Formula 1 pilotlarının favorisi, Monaco Grand Prix. En çok adrenalin bu daracık sokaklarda. Monaco GP’yi yerinde izlerken Ecclestone’a Türkiye’deki Formula 1 gelişmelerini de sordum. Bakınız neler diyor...
Monaco Grand Prix’den bildiriyorum. İlk heyecan uçağa binerken başlıyor. Havaalanındaki görevliler aralarında fısır fısır konuşuyor. Herkes birbirine aynı şeyi soruyor, “Gördün mü?” Bir bakıyorum, karşımda Kıvanç Tatlıtuğ. Meğer o da Formula 1’i yerinde izlemeye gidiyormuş.
Balkondan, tekneden F1 izlenir
Cumartesi sabah erkenden Monte Carlo’dayız. Balkonlarda, dev teknelerde herkes yarışı izlemek üzere toplanmış. Monacolular Formula 1 zamanı balkonlarını bile kiraya verip şehri terk ediyor, çünkü o trafik ve gürültü dayanılır gibi değil. Balkon kiraları da 2 bin 500 euro civarında. Sonuçta herkes memnun Formula 1’den. Burada Formula 1 turizmi diye bir şey var. Bu küçücük yerde bu yapılabiliyor. Koca İstanbul’da nasıl izleyici bulunamıyor, anlamak mümkün değil.
Monaco’nun özelliği özel bir pist yok, yarış sokaklarda yapılıyor. Sokaklar çok dar olduğu için pilotların favori pisti burası çünkü en çok adrenalin burada. Öyle sollama falan yapmak da mümkün değil. Bunu Vodafone McLaren Mercedes tesislerinde, McLaren takımının 10 yıllık yöneticisi Jonathan Neale’den öğreniyoruz. Paddock’a çıkmadan önce anlatıyor, “Formula 1’deki yeni kurallardan memnunuz. İzleyiciler için de yarış artık daha heyecanlı, daha çok aksiyon var.” Beni asıl heyecanlandıran bölüme gelelim; “Araçların performans farkı yüzde 0.15. Barselona’da Hamilton. Vettel’in sadece yarım saniye gerisinde kaldı. Formula 1’de her şey milimetrik. Özellikle Monaco’da pilotlar çok önemli. Pist 1900’lerden beri değişmeyen sokaklar olduğu için en ufak hata bile ciddi sonuçlara yol açabilir.”
McLaren Monaco’da 14 kere kazanmış. “Monaco’da hep çok iddialısınız” deyince “Monaco bir istisna değil. McLaren 1968’den beri yarışıyor” diyor Jonathan Neale. “Bu arada Lewis Hamilton’ın da favori pisti Monaco. O daracık meydana 350 km. hızla giriyor. Bu da her pilot için bir rüya.”
Araçlarda her 20 dakikada bir mühendislik yeniliği oluyormuş. “Hızlandırılmış ar-ge süreci de diyebiliriz buna” diyor Neale. Sonra da ekliyor, “Red Bull takımı sezona iyi başladı, bizim ağustosa kadar olan süreyi daha iyi kullanmamız lazım.“
Söz İstanbul’a gelince “McLaren olarak İstanbul’da tekrar yarışmayı çok isteriz, ama tabii son kararı Ecclestone verecek” diyor.
Formula 1 de seçimi bekliyor
İyi insan lafının üzerine gelirmiş. Sıralama turlarından önce önümüzde bir araba duruyor. İçinden Bernie Ecclestone iniyor. Hemen yanına gidip kendimizi tanıtıyoruz, İstanbul’dan geldiğimizi söyleyince çok ilgileniyor. “Türkiye Grand Prix seneye olacak mı?” diye soruyoruz. Ecclestone’dan anında cevap geliyor, “Seçimi bekliyoruz, seçimlerden sonra Bakan’la görüşeceğiz, ondan sonra belli olacak” diyor. Biz ülke olarak seçimlere kilitlendik, bu normal. Ama Ecclestone’un da, Formula 1’in de seçimi bekliyor olması ilginç.
Paddock’tayız. Vodafone McLaren Mercedes’in pilotlarından Jenson Button geliyor. Button çok yakışıklı. Zaten takımın direktörü Neale da Formula 1 izleyicilerinin yarışa meraklı erkeklerden Button gibi yakışıklı pilotlara hayran kadınlara kadar geniş bir yelpazede olduğunu söylemişti. Button’ı yakından görünce ona hak vermemek mümkün değil. Hamilton için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, ama yanımdaki erkekler de Hamilton’ın sevgilisinin ne kadar güzel olduğunu anlata anlata bitiremiyor.
Button günü ikinci, Hamilton ise yedinci tamamlıyor. Sauber pilotu Sergio Perez ise büyük bir kaza yapıyor. Asıl yarış bugün. Şimdi Monaco yoluna düşmek gerekiyor. Yoksa geçe kalırsak trafik feci olacak. Siz bu satırları okurken Formula 1’in sonucunu öğrenmiş olacaksınız. Ama Çarşamba günü yarış ve Jimmy’z’deki kutlamalardan izlenimler devam edecek.