Kim hak etti, kim hak etmedi, önemli değil. Ödülleri alan aldı. Şimdi sıra gecenin en çok konuşulanlarında
Tempo: Bizdeki en büyük eksik. Konuşmalar uzuyor, daha önceki yıllardan yayınlar araya giriyor, tempo düştükçe düşüyor. Oysa ödül törenini daha çok izletmek için en önemli şey. Ama yine de alışık olduğumuz için hepimiz seyretmeye devam ediyoruz. Dansçılar da olmuyor, sırıtıyor, şarkılarla uyum sağlamıyor. Kenan/Ozan Doğulu ve ‘Bal gibi’ bile yetmedi seyirciyi canlandırmaya.
Kırmızı halı: Röportajlarda aksaklıklar oldu ama iyi toparlandı. Cengiz Semercioğlu ve Deniz Akkaya iyi bir ikili olmuş. Tülin Şahin’in kıyafeti o vücuda bile yakışmamış.
Dış ses: Sabah şekeri kıvamındaki sunucular yerine dış ses olması kesinlikle daha iyiydi.
Tam 90’dan: 90’larla yapılan açılış çok güzeldi. Sanki 90’larda Türkçe pop daha iyi durumdaymış hissi yarattı.
Kıyafet sorunsalı: Her yaşa, her vücuda her kıyafet yakışmıyor işte. ‘Freak show’dan fırlamış gibi duruyor bazıları. Özellikle Ece Gürsel ve Tuğba Altıntop’un kostümlerini kelimelerle anlatmak mümkün değil. Bazıları fazla dikkat çekmek için işin suyunu çıkarmış, bazıları da ne giyeceğini hiç umursamamış. Bkz. Sibel Alaş’ın sanki yoldan geçerken uğramış kıyafeti de şaşırtıcıydı. Melis Alphan’a günlük değil, yıllık malzeme çıkar bu ödül töreninden. Bu arada Ömür Gedik ne kadar şıktı, Angelina Jolie esintili Raşit Bağzıbalı imzalı beyaz elbisiyle.
Kilo sorunu: Tamam yurt dışında da acayip kıyafetler giyiliyor böyle ödül törenlerinde. Ama hepsi deli gibi çalışılmış ve son derece fit vücutlarda olunca böyle sırıtmıyor işte. Bizim ünlülerin photoshop’suz görüntü vermemesi lazım. O fazla kilolu halleriyle minileri çekip sahneye çıkmak olmuyor işte. Anlamıyorum, evden çıkarken yakınları da söylemiyor mu “Bu kıyafet olmamış, başka bir şey giysen?” diye. Bir de deniliyor ki “Televizyon şişman gösteriyor, aslında fotoğraflardaki kadar zayıf.” Ee, peki sorarım size televizyon Ajda Pekkan’ı neden şişman göstermiyor?
Halit Kıvanç: Ajda gibi Halit Kıvanç da hiç değişmiyor. Günümüzün sunucularını cebinden çıkarır.
Ödül takdim: Ödül vermek için sahneye çıkan ünlü isimlerin egoları tavandaydı. Ben ben demekten kendilerini alamadılar. Sanki ödül vermeye değil, almaya çıkmış gibiydiler. Hatta bazıları ödülü verirken bile ellerinden bırakmakta güçlük çekti. Ödül verenler neye göre seçilmiş belli değildi. Show TV’nin yıldızı Acun Ilıcalı’nın gecenin en önemli ödülünü, ‘en iyi şarkı’yı vermesi ister istemez “Acun Ilıcalı Star’a mı geçiyor?” yorumuna yol açtı.
En iyi konuşma: Herkes o kadar çok ve boş konuşurken, Şebnem Ferah’ın konuşması çok etkileyiciydi. Bu arada kimsenin tiyatrolarla ilgili bir şey söylememesi dikkat çekti. Gerçi bence haksız da değillerdi, yeri ve zamanı değildi. Aynı gece gerçekleşen Afife Jale Ödülleri’nde ise asıl konu tabii ki buydu.
‘Yıkılmadım ayaktayım’: İbrahim Tatlıses’i seversiniz sevmezsiniz o ayrı ama başına gelenlere üzülmemek elde değil. Onu ayakta görmek güzel.
Gecenin yıldızı: Ajda’yı saymazsak, gecenin yıldızı DMC’nin Genel Müdürü Samsun Demir’di. Sahneye çıkan her isim kendisine teşekkür etti. Salonda olmayanların ödüllerini de Samsun Demir bizzat aldı. Hem en çok ödül alan hem de en çok teşekkür edilen isim oldu.
Alkış durumu: İbrahim Tatlıses’ten sonra en çok alkışı Burak Özçivit aldı. Ne kadar çok hayranı var öyle. Ajda Pekkan bile ona nasıl hayran olduğunu itiraf etti. En az alkış alansa Ali Taran oldu. Doğrusu bir reklamcının böyle bir törende ödül vermesi de şaşırtıcıydı ama bir kez daha gördük, reklamın iyisi kötüsü olmuyor.
Onur ve anma: Artık hayatta olmayan birine onur ödülü verilir mi? Kıvırcık Ali’ye onur ödülü vermek yerine kendisini anmak daha yerinde olmaz mıydı? Bu arada Ayten Alpman ve Meral Okay da anılsaydı hoş olurdu tabii.
En romantik çift: Murat Boz ve sevgilisi Ekin’i bile geçti, Ferit-Diane Şahenk çifti. Evli bir çifti böyle mutlu görmek ne güzel.