Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Uğur Yücel’in geçen hafta New York’ta galasına katıldığı ve bu yüzden ‘Amerika’ya kaçtı’ diye iddiaların ortaya atıldığı olay film ‘New York, I Love You’yu yerinde izledim.
Pazar gecesi sinemanın önünde kuyruktayım. Hedef ‘New York, I Love You’nun bir sonraki seansına yetişmek. Uzun süre bekledim ve biletleri aldım. Bu sefer de salonda yer bulma telaşı başladı. Sonunda en arka sıraya yerleştik ve az sonra film başladı.

Fatih Akın’ın hikâyesi başka
‘New York, I Love You’ ‘Paris Je T’aime ile başlayan aşk şehirleri serisinin devamı. 11 farklı yönetmenin kısa hikâyelerinden, filmlerinden oluşuyor. 11 yönetmenin arasında gururumuz Fatih Akın da var. Fatih Akın’ın ‘China Town’ adlı bölümü filmin diğer hikâyelerinden daha farklı. Diğerlerinde gördüğümüz Amerikan gerçekçiliği burada yok. Tam aksine Fatih Akın’ın filmine Avrupa romantizmi hakim.
Başrolde Uğur Yücel var. Müzik ise İlhan Erşahin’in imzasını taşıyor.
İşte Fatih Akın’ı yönetmenliğinin yanı sıra bu yüzden de seviyorum. Her zaman Türk oyuncuları ve müzisyenleri ön plana çıkarıyor. Yurtdışında yaşayan çoğu başarılı Türk’ün aksine kökenlerini hiç unutmuyor.

Ve Uğur Yücel başrolde...
İlk sahnede Uğur Yücel bir takside. Taksi şoförü ısrarla onunla konuşmaya çalışıyor, o da konuşmadan bile usta oyunculuğuyla kendini anlatıyor. Sonunda taksi şoförü ‘New York’ta her şey gerçekleşebilir’ diyor. Uğur Yücel de ‘Bir süre için evet’ diye cevap veriyor.
İşte bu sırada Uğur Yücel’in rolü bitti sanıyorsunuz, ama fena halde yanılıyorsunuz. Asıl hikaye sonra China Town’da devam ediyor. Uğur Yücel ressam rolünde son derece başarılı.
Onu izlerken bir yandan gurur duyuyorsunuz, bir yandan da müthiş bir öfke hissediyorsunuz. İşte, diyorsunuz ‘kaçtı’ dedikleri Uğur Yücel... ABD’de yeni vizyona girmiş, her şehirde oynayan önemli bir filmde...

Orlando Bloom’dan Blake Lively’ye...
Filmin önemini bizim dilimizden anlatmak için rol arkadaşlarını sayıyorum. Ethan Hawke, Natalie Portman, Blake Lively, Rachel Bilson, Kevin Bacon, Maggie Q, Robin Wright Penn, Orlando Bloom, Andy Garcia, Julie Christie, Christina Ricci, Hayden Christensen, Shia LaBeouf...

Tebrik eden bile çıkmıyor!
ABD’de tüm gazeteler filmi ‘All star movie’ diye lanse ediyor. Yani yıldızların filmi. Hepsi de başrolde. İşte bizim Uğur Yücel de bu yıldızlardan biri. Bütün dünya onu kabul ediyor, bir tek biz ona hak ettiği değeri vermeyi beceremiyoruz. Filmin galası için New York’a gidişinden bile neler çıkarıyoruz. Hatta Uğur Yücel gala için Fatih Akın’ın kendisini davet ettiğini, 3 gün sonra Türkiye’ye geri döneceğini söylediği zaman bile şüpheyle yaklaşanlar oluyor. Gala sonrası usta oyuncu İstanbul’a ayak bastığında ise kimsecikler ona filmi, galayı, bu yıldızlarla başrolü paylaşmayı sormuyor. Sormayı bırakın, bir tebrik eden bile çıkmıyor. Onun yerine yine aynı tatsız konular açılıyor. Sonra da ‘Uğur Yücel yine sinirlendi’ oluyor. E, nasıl sinirlenmesin? Ben bile sinirleniyorum. Film boyunca da ister istemez bunları düşünüp duruyorum.

Natalie Portman yönetmen oldu
Oysa ‘New York, I Love You’da düşünecek çok başka konular var. 11 farklı hikâye anlatılıyor. New York’tan insan manzaraları da diyebiliriz. Yönetmenlerin arasında Natalie Portman da var. Portman’ın ilk yönetmenlik denemesi. Yine ünlü bir yıldızın Scarlett Johansson’ın da ilk yazarlık denemesi bu filmde.
‘New York, I Love You’ deneysel bir film. Güzel bir film ama herkese göre olmadığı kesin. Çok ince esprileri, uçuk bir yaklaşımı var. Biraz Tarantino filmleri havasında. Konu New York’ta her türden insan olması. Evet, New York’taki insanlar bu filmde gördüklerinizle tabii ki sınırlı değil. Bazı eksikler var, ama bir yandan da inanılmaz detaylar var.

Ethan Hawke’un başına gelenler
Örneğin Ethan Hawke’un müthiş oynadığı çapkın yazar barın önünde sigara içerken bir kıza yazmaya başlıyor. Uzun uzun dil döküyor. Tüm çabasının sonunda kız ‘Ben fahişeyim’ diyor. Adam inanmıyor. Kız ‘Ben parayla seks yaparım, dur kartımı vereyim’ diyor. İşte o anda Ethan Hawke’un yüzündeki ifade için bile bu film görmeye değer.
Filmde daha pek çok ilginç hikâye var. Sonuçta her yerde olduğu gibi burada da herkes aşk ve sevginin peşinde. New York film boyunca da İstanbul’u hatırlatıyor. Daha fazla anlatıp da heyecanını kaçırmayacağım.
Mutlaka izleyin. Filmi seversiniz, sevmezsiniz o ayrı. Ama Fatih Akın, Uğur Yücel ve İlhan Erşahin’le gurur duyacağınız kesin.