Moskova turumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sırada Kızıl Meydan ve bakın daha neler var?
Moskova’da olduğumu tek hissettiğim yer Kızıl Meydan. Şehirdeki alışveriş merkezleri, restoranlar ve gece kulüplerini görmek yetmiyor tabii. Küreselleşme sağ olsun, hangi ülkede, hangi şehirde olduğunuzu anlamak böyle mümkün değil. Ne zaman ki tarihe sahne olmuş Kızıl Meydan’a çıkıyorsunuz, Lenin’in anıt mezarını, devrim öncesinde Rus çarlarının evi Kremlin Sarayı’nı, Spasskaya Kulesi’ni, müzelerini, kiliselerini geziyorsunuz, işte o zaman kendinizi Rusya’da hissediyorsunuz. Hatta bu gezi sırasında Putin’in benzeriyle fotoğraf da çektirebiliyorsunuz.
Benim favorim Kızıl Meydan’daki masallardan fırlamış gibi duran rengarenk Saint Basil Katedrali. Korkunç İvan bu 8 kubbeli katedrali 8 zaferinin şerefine İtalyan bir mimara yaptırmış. Bir rivayete göre, “Böyle şahane bir eseri başka bir yerde daha yapabilir misin?” diye mimara sormuş. Mimar, “Tabii, nerede isterseniz?” deyince gözlerini oydurmuş. “Nasıl isterseniz?” her zaman doğru cevap olmuyor işte. Biraz ileride ‘Kurtarıcı İsa’nın altın kubbeli katedrali var. Bu katedral yapılırken Ayasofya örnek alınmış.
Tsum ve Gum nedir?
“Buraya kadar geldim, alışveriş merkezlerini de görmeliyim” derseniz en merkezi Tsum’la Gum karşı karşıya. Gum, Kızıl Meydan’a bakıyor, lüks markaların yer aldığı bir alışveriş merkezi. Tsum’sa tam caddenin karşısında, içinde marketi de olan lüks çok katlı bir mağaza.
Moskova’da şehir merkezinde alışveriş caddeleri de var. Roberto Cavalli’nin dünyadaki en büyük mağazalarından biri bu caddelerden birinde. Şaşırıyor muyum? Hayır. Yılın ihtişam, gösteriş, brokar modasını da sık sık Moskova sokaklarında görüyorsunuz. Buna da şaşmamak lazım. Artık Ruslar modanın da en büyük hedef kitlesi.
Rusya’da gösteriş önemli. Araba kullanmasanız bile arabanız olması önemli bir gösterge. Bunu 5 yıldızlı otellerden birinin önünde hiç kıpırdamayan son model lüks arabaları görünce daha iyi anlıyorsunuz. Arabalar otel dekorunun bir parçası ve otel müşterilerine hizmet falan da vermiyor, sadece kapının önüne çekilmiş duruyor.
Daşa Zukova’nın ‘Garage’ı
Moskova’da da bizdeki gibi bir çağdaş sanat merakı başlamış. Roman Abromoviç’in eski manken sevgilisi Daşa Zukova bir vakıf kurmuş, daha sonra da bu vakfın bir uzantısı olarak Garage adlı kâr amacı gütmeyen bir sanat merkezi açmış. Önce Bakmetevski adlı otobüs garajında, sonra ise merkez Gorki Park’a taşınmış. Şimdi geçici bir yapıdalar. Rem Koolhaas’la OMA’nın Garage için yenilediği 60’ların meşhur restoranı Vremena Goda’nın (Yılın Mevsimleri) tamamlanmasını bekliyorlar. 2013’te yeni yerlerine taşınmaları planlanıyor.
Sanat meraklılarını Moskova’nın fahiş fiyatlarından uzaklaştırmak için bir diğer seçenek de: Winzawood. New York’taki Meatpacking District’e, bizdeyse Tophane’ye benziyor. Eski fabrikaların yerini sanat galerileri almış. Bir de Cara&Co adlı bir konsept mağaza var. Turistik turunuzu genişletmek isterseniz Winzawood’u tavsiye ederim.