Batmaya mahkum” başlıklı bir yazı yazılabilir. Bir mekanın arkasında o kadar büyük yatırım, çok emek ve çalışan var ki, “Batmaya mahkum” demeden bir durup düşünmek ya da en azından bir gidip görmek ve kendi başınıza geleni yazmak gerekmez mi?
Mekan eleştirisi yazmak sanıldığından çok daha zor. Nasıl mı bu kadar emin konuşuyorum? Altı yıl İstanbul Life dergisinde çalışmış biri olarak çok mekan yazısı okudum ve yazdım.
İstanbul Life’ta seneler önce bir uygulama başlattık. Hatta editör yazısının altına, “En güvenilir şehir dergisi” başlıklı kutu bile yaptık. “Diğer dergi ve gazeteler gibi restoran ve gece kulüplerinden gelen özel davetleri kabul etmiyoruz. Her mekana habersiz gidiyoruz, yemeğimizi yiyip, hesabımızı ödeyip, fişimizi alıyoruz. Bütün düşündüklerimizi hiç çekinmeden yazıyoruz. İşte bu yüzden İstanbul Life’ta okuduğunuz her şey doğru” diye yazdık. Bu prensibimizi bozmaya kalkanlarla külahları değiştirdik. En azından benim dönemimde böyleydi. Şimdi nasıl bilmiyorum.
Bu da yetmedi, ilk defa bir şehir dergisinde mekanlarla ilgili bir ombudsman köşesi açtık. Okurlar şikayetlerini yazdı. Mekan sahiplerine ya da yöneticilerine cevap hakkı verdik. Sonunda da ombudsman yorumunu yaptı. Çoğu mekan sahibi “Müşteri memnuniyeti esastır” deyip şikayeti olanları İstanbul Life sayesinde ağırladı. Böylece müşterinin gönlü alınmış oldu, mekan sahibi de nerede hata yaptığını gördü.
Mekanların kendi ruhu var
Bir yeri eleştirirken iyi yanlarını da kötü yanlarını da yazmak gerekir. Sadece birilerine çakmış olmak için çakmamak önemlidir. Çünkü bizde biri biraz sivrildi mi kıskanıp, yerden yere vurup, düşüşünü memnuniyetle izleme eğilimi de yüksek. Bu her sektörde olduğu gibi yeme-içmede de geçerli. Bazen sahibi çok asık suratlı olsa bile bir mekan iyi olabiliyor. Çünkü mekanların kendi ruhu var. Müşteri sadece iyi yemek ve iyi servis beklemiyor. Bazen sevdiğiniz bir yerde çok kötü bir servise de razı olabiliyorsunuz.
Mekanlar konusunda hiçbir şey siyah ve beyaz değil. Oturması uzun süre alabiliyor. Asıl olan sizin orada yaşadığınız an. Bir başkası çok iyi der, siz çok kötü dersiniz. Mekan değerlendirmesi hissiyat işidir. Orada olup havayı koklamak gerekir.